Global Enerji Derneği tarafından her yıl
geleneksel olarak düzenlenen ve bu yıl 14 – 16 Eylül 2011 tarihlerinde,
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın desteğiyle Ankara
Sheraton Hotel & Convention Center’da yapılan EIF’2011 Uluslararası
Elektrik Zirvesi'nde, 'Dünyada ve Türkiye’de Atıktan Enerji
Üretimi, Atıktan Enerjiye Verilen Finansal Destekler' konusu da masaya
yatırıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan Rezzan
Katırcıoğlu, Yalova Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr.
Filiz Karaosmanoğlu’nun başkanlığında; Ekolojik Enerji A.Ş. Yönetim
Kurulu Başkanı Ömer Salman, Biyogaz Derneği’nden Altan
Denizsel, Mimsan Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Enver
İlhan ve Ankara Kalkınma Ajansı’ndan Fulya Gizem
Aytaç’ın konuşmacı olarak katıldığı oturumda, atık yönetiminde
gazlaştırma tekniğinin avantajları dikkat çekti.
20 milyon ton endüstriyel atığın, 2.5 milyon tonu
tehlikeli
Oturumda konuşan Ekolojik Enerji Yönetim Kurulu Başkan Ömer
Salman, Türkiye’nin çevreye yapılan yatırımlar konusunda fakir
bir ülke olduğuna dikkat çekerek, şöyle devam etti:
“Yakın geçmişe kadar atıklar rastgele şehir yakınlarına dökülüyordu;
Bakanlığın son 7 senede getirdiği uygulama ile düzenli depolamaya geçildi. Ancak
hala ciddi sorunlar var. Sanayileşme ile birlikte Türkiye’nin bir tehlikeli –
tehlikesiz atık gerçeği var. Son verilere göre 20 milyon ton endüstriyel atık
bulunmakta ve bunun 2,5 milyon tonun tehlikeli sınıfta olduğu varsayılmaktadır.
Bu atıkları en iyi yöntemlerle bertaraf etmek ve bunu yaparken de çöpten enerji
elde etmek mümkün. Tehlikeli atıkların bertarafında ise sadece İZAYDAŞ ve
yurtdışı seçenekleri vardı. Artık özel sektör de bu konuda yatırım yapmaya
başladı”.
Atık yönetiminde en büyük eksiğimiz teknolojiydi!
Türkiye’nin atık yönetimindeki en büyük eksiği olan teknoloji ihtiyacını
karşılamak için Ekolojik Enerji olarak uzun yıllardır AR-GE çalışmaları
yaptıklarını ve gelinen noktada da bunun sonuçlarını aldıklarını anlatan Ömer
Salman, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Araştırmalarımızı, ülkemiz için doğru ve geleceğin teknoloji seçimine
yoğunlaştırdık. Bu araştırma sırasında üzerinde durduğumuz kriterlerin başında
çevre ve toplum sağlığı geliyordu. Çevreyi koruyacak, yüksek verimli, yatırım ve
işletme maliyetleri düşük olan gazlaştırma teknolojisine karar verdik.
Yaptığımız araştırmalar neticesinde toplum sağlığına emisyon açısından faydalı
bir proses olacağını anladık. Üniversitelerle işbirliğine girdik, kendi teknik
ekibimizi kurarak proje hazırlayıp, TÜBİTAK’a destek müracaatında bulunduk.
Neticesinde özgün teknolojimize patent müracaatlarımızı gerçekleştirdik”.
Türkiye’nin atıktan enerji geri kazanımı üzerine kendi teknolojisini icat
ettiğini söyleyen Salman, “Bu gelişme ile atıktan gazlaştırma teknolojisi yaşam
kalitesine kattığı değerlerle kendini konumlandırdı. Türkiye’nin böyle bir
teknolojiye ihtiyacı sadece atık yönetimi boyutunda değil. Aynı zamanda bugün
burada potansiyel çözümlerini tartıştığımız enerji açığını gidermeye yönelik
uygulamalar arasında AB kriterlerine göre mevcut en iyi teknolojilerden
sayılmaktadır”.
Gazlaştırma teknolojisinin farkı
Çevre parametrelerinden en önemlisini hava kalitesi olduğuna işaret eden Ömer
Salman, şöyle devam etti:
“Gazlaştırma teknolojisinde, emisyon hacminin insan sağlığı açısından
yönetmeliklerde izin verilen limit değerlerin minimum 50 ile 1000 kat altında
seyrettiği Bakanlıkça tespit edilmiş ve dönemsel ölçümlerde de bu değerlerin
aynı seviyelerde olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca gazlaştırma teknolojisi, küresel
iklim değişikliği için KYOTO Protokolü kapsamında da sera gazı emisyonu
azaltımına katkı açısından hem çevre sağlığı hem de yeşil enerji üretiminde
öncelikli konumdadır. Gazlaştırma prosesinin başlıca ürünü sentez gazıdır.
Oldukça esnek kullanım alanı olan bu gaz, entegre tesis uygulamalarına olanak
sağlar. Nitekim, geliştirdiğimiz modelde, sentez gazını tesis içinde
kullanıyoruz. Bu ürün, elektrik üretiminde kullanıldığı gibi bölgesel ısınma
ihtiyacı için de kullanılabilmektedir. Gelişmiş ülkelerde bölgesel ısınmayı
karşılayacak şekilde atık yönetimi gerçekleştirilmesi yaygın bir modeldir.
Ülkemiz için de bu hedeflenmektedir. Ülkemiz imkanları ve Türk bilim adamı,
mühendisleri ve teknisyenleri ile geliştirilen gazlaştırma teknolojisinin
kullanımının yaygınlaşması ile istihdama olumlu etkileri olacaktır. Paralelinde
üniversite ve sanayi işbirliği çalışmaları da ülkenin ihtiyaçlarına göre
yapılandırılacaktır. Uzman kadrolar tarafından gerçekleştirilebilen doğru atık
yönetimi ile yaşam kalitesini arttırırken yenilenebilir enerji üretiminde katma
değer sağlamak mümkündür”.
|