br/>
El değiştiren Majestic Bitümlü Membran, yaptığı makine ve teknoloji yatırımı ile sektörün önemli oyuncularından birisi haline geldi. Normal koşullarda günlük 5000 top üretim kapasitesi olan firma, pastayı bozmak yerine, sektör lehine büyütmeyi hedefliyor. Uluslararası Yapı İstanbul 2007 Fuarı'nda Cemalettin Gültürk ile görüştük.
Bize Majestic'ten bahsedebilir misiniz? Sektördeki yeri nedir?
Ülkemizde su yalıtımında en fazla kullanılan malzeme bitümlü membrandır. Sektörün imalattan son noktasına kadar görülen eksikliklerini yıllarca gözlemledik. Kalite, sevkiyat, hammadde problemlerini birebir yaşadık. Mevcut olan Majestic firmasını makina ve teknoloji yatırımları yaparak devir aldık, Çerkezköy'de faaliyette olan ama üretim yoğunluğu düşük bir fabrikayı satın aldık.
Sektörde çok fazla firma yok, 13 firma var. 15'e yakın ürün çeşidinden bahsetmek mümkün ve bunların tamamını sadece 6 firma üretiyor. Bu firmalar da yıllardan bu yana üretim yaptıkları için, sektörde artık oturmuşlar. Yelpazedeki ürünlerin tamamını üreten bu 6 firma dışında kalan diğer firmalar, kapasitelerini artırmak ve ürün çeşitlerini geliştirmek konusunda bir çaba içinde olmamışlar. Bir boşluk olduğunu gördük.
Biz, almış olduğumuz fabrikayı 6 ay içinde çift hatta dönüştürerek, tüm ürünleri üretebilecek şekilde çok ciddi bir kapasite arttırımı yaptık. Günlük üretimimiz, 5000 top ki bu çok ciddi bir rakamdır. Türkiye'de üretimin 2005 yılında 49 milyon m2 olduğunu düşünürsek, neredeyse bunun ¼'ünü karşılayacak kapasitede bir fabrikamız var. Çalışmalarımızı, pastayı bozmaktan ziyade, pastayı büyütme hedefiyle şekillendiriyoruz.
Sektörün çok fazla sıkıntısı yok. Genelde ödemeler konusunda bir sıkıntı olur, ama bizim ürünlerimiz temelde kullanılmaya başlandığı için müteahhitlerin paralı dönemine denk geliyor. Ama merdiven altı olarak nitelendirdiğimiz üretimler var. Ana kalemlerde fiyat kırarak, piyasayı bozuyorlar. Bizim hedeflerimiz, sektörde iyi bir yerde olmak. Zaten şu an bulunduğumuz konum itibari ile ilk 5'in içindeyiz. Sektöre, en azından amatör ruhumuzu yansıtarak faydamız olacak.
Ürün yelpazesinin tamamını üretebilen altı firma olduğundan bahsettiniz. Bunu bir tekel olarak yorumlamak mümkün mü? Dolayısıyla bir tekel varsa ortada, bunun içine girmek ne kadar mümkün?
Şu anda zaten biz o kapasitenin içindeyiz. Bizim, yalnızca ürünün son demi olan shingle üretimimiz yok. Bununla ilgili çalışmalarımız da devam ediyor. Onu da ürün portföyümüze dahil ettiğimiz zaman ilk üçe girmiş olacağız. Burada, bu agresif büyüme konusunda bazı sorular olabilir. Hem mühendislikten, hem piyasada uzun yıllar sonucunda edibdiğimiz tecrübelerden, hem de baba mesleği olan inşaat malzemeciliğinden gelen birikimimiz ve ilişkilerimiz, gerek satış ve gerekse üretim konusunda bizi sektörde iyi bir noktaya getirecek.
Firmalar üretim politikalarını nasıl belirliyorlar, ürün yelpazelerini neye göre oluşturuyorlar?
Bitümlü membran, binaları korozyondan koruyan bir malzeme. Türkiye'de henüz bununla ilgili yasal bir altyapı hazırlanmış değil. BİTÜDER'in açıkladığı rakamlara göre, herhangi bir deprem yönetmeliğinde bunları kesinlikle kullanmanız gerekiyor diyen bir şartname olmamasına rağmen 50 milyon m2 kullanım alanı var. Bu anlamda, aslında önü çok açık bir malzeme. Bunun da üretimde asıl ana lokomotifi, firmaların B3000, F3000 ya da D3 gibi farklı isimlerle sunabildiği P3000 ürünü. Bu, tüm üreticilerin üretmek zorunda olduğu bir ürün, çünkü en yüksek talep ona.
Avrupa'da nedir durum?
Tüm Avrupa'da 2000 yılından bu yana inşaatlarda hızlı bir düşüş olmasına rağmen, Almanya'da 200 milyon m2 kullanılmış, İtalya'da ise 170 milyon m2. Türkiye'de de son 3 yılda atak yapmış bir ürün. Esnekliği nedeniyle kesinlikle kullanılması gereken, dünyada alternatifi olmayan bir yalıtım malzemesi. Bir yapının alt temelinde esnemeyecek, kırılmayacak, kopmayacak tek malzeme, bizim malzememiz. Henüz kullanımına dönük bir yönetmelik olmadığı için, şu anda bu kadar kullanılıyor. Kullanımına dönük yasal bir çerçevenin oluşturulması için çok yoğun çalışmalar var. 2007 sonu 2008 başı gibi bazı düzenlemelerin yapılmasını bekliyoruz.
Yapı sektörü ile ilgili sıkıntılardan birisi de uyguladan kaynaklanan sorunlar. Çünkü pekçok ürün, normlara uygun uygulama yapılmadığı için istenilen sonucu vermiyor.
Lokal anlamda bizim sorunumuz yok. Ama sektörel anlamda çok ciddi sıkıntılar var. Sürme esaslı dediğimiz, bitümlü membrana karşı alternatif bir malzeme var. Gelen şikayetlerin hep uygulamadan kaynaklandığını görüyoruz. İnsanlar, yanlış uygulamalardan dolayı sürme esaslı malzemeyi tercih ediyorlar. Bu da doğal olarak bizim kullanım alanlarımıza çok ciddi darbeler vuruyor.
Bu anlamda bir standardizasyona gitmek mümkün mü?
Türkiye koşullarında ne kadar mümkünse, bizim için de o kadar mümkün. BİTÜDER, bu anlamda hakikatten güzel çalışmalar yapıyor.
Yapı Fuarı hakkında neler düşünüyoesunuz?
Fuarı, çok uzun zamandan bu yana takip ediyorum. Bence, Türkiye'deki bir numaralı fuar, alternatifi yok. Herkes mutlu, yenilik görme peşinde ve yeniliklerin olduğu bir fuar. Genelde insanlar, fuarlara ya mağazasında ya da showroomundaki ürünleri getirmek derdinde. Bu fuarda bunu hiç görmedim, hep yenilikler oluyor. Bu anlamda çok başarılı buluyorum.
AB'ye uyum çalışmaları çerçevesinde pek çok yeni norm yürürlüğe giriyor. Sizin sektör için durum nedir?
Belgelerin tümüne tamam diyoruz, çünkü sektörde var olabilmek için bunları yapmak zorundayız. Fabrikamızı Haziran ayının ortalarında satın aldık, tapuyu aldığımız gün İSO belgesi için müracaat ettik. İstenilecek her türlü normu hızlı bir şekilde karşılayabilecek mantalite ve altyapıya sahibiz.
Polimer bitümlü su yalıtım membranları ile ilgili ürün standardı, Nisan 1995' te yayınlanan TS 11758. TS 11758 standardı, Şubat 2003'te şartları daha da ağırlaştırılarak revizyona tabi tutuldu ve TS 11758-1 numarası ile yeniden yayınlandı. Bu arada, çalışmaları uzun bir süredir devam etmekte olan bitümlü membranlara su yalıtımı uygulama standardı, 2003 yılının son günlerinde TSE' nin ilgili komitelerince uygun bulunarak kabul edildi ve TS 11758-2 numarası ile yayınlanma aşamasına geldi.
|