Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

“Avrupa ve Türkiye’de Kültür Politikaları” Sempozyumu Sona Erdi

İstanbul’da oluşturulacak kalıcı kültür politikalarına temel sağlamak hedefiyle 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen 'Avrupa Birliği Sempozyumları' kapsamındaki 'Avrupa ve Türkiye’de Kültür Politikaları' sempozyumu, 19 - 21 Kasım tarihleri arasında The Marmara Oteli’nde gerçekleştirildi.

yapi.com.tr
“Avrupa ve Türkiye’de Kültür Politikaları” Sempozyumu Sona Erdi

İstanbul’da oluşturulacak kalıcı kültür politikalarına temel sağlamak hedefiyle 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen 'Avrupa Birliği Sempozyumları' kapsamındaki 'Avrupa ve Türkiye’de Kültür Politikaları' sempozyumu, 19 - 21 Kasım tarihleri arasında The Marmara Oteli’nde gerçekleştirildi.

Sempozyumun ikinci günü, 'Sanatçı, Telif ve Fikir Hakları', 'Kültür ve Ekonomi, Kültür Endüstrileri' ve 'Bölgeselleşme - Küreselleşme ve Desantralizasyon - Kurumsallaşma, Özelleştirme' başlıklı oturumlar gerçekleştirildi.

'Sanatçı, Telif ve Fikir Hakları' konulu oturumun konuşmacılarından Panteion Üniversitesi, Medya, İletişim ve Kültür Bölümü Profesörü Costis Dallas, telif haklarını desteklemek için önce yaratıcılığın desteklenmesi gerektiğine değinen konuşmasında, örnek olarak sanat eğitimin yaygınlaştırılması ve kamu kurumları tarafından bir sanatçının asgari gelirinin sağlanarak sanatsal yaratıcılığının desteklemesinin önemine değindi. Sanatçı telif haklarının tüm dünyada bir sorun olduğunu vurgulayan Avrupa İşleri Direktörü, Uluslararası Yazar ve Besteci Meslek Birlikleri Konfederasyonu’ndan Mitko Chatalbashev, “Bir ülkenin kolektif hakları etkili değilse telif hakları kağıt üzerinde kalır” diyerek konunun önemine dikkat çekti. Chatalbashev, dijital iletişim alanının gelişmesine paralel telif haklarının korunmasındaki sıkıntıların da arttığını dile getirirken, son 10 yılda devletin koruma politikalarını bu nedenle arttırdığını belirtti.

Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği Genel Sekreteri Barış Şensoy, içinde bulunduğumuz fikir çağında telif haklarına önem veren ülkelerin gelişmiş, önem vermeyen ülkelerin gelişmemiş toplum olarak tanımlandığının altını çizdi. Bu konuda Türkiye’de hukuk alanında kayda değer çalışmalar gerçekleştirildiğini ileten Şensoy, konunun uzmanı Türk hukukçularının yetiştiğini iletti.

Son olarak Fransa’da telif haklarını koruma amacıyla internet üzerinden yasadışı dosya indirenlere ceza uygulamalarının hayata geçirildiğini ileten Rene Descartes – Sorbonne Paris V Üniversitesi, Centre D’Etude Sur L’Actuel Et Le Quotidien Profesörü Aurelien Fouillet, telif haklarıyla ilgili korumaların yüksek olmasına rağmen internet mecrası karşısında yetersiz kalınabildiğini belirtti.

Kültürün ekonomisi

'Kültür ve Ekonomi, Kültür Endüstrileri' konulu oturumun konuşmacılarından Manchester Üniversitesi, Manchester İşletme Yüksek Okulu’ndan Prof. İsmail Ertürk ise Picasso’nun eserlerinin İstanbul’da sergilendiğini hatırlatarak, bu sergiden elde edilen gelirin büyüklüğüne dikkat çekti. Ertürk, bu örnekten hareketle Türkiye’den kaç sanatçının eserlerinin yurtdışında sergilenebildiğinin sorgulanması gerektiğini vurguladı. Kültür yaratıcılığının bir lokomotif olarak kullanılması gerektiğini belirten Venedik IUAV Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü'nden Prof. Giorgio Tavano Blessi, Venedik’teki nüfus düşüşü ve ekonomik krize karşı, kentin kültür ekonomisinin güçlendirildiğine dikkat çekti. Oturumun diğer konuşmacılarından Kültür Ekonomisi Derneği Başkan Yardımcısı Carlo Bodo, kültür kurumlarının özelleştirilmesiyle birlikte kültür ekonomisinin de tehlikeye girdiğini vurgulayarak kültürel mirasın korunmasının önemine değinirken, Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Bölümü’nden Dr. Özgür Uçkan ise ekonomi ve kültürün küreselleşmenin iki önemli dinamiği olduğunun altını çizdi.



Sempozyumun son gününde, 'Kültürel İşbirliği, Sanatçı Dolaşımı ve Kültür Aktörlerinin Kültür Politikalarına Katılımı', 'Avrupa Kültür Başkentlerinin Kültür Politikaları Oluşumundaki Rolü' ve 'Kültür Politikalarında Soysal Uyum ve Entegrasyon' başlıklı üç oturum gerçekleştirildi.

Kültürel İşbirliği, Sanatçı Dolaşımı ve Kültür Aktörlerinin Kültür Politikalarına Katılımı

Avrupa’da kültürel ve siyasi açıdan yaşanan çatışmalara değinen Abbaye de Neumünster Centre Culturel de Rencontre Direktörü Claude Frisoni, sanatsal üretim için sanatçıya baskıdan uzak bir ortam sağlanmasının ve sosyal haklarının güvence altına alınmasının önemini vurguladı. Kültür alanında sosyal hakların sağlanması için uzun ve ciddi mücadeleler verildiğinin altını çizen Frisoni, sanatçıların toplumun bir yansıması olduğunu kabul etmesi gerektiğini belirterek kültür politikalarının bu açıdan yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Frisoni sözlerini, “Yarını bugünden en iyi sanatçı görebilir, sistemi buna göre düzenlersek politik kararlar da daha iyi alınabilir” şeklinde tamamladı.

Daha sonra söz alan Prince Claus Kültür ve Kalkınma Fonu Direktörü Els van der Plas, Vakfın sınırları aşmak vizyonu ile faaliyetlerini sürdürdüğünü belirterek, kurucuları Prens Claus’un Afganistan’da bir müzede de yer alan “Bir ulus, kültürü hayatta kaldığı sürece hayatta kalır” sözünün kendileri için yol gösterici olduğunu iletti. Kültürün bir temel ihtiyaç ve insanlara kimlik kazandıran bir olgu olduğunu ileten Plas, kültür politikalarının oluşturulması için öncelikle kültürün öneminin anlaşılması gerektiğini iletti. Prince Claus Vakfı’nın afet zamanlarında kültürel kurumlara destek de sağlayan bir kurum olduğunu söyleyen Plas, İstanbul’da yaşanan sel felaketi ardından Nesin Vakfı’na da bu kapsamda destek sağladıklarını sözlerine ekledi.

Konuşmasında sanatçı dolaşımına odaklanan Uluslararası Projeler Müdürü, St. James Cavalier Yaratıcılık Merkezi Kültür Politikası Danışmanı Anthony Attard da, dolaşımın hem yaratıcılığa hem de kültür sanat alanındaki profesyonelleşmeye katkı sağladığını vurguladı. Sanatçıların dolaşım sayesinde esinlenme ve etkilenmesinin yanısıra teknik açıdan da gelişimlerinin sağlandığını belirten Attard, AB ülkelerinde dolaşımın önünde engel teşkil eden vize, çalışma izni, vergilendirme ve ayrımcılık gibi konularda çalışmaların yürütülmekte olduğunu söyledi. Bu çalışmalara rağmen dolaşım konusunda sınırların halen korunduğunu ve gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerin hala dezavantajlı konumda bulunduğunun da altını çizdi. Bağımsız uluslararası kültür organizasyonlarının dolaşım konusunda özellikle son yıllarda olumlu etkiler yaptığını ancak bu dolaşımın kültür politikaları tarafından da desteklenmesi gerektiğini belirtti.

Şair ve yazar Ziya Şenocak, Kültürlerarası etkileşimi farklı bir açıdan ele alarak ötekileştirme ve dışlama kavramları üzerinde durduğu konuşmasında, günümüz küresel düzeninde ulusal politikaların yarattığı ötekileştirmenin dışlayıcı etkisiyle karşı karşıya olunduğunu vurguladı. Bunun, temelde kültür politikaları ve piyasanın taşıdığı başkalaştırıcı unsurlardan kaynaklandığını belirten Şenocak, bunun sanatçıların sorunu olmadığını vurguladı.

Moderatör İskender Pala konuşmaların sonunda, Türkiye’nin de kanunla yapılanan ve uluslararası alanda faaliyet gösteren kültür kurumu Yunus Emre Kültür Enstitüsü’nün şuanda 8 farklı ülkede faaliyetlerine devam ettiğine, bu yıl 2 önümüzdeki yıl da 10 farklı ülkenin daha eklenerek faaliyetlerinin devam edeceğini belirtti.



Avrupa Kültür Başkentlerinin Kültür Politikaları Oluşumundaki Rolü

Oturumun ilk konuşmacısı Sibiu Üniversitesi Drama ve Tiyatro Çalışmaları Bölümü Başkanı ve Sibiu 2007 Avrupa Kültür Başkenti Direktörü Prof. Cristian Radu, Avrupa Kültür Başkenti oluşturmanın ana noktasının dengeleri sağlamak olduğunu vurguladığı konuşmasında, bu dengelerin sağlanması için çözümlenmesi gereken ikilemleri açıkladı. Radu konuşmasında, “Bir kentin Avrupa Kültür Başkentliğine hazırlanmasında öncelikle stratejik sonrasında uygulama ikilemleri çözümlenmedir. Bu noktada stratejik ikilem, kültüre sanat olarak mı, yoksa yaşam tarzı olarak mı bakıldığıdır. Uygulama ikilemi ise kültür başkentliğinin ikilemini kimin oluşturacağı sorusudur. Karşılıklı danışma ve etkin katılımı sağlamak adına karar verici yapının ne kadarının kamu ne kadarının özel kültür kurumlarında olacağıdır? Devlet hangi ölçüde karar ve finans mekanizmalarına dahil olacaktır? Yapılacak çalışmalarının prestijli mi pragmatik mi olacağına karar verilmelidir” dedi.

Ars Electronica Linz Sanat Direktörü Gerfried Stocker, 30 yıl önce düşük nüfuslu ve çelik-endüstri şehri olan Linz kentinin kültür ekonomisini oluşturması ve kenti Avrupa Kültür Başkenti unvanına ulaştıran süreci anlattı. Stocker, 30 yıl öncenin koşullarında medya bu kadar geniş bir mecra değilken, Linz’de düzenlendikleri, bir klasik müzik konserini, tüm radyo kanalları ve Tuna nehri üzerindeki hoparlörlü teknelerle, konsere gelemeyen tüm kentlilere ulaştırdıklarını iletti. Bu örneğin dönemin koşullarını en etkin şekilde kullanmak ve tüm kente bir kültürel değişim sürecinin içinde olunduğuna dair farkındalık yaratmak için bir başarı hikayesi olduğunu belirtti.

Avrupa Kültür Başkenti olma sürecinin kentin eksi ve artılarını görmek için bir nevi fırsat olduğunu vurgulayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Genel Müdürü Nevzat Bayhan ise çalışmaların odaklandığı kültürel gelişim ve kentsel dönüşüm uygulamalarından bahsetti.

http://www.yapi.com.tr/haberler/avrupa-ve-turkiyede-kultur-politikalari-sempozyumu-sona-erdi_74574.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!