br />
Bütünleşik bir konut politikası geliştirilerek, dar ve orta
gelirlilerin nitelikli konut edinmelerine olanak sağlayacak stratejiler
oluşturulmalı, kiralık sosyal konut sunumu teşvik edilmeli, yöresel özelliklere,
sosyal ve kültürel yapıya duyarlı konutların ve konut alanlarının tasarımı ve
üretimi desteklenerek, kaçak yapılaşmayı caydırıcı önlemler güçlendirilmelidir.
İmar mevzuatına uygun yapılaşmada denetim sisteminin etkinleştirilmesi ve imar
konularında uzmanlaşmış bir yargı sisteminin geliştirilmesi gerekmektedir.
Kentsel saçaklanmaya yol açmayan planlama yaklaşımları benimsenmeli, parselasyon
planlarının farklı taleplere cevap verecek niteliklerde arsa üretmesi
sağlanmalıdır.
Kentsel dönüşümün ekonomik, sosyal ve fiziksel boyutlarıyla bir
arada ele alındığı "sürdürülebilir kentsel dönüşüm" politikaları
geliştirilmelidir.
Ülkemizde güvenli, yaşanabilir ve afetlere hazırlıklı mekânların
oluşturulabilmesi için afet tehlike ve risklerini dikkate alan yöntem ve
yaklaşımların planlama sistemi ve yapılaşma süreci ile bütünleştirilmesini
sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
Çağdaş bir afet yönetim sistemine ulaşılması için, tehlikeleri
belirleyen, afet riskini analiz eden, riski azaltmanın alternatiflerini ortaya
koyan, afet-kalkınma ilişkisini gözeten bir yapı oluşturulmalıdır.
Yerleşmelerde tehlike ve risk kaynaklarının tespiti, risk
azaltma çalışmalarının kurumsallaştırılması, planlara temel oluşturmak üzere
'Sakınım Planları'nın planlama sistemi ve diğer mevzuat ile bütünleştirilmesi
sağlanmalıdır.
Yerleşim alanları için küresel iklim değişikliği dâhil, tehlike
haritaları ve mikro-bölgeleme çalışmaları tamamlanmalıdır.
Özel sektör inşaatlarını da kapsayacak biçimde, yapı
müteahhitleri için "mesleki-kurumsal yeterlilik ve belgelendirme" sistemi
getirilmelidir.
Yapı denetim sürecindeki eksikliklerin giderilmesi için Yapı
Denetim Yasasında düzenlemelere gidilmesi,yapı denetim uygulamalarının
etkinliklerinin arttırılması ve yapı denetiminin yurt çapında yaygınlaştırılması
gerekli görülmektedir.
Yapıların iskân sonrası kullanımının belirli aralıklarla takibi
ve kontrolü sağlanmalıdır.
Planlama, mimarlık ve kentleşme bir kültür olgusudur. Doğal ve
kültürel varlıkların/alanların korunmasında, yetki, sorumluluk, koordinasyon ve
yaptırımların açıkça tariflendiği ve ilgili diğer mevzuatla da uyumlaştırıldığı
bir temel "Koruma" yasal çerçevesi oluşturulmalı, bütüncül bir ülke mekân ve
kültür politikası hazırlanmalıdır.
Koruma sürecinde yaşanan uygulama, denetim ve kaynak sorunlarını
aşmak için; güçlü bir koruma mevzuatının, iyi tanımlanmış ve özgünlüğe saygı
gösteren uygulama araçlarının, etkin uygulama, denetim ve yaptırım
mekanizmasının geliştirilmesi gerekmektedir. Her düzey ve kapsamdaki planlamada,
doğal ve kültürel varlıkların korunmasının öncelik oluşturduğu, bunların
"kaynak" ya da "kullanım değeri"nden önce, "varlık değeri" olarak tanımlandığı
bir yaklaşım benimsenmelidir.
Yerel yönetimlerin koruma konusunda, yetkin ve yeterli uzman
kadroları artırılmalı, yerel yönetimlerce hazırlanıp uygulanacak koruma
projeleri özendirilmeli ve koruma alanında çalışan sivil toplum kuruluşları
desteklenmelidir.
Koruma projeleri sosyal kalkınma projeleri ile
bütünleştirilmeli, mekânın, yaşayanları ile birlikte korunmasını sağlayacak
politikalar ve projeler geliştirilmelidir.
Koruma Amaçlı İmar Planları kent bütününe ait üst kademe
planlarla ilişkilendirilerek ele alınmalı, planlama ve projelendirme, ekonomik
ve sosyal boyutları ile birlikte değerlendirilmelidir.
Planlama, mimarlık ve peyzaj mimarlığını bütünleştiren "kentsel
tasarım", ülke planlama sisteminde yerini almalıdır. Ortak mekânlar sağlık,
estetik, çevre ve güvenlik boyutları da gözetilerek tasarlanmalı, kent
merkezleri başta olmak üzere, engelsiz yaya dolaşımı ve yeşil doku sürekliliği
sağlanmalıdır.
Tarihi kent merkezlerinin canlandırılmasına yönelik strateji,
ilke ve esaslar belirlenmeli, her kentin sahip olduğu özgün değerler göz önüne
alınarak kent merkezleri tasarım kılavuzları hazırlanmalıdır.
Kentsel mekânın üç boyutlu tasarlanmasına yönelik plan uygulama
araçları ve mekânsal standartlar geliştirilmelidir.
"Küresel iklim değişikliği" konusunda süratle etkin bir politika
geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. İklim değişikliği ve çevre kirlenmesine
yönelik alınacak önlemler kentlerin sürdürülebilirliği ve yaşanabilirliği ile
yakından ilgilidir.
Yerleşmelerde enerjinin aktif ve pasif kullanımında etkinliğin
ve verimliliğin yükseltilmesi için yerleşme ve yapı ölçeğinde plan ve projeler
hazırlanmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına ağırlık
verilmelidir.
Yerleşmelerin planlanmasında yerel enerji kaynakları
araştırılmalı, enerji bütçesi yapılmalı, yerel sera gazı envanteri
oluşturulmalı, sera gazı salınım oranlarının azaltılmasına yönelik eylem
planları yapılmalı, kent ekolojisi ve yerel iklime uygun planlama, tasarım ve
mimari geliştirilmelidir.
Güneş enerjisinin yaygın ve etkin biçimde kullanımının teşvik
edilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Yoksulluk yaşanabilir kentlerin önündeki en önemli engel ve
tehdittir.
Yoksulluk, göç ve kentsel yığılma sorunu ile başa çıkabilmenin
en önemli yolu "istihdam odaklı yerel kalkınma modelleri"nin geliştirilmesi ve
uygulanabilmesidir. Son yıllarda ülkemizde bu amaca hizmet etmek üzere önemli
adımlar atılmaktadır. Yaygın örgütlenme, sektörel ve yerel kümelenme, kapasite
geliştirme, kamu-üniversite-özel sektör işbirliği, yerel halkın ve üreticinin
refahını hedefleyen yatırım politikaları ve yerel kaynakların korunarak
değerlendirilmesi önemli unsurlar olarak görülmektedir. Ayrıca, kırsal
kalkınmayı destekleyecek tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Yoğun göç veren bölge ve şehirlerde istihdam olanakları
artırılmalıdır. Kentlerde kadınlar, çocuklar, yoksullar, yaşlılar ve özürlülerin
dışlanmadan ve güvenlik içinde yaşayabilecekleri ortamın oluşturulması, muhtaç
durumda olan bütün kesimlerin sosyal yardımlardan daha fazla
yararlanabilecekleri bir mekanizma kurulması ve yeni sosyal politikaların
geliştirilmesi gerekmektedir. Yoksulluk ve sosyal yardımlar konusunda hizmet
veren sorumlu kuruluşların verilerinin birbirleri ile irtibatlı bir şekilde
kullanılmasının sağlanması ve her belediyenin kendi sınırları içinde yaşayan
sosyal hizmete ihtiyaç duyan nüfusu tespit etmesi ve bir veri tabanı oluşturması
gerekli görülmektedir.
Yoksulluğun kalıcılaşmasını önlemek için bu kesimlere ücretsiz
eğitim ve sağlık hizmetleri ile sosyal konut sağlanması, gelir seviyeleri ve
yaşam standartlarının yükseltilmesi hedeflenmelidir.
Ülkemizin sosyal ve iktisadi sorunlarının temel sebeplerinden
birini bölgeler arası gelişmişlik farklılıkları oluşturmaktadır. Bu
farklılıkları giderecek bölgesel kalkınma politikalarının oluşturulması
gerekmektedir.
Yeni bölgesel kalkınma politikalarında amaç, "rekabet gücü
yüksek bölgeler" oluşturmaktır. Bölgesel sanayi kalkınma politikaları
çerçevesinde ulusal ve uluslar arası sermaye akışının kolaylaştırılması, yerel
sermayenin harekete geçirilmesi ve fiziksel altyapının iyileştirilmesi
sağlanmalıdır. Ulusal / bölgesel rekabet gücünde yaşanan yetersizlikleri aşmak
için yenilikçi sistemlerin geliştirilmesi ve kümelenme politikalarının
desteklenmesi gerekmektedir.
Yerel kaynakların tespiti,
ilgili istihdam alanlarının oluşturulması; mesleki ve teknik eğitimin teşvik
edilmesi ve kalifiye işgücünün talebe uygun şekilde artırılması, beşeri
sermayenin güçlendirilmesi, yerel girişimciliğin ve KOBİ’lerin desteklenmesi
gerekmektedir. Kalkınma Planlarını esas alan ve kamu projelerine kaynak
sağlanması konularında bağlayıcı bir belge olması gereken "Bölgesel Kalkınma
Ulusal Stratejisi" hazırlanmalıdır.
Kentlilik bilinci, kentsel yaşamı ve yaşam kalitesini savunmayı
ve sahiplenmeyi gerektirir. Kentlilerin yaşadıkları çevreye sahip çıkmaları
ancak bilinç düzeyinin arttırılmasıyla mümkündür.
Kentlerin özgün kimliklerinin korunması ve geliştirilmesi için
kente kimlik kazandıran yapı, mekân ve yaşama kültürüne önem veren politikalar
geliştirilmelidir.
Kültürel miras ve ortak belleğe yer veren Kent Müzelerinin
kurulması, kent belleğini ve kentli yaşamı zenginleştiren kültür ve sanat
merkezlerinin desteklenmesi, meydanlar, tören yerleri, tiyatrolar, sergiler ve
kültür sanat festivallerinin teşvik edilmesi gereklidir. Kentlerde bireylerin sosyalleşmelerini sağlayacak ortak
etkinlik mekânlarının oluşturulması, "mahalle" ve "sokak" olgusunun canlı ve
güçlü tutulması ve planlama ve tasarımda sosyal dinamiklerin dikkate alınması
gerekmektedir.
Göç nedeniyle istihdam piyasasının dışına itilen kadınların
mesleki eğitim, kurs gibi olanaklarla kent ekonomisine katılımlarının
sağlanması, kadın girişimci sayısının arttırılması ve toplumda bu konuda
farkındalığın yükseltilmesi gerekmektedir.
Bireylere çocukluk çağından başlayarak yaşam çevresine saygı ve
özen gösterme sorumluluğu kazandırılmalıdır.
Medya "kent kültürünün" topluma kazandırılması ve toplumsal
duyarlılık konusunda öncü ve kolaylaştırıcı roller üstlenmelidir. Sürdürülebilir
kentsel gelişmenin sağlanması ve yaşanabilir mekânların oluşturulabilmesi için
yurttaş katılımı önemli bir araçtır. Yerel Yönetimlerin köy/mahalle ölçeğinden
başlayan katılımcı yaklaşım ve mekanizmalar geliştirmeleri için gerekli
düzenlemeler yapılmalıdır.
Toplumda dezavantajlı grupların katılımcı süreçlerde dikkate
alınması ve etkin temsiliyetinin sağlanması gerekmektedir.
Karar verme mekanizmalarında ve uygulamada katılım, saydamlık ve
hesap verilebilirliğin arttırılmasına yönelik önlemler alınmalı, yerel yönetim
meclislerinin yapısıgeliştirilmelidir.
Saygıdeğer katılımcılar;
Kentleşme Şûrasında ele alınmış olan, bu bildirgede yer almayan
öneriler de dahil olmak üzere, Şûra kararı niteliği kazanan tüm tespit ve
öneriler, "Kentsel Gelişme Strateji Belgesi ve Eylem Planı" kapsamında
değerlendirilecektir. Şûra kararlarının hayata geçirilmesi ve izleme süreci bu
planla başlatılmış bulunmaktadır.
Yaşanabilir yerleşme ve kentlere ulaşma hedefi doğrultusunda,
ülkemizin bu Şûra ile somutlaştırdığı ortak akla duyduğumuz inancı bir kez daha
vurgulayarak kamuoyuna saygıyla arz ederiz.
|