Balıkesir'de Ekolojik Yıkıma Tepki

Balıkesir İvrindi’ye bağlı Değirmenbaşı Mahallesi’nde faliyet gösteren TÜMAD Madencilik şirketi üç yıldan bu yana Madra Dağı’nda siyanür kullanarak altın ve gümüş madeni arıyor. Madencilik faaliyetleri bölge ekosisteminde geri dönülmez tahribatlar yaratırken maden işletmesi Küçük Ilıca, Karadere, Korucaoluk, Değirmenbaşı köylerine 3-4 kilometre uzaklıkta.

Evrensel’de yer alan habere göre; bölgede yaşanan tahribata karşı Burhaniye Emek Demokrasi Güç Birliği, Edremit Körfezi’nde çevre mücadelesi veren doğa ve yaşam savunucuları, Kazdağı Gezginleri Madra Dağı’ndaki maden bölgesinde basın açıklaması gerçekleştirdi. Jandarma tarafından maden sahasına girişi engellenen bölge halkı engellemeyi ve siyanür kullanan maden şirketini sloganlarla protesto etti.

Bölgede pasa dağı oluşacak
Daha sonra burada basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamayı Burhaniye Çevre Platformu Üyesi Süheyla Okur okudu. TÜMAD hakkında bilgi veren Okur, “İlk ÇED başvurusu 2015 yılında yapılmış ve onaylanmış. O dönemde maalesef gereken refleks gösterilememiş. Ruhsat alanı 6 bin 606,37 hektar. İşletmenin ÇED alanı ise 856 hektar. 10 yıllık bir işletme yapacağını ifade ediyor. 4 açık ocaktan cevher çıkarılıyor. Toplamda 75.3 milyon ton cevher çıkarılacak. Yani devasa 4 adet cehennem çukuru diye tabir edebileceğimiz devasa çukur açılacak. 100 hektarlık bu alana 3. ve 4. ocak açılana kadar 54 milyon metreküp pasa yığılacak” diyerek maden şirketinin bölgede yaratacağı tahribatın büyüklüğünü anlattı.

Maden havzası su zengini
Madencilik yapılacak bölgenin su zengini olduğuna da dikkat çeken Okur, “Hem yer üstü hem de yer altı su kaynakları Burhaniye’de içme amacıyla kullanılıyor. Düdüklü Suyu’nun kaynağı maden havzasında. Tesis 24 saat çalışacak ve bir günde 5 bin 11 metreküp, bir yılda 1 milyon 804 bin metreküp su kullanılacağı söylenmiş. Bu durum şunun için önemli; ilk ÇED raporu ile bu rapor bazı ciddi çelişkiler içermekte. Dolayısı ile TÜMAD kamuyunu yanıltmıştır.” diyerek kamu yetkililerine “Bu fark edilmemiş midir, yoksa göz mü yumulmuştur?” diye sordu.

Havaya, su ve doğaya büyük tahribat
Cevherin çıkarılması sırasında ortaya çıkacak ağır metaller ve patlatmalar ile oluşacak tozun bitkilere, hayvanlara ve insanlara zararlarının da göz önüne alınmadığına dikkat çeken Okur, “Siyanürlü liç yönteminin risklerini sıralamayalım bile. Üstelik bu havza birinci derecede deprem bölgesi. Olası bir depremde yaşanacak ekolojik yıkımı düşünmek bile istemiyoruz. Maden 2019 yılı Haziran ayında üretime başlamıştır. 2022 yılı yaz aylarında işletme alanı dışarısında yeni sondaj çalışmaları için ormanın içerisinden ağaç kesmeye ve yol açmaya başlamıştır.” diyerek çalışmaların hukuksuz şekilde sürdüğünü ifade etti.

Okur son olarak bölge halkının maden işletmesine karşı mücadelesinin kararlılıkla süreceğini dile getirdi.