Bir ucundan diğer ucu zor görülen upuzun bir galeri. Metrelerce yükseklikteki
duvarlar tamamen kitapla kaplı. Binlerce, belki de yüz binlerce kitap. Üstelik
bu kitaplar o raflarda yüzlerce yıldır duruyor. Tam bir mabet burası, bilginin
mabedi. Ahmet Ertuğ bu yıl yayınlanan son kitabına işte bu ismi
verdi: İngilizce ismiyle Temples of Knowledge yani
Bilgelik Mabetleri.
1993'ten beri Ertuğ&Kocabıyık Yayınları bünyesinde
prestij kitapları yayınlayan Ahmet Ertuğ, Bilgelik Mabetleri
için İspanya, Portekiz, Fransa, İrlanda, Büyük Britanya, Avusturya, Çek
Cumhuriyeti, İtalya ve İsviçre'de 30 tarihi kütüphaneyi fotoğrafladı. Ertuğ, bu
kitap için de tıpkı öncekilerde olduğu gibi her detayı düşündü. Kitaba hangi
Avrupa kütüphanelerinin alınacağına, bu alanda uzman bir yazar grubuyla birlikte
karar verdi.
Daha sonra, işin en önemli kısmı olan fotoğraf çekimlerine sıra geldi. Google
Earth'ten güneşin binalara girdiği saati önceden tespit etti. Çekim için birkaç
gün önceden gittiği şehirlerde ise şöyle bir çalışma planı izledi: Bir gün önce
fotoğraf makinesi olmadan binayı gezdi, gün ışığının içeri nasıl girdiğini
inceledi. Ertesi sabah çok erken saatte ise 25 kiloluk fotoğraf makinesini
hazırladı. Ertuğ, yıllardır olduğu gibi kütüphaneleri de bu eski tip mekanik
makineyle fotoğrafladı. Üstelik her birinde tek bir kare çekmenin peşindeydi ve
kimi zaman bu kareyi çekmek neredeyse bir saat sürdü. Bir süredir yeni kitabı
için çalışmalarını Avrupa'da sürdüren Ahmet Ertuğ, Bilgelik Mabetleri'yle ilgili
sorularımızı yanıtladı, detaylara ne kadar önem verdiğini bir kere daha ortaya
koydu.
- Kitaba giren 30 kütüphaneyi bir yazar grubuyla beraber
belirlediniz. Bu seçimi yaparken kriterleriniz nelerdi? Kütüphane binasının
mimari özellikleri mi ön plana çıktı yoksa sahip olduğu koleksiyon mu önem
kazandı?
Kütüphanelerin iç mimari görkemi, kütüphane olarak yerleşim düzeni ve
koleksiyonların önemine göre karar verdik. Kitapta modern kütüphane binalarına
yer vermedik. Çünkü modern kütüphane binalarında artık kitaplar sergilenmiyor,
hepsi depolarda saklanıyor. Bu nedenle de ilgimi çekmiyorlar. Yeni kütüphane
olarak tek bir örneği, Londra'daki British Library kitaba dahil ettim. Orada da
sadece Kral'ın kitapları korunduğu için çok başarılı bir konsepte sahip camlı
kütüphanenin fotoğraflarını çektim.
- Önceki kitaplarınızın prestijine karşın çekim izni vermeye
yanaşmayan ya da zor izin veren kütüphane çıktı mı?
Paris'te Academie des Inscriptions et Belles Lettres'in kütüphanesi. Üstelik
de 2008 yılı dönem başkanı Jean-François Jarrige ahbabım olmasına rağmen
kütüphaneci izin vermediği için orada çekim yapamadık.
- Bu çekimler sırasında sizi en çok etkileyen kütüphane
hangisiydi?
Zaten beni etkilemeyen eserlerin fotoğrafını çekemiyorum. Bu kitaptaki
kütüphanelerin hepsinden etkilendim. Özellikle de Avusturya'daki Admont
Manastırı Kütüphanesi, İspanya'daki El Escorial Sarayı Kütüphanesi ve
İrlanda'daki Trinity College Kütüphanesi'nden...
|