Antalya’da İmar Planı Değişikliği!
İnşaat Çalışmaları Başladı
Enerjiyle Çöpten 10 Milyon TL Kazanacak
Antalya’ya 1 Milyarlık Teklif
4 İlçede Taşınmazlarını Satıyor
İşte Antalya'nın Kalbi
Antalya'da İnşaatta Göçük
Antalya'nın Otogarına Talip Çıkmadı
Antalya Otogarı 650 Milyon...
Antalya Büyükşehir Belediyesi...
Antalya Otogar Alanı İhaleyle...
Antalya Kent Müzesi Projesi...
"Antalya'nın Nazım İmar Planına...
Antalya’da Hava Kirliliği...
Antalya'da 110 Bin Dönümde 5 Büyük Müze
52 Yılda Antalya’daki 30 Şelaleden...
Antalya'ya "Müze Konseptli...
'Antalya'nın Maldivleri" Tehdit Altında
Antalya’nın Maldivleri olarak nitelendirilen Sulu Ada, ziyaretçilerin atıklarını bırakması nedeniyle kirlilik tehdidi ile karşı karşıya...
DHA'nın haberine göre, beyaz kumu, pırıl pırıl denizi, kıyılarında Akdeniz fokları ve orfozlara yuva olan sualtı mağaraları ve su kuşlarıyla 'Antalya'daki Maldivler' olarak nitelendirilen Sulu Ada, binlerce tatilci ve turisti ağırlıyor. Son birkaç yılda yoğun ilgi gören ada, bazı ziyaretçilerin özen göstermemesi nedeniyle kirlenme tehlikesiyle de karşı karşıya.
Kumluca İlçesi'nde Adrasan ile Gelidonya Burnu arasında kıyıdan yaklaşık 1.5- 2 kilometre uzaklıkta bulunan, antik çağda 'Krambusa' adıyla anılan, üzerinde yerleşim alanı bulunmayan bakir adanın en önemli özelliği; tatlı su kaynağı barındırması. Çağlar boyunca denizciler için önemli bir su kaynağı olan Sulu Ada'nın çevresinde çok sayıda sualtı mağarası bulunuyor. Kuş ve deniz canlıları için çok önemli bir yaşam alanı olan adanın beyaz kum ve çakıldan oluşan sahili ise görenlere dünyaca ünlü tatil cenneti Maldivler'i hatırlatıyor. Biyoçeşitlilik açısından çok zengin bir bölge Akdeniz Üniversitesi'nden Doç.Dr. Mehmet Gökoğlu, ada adının tatlı su kaynağından geldiğini belirterek, “Su hayattır. Suyun olduğu yerde yaşam vardır. Çağlar boyu balıkçılar tatlı suyu oradan temin etmiştir. Sulu Ada volkanik Torosları'n yan tarafında deniz içinde yükselen bir dağ silsilesi şeklinde yükseltidir ve ana karadan kopuk. Doğal resif bölgesidir, biyoçeşitlilik açısından oldukça zengindir" dedi. Bölgede Sulu Ada'yı kirleten hiçbir unsur olmadığını söyleyen Doç.Dr. Gökoğlu, şöyle dedi; “Bölgeyi kirleten hiçbir unsur olmaması nedeniyle Akdeniz ekosistemindeki tüm balıklar o bölgede de var. Akdeniz ekosistemine artı olarak Kızıldeniz göçmenlerini de barındıran bir bölge. O nedenle zengin bir çeşitlilik bulunuyor." Kumsala beyaz rengi veren mikroorganizma Sulu Ada'nın kaya yapısının kalsiyum karbonat içerdiğini vurgulayan Doç.Dr. Gökoğlu, “Kumun renginin de beyaz olmasının nedeni kumun içinde yaşayan foraminifera adlı mikroorganizmalar. Bunlar bölgede çok fazla olduğu için kumun rengi beyaz" dedi. Özel koruma sahası ilan edilmeli Sulu Ada'nın özel koruma sahası ilan edilmesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Mehmet Gökoğlu, şunları kaydetti: “Adanın her türlü avcılık ve balıkçılığa kapatılması gerekiyor. Özel koruma bölgesi ilan edilmesi gerekiyor. Biz bu konuyu zaman zaman gündeme getirdik ama kabul görmedi. Bu bölgenin en büyük özelliklerinden biri de Akdeniz fokunun en çok uğradığı alanlardan biri olması. Yani özel bir alan ve özel koruma sahası olması gerekiyor. Böyle bakir bir bölgeyi çok iyi korumak lazım. İnsanlara burayı kirletmemek görevi düşüyor. Zaten böyle bir bakir güzelliği kirletmeye kimsenin eli varmaz." Sulu Ada'da mangal yakıldığına tanık olduk Dağcı Rehber Börtü Böcek Doğa Grubu'nun lideri Cuma Gök de Doç.Dr. Gökoğlu gibi Sulu Ada'nın acil korumaya alınması gerektiğini vurguladı. Önceleri yerli turistlerin, şimdi ise yabancı turistlerin buraya ilgi gösterdiğini söyleyen Gök, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle Ruslar Su Ada'ya yoğun ilgi gösteriyor. Bölgede 60 tur teknesi var. Bu tekneleri hesaplarsak günlük 1000 kişiden fazla ziyaret var adaya. Maalesef bir gezimizde mangal yakıldığına tanık olduk. Uyarıda bulunduk ancak ortam gerildi. Sahilde boş şişeleri, poşetleri görüyoruz. Hiçbir görevli olmadığı gibi duyarsız insanlar çevreyi kirletmeye devam ediyor. Bu cennet parçası acil olarak koruma altına alınmalı. Bu güzelliğin mahvedilmemesi gerekiyor. Böyle giderse 1-2 yıl mangal kalıntılarını, boş şişeleri, poşetleri görürüz, beyaz kumu değil." |