br />
Dünya genelinde teşvik var
- Peki maliyeti ne?
- Avrupa’da kombine çevrim doğalgaz santralı kilovat başına 650 Avro’ya
geliyor, karada yapılan bir rüzgâr santralı ise 1450 Avro’ya mal oluyor. Yani
iki katından biraz fazla. Örneğin 1 megavatlık yatırımın bedeli, yaklaşık 1.4
milyon Avro’yu aşıyor. Bu nedenle dünya genelinde, hükümetler rüzgâr
türbinlerini sübvanse ediyor.
- Diğer ülkelerdeki teşvikler nedir?
- Batı Avrupa’da, Japonya’da ve ABD’de yıllardan beri rüzgâr enerjisine
çeşitli teşvikler veriliyor.
Amerika’da bu teşvikler vergi indirimleri şeklinde. Avrupa’nın bazı
ülkelerinde sabit fiyat teşviki var. Örneğin Almanya’da rüzgâr santralı kurma
teşviki alırsanız, dağıtım şirketi de sizden elektriği belirlenen fiyattan almak
durumunda. Kanunla belirlenen alım garantisi burada kilovat saat başına 9 euro
cent. Ancak farklı alternatif uygulamalar da var. Örneğin İtalya’da bir normal
elektrik fiyatı var bir de yeşil enerji kredi sistemi var. Yeşil enerjiye destek
vermek amacıyla oluşturulan bir sistem bu.
Yenilenebilir enerji pazarının ‘parası’ konumundaki Yenilenebilir Enerji
Sertifikaları (REC) çevre açısından güvenilir ve somut yararları nedeniyle
yaygın biçimde kabul görüyor. Elektrik şirketlerinin, üretimin bir kısmını
yenilenebilir ve temiz kaynaklardan sağlaması veya kendi üretmiyorsa başka bir
üreticiden bu miktarı karşılayacak kadar ‘Yeşil Elektrik Sertifikası’ satın
alması gerekiyor.
Biraz karmaşık bir sistem görünse de zaman içinde yaygınlaşacak. Ben şu an
için rüzgâr enerjisi üretimini en fazla teşvik eden sistemin Almanya’nın
uyguladığı gibi sabit fiyat sistemi olduğunu düşünüyorum. Sonuçta Avrupa’da
teşvikler kilovat saat başına 8.5 euro cent ile 16 euro cent kilovat arasında
değişiyor. Şu anda Bulgaristan ve Romanya’da ciddi yatırımlar söz konusu ve bu
doğrultuda önemli teşvikler veriliyor.
Avrupa Birliği’nin bir hedefi var. 2020 yılında toplam enerjinin yüzde 20’si
yenilenebilir kaynaklardan sağlanacak. Şu anda bu oran yüzde 4’lerde...
- Peki ya Türkiye’deki durum hangi aşamada?
- Türkiye’deki ilk yatırımlar, yap-işlet-devret modeline göre yapıldığı için,
şirketler daha az zorluk çekiyordu. Ancak 2003’te bu modelin ortadan kalkmasıyla
birlikte, şirketler yatırım maliyetlerini karşılayamamaya başladı.
Elektriğe zam yapılmaması da yatırımın cazibesini iyice ortadan kaldırdı ve
yeni santral kurulmadı. 2005’te çıkan ‘Yenilenebilir Enerji Kanunu’ ile
birlikte, üretilen elektriğe alım garantisi gelince, sektör hareketlenmeye
başladı. Şu anda devletin alım desteği olarak verdiği taban fiyat 5.5 euro
cent.
Türkiye’de rüzgâr kuvvetli olduğu için çok büyük bir teşvike gerek yok ama en
azından Avrupa’nın asgari rakamı olan kilovat saat başına 8.5 euro cent’e
getirilmesi gerek.
Türkiye’deki 5.5 euro cent yatırımların çekilmesi açısından çok yeterli
değil.
- Teknoloji giderek gelişiyor, bunun rüzgâr santrallarının maliyetini
düşürmesi açısından bir yararı olmuyor mu?
- Bu konuda sürekli çalışmalar yapılıyor. Örneğin bir rüzgâr türbininde
kanatların çapları uzadıkça türbinin üretebildiği elekrik miktarı da
artıyor.
Bu çap daha önce 88 metre idi, şimdi 100 metreye ulaştı, ayrıca kanatların
tasarımları da değiştiriliyor, kulede kullanılan malzemeler de değişime uğruyor,
örneğin ağırlık azaltılıp hafif malzeme kullanılıyor böylece maliyet
azaltılıyor. Bu ve benzeri gelişmeler daima var.
Sonuçta genel olarak baktığımızda kilovat saat başına maliyetlerin de bir
miktar düştüğünü görüyoruz.
|