stanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş’ın “Acaristanbul arazisinin imara açılmasında Şehir Plancıları Odası Başkanının da imzası var” açıklamasına TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Turgut tepki gösterdi.
Yaptığı yazılı basın açıklamasıyla Şehir Plancıları Odası’nın ve şahsının hedef gösterildiğini savunan Turgut 2001-2006 yılları arasında görev yaptığı ve 2863 Sayılı Koruma Yasası’na göre oluşturulan Kurul’da TMMOB Şehir Plancıları Odası’nı (ŞPO) temsilen yer almadığının altını çizerek tartışmalarda ŞPO’nu kasıtlı olarak yıpratılmak istenmesinden kaynaklanan bir üslup kullanıldığını belirtti.
Turgut Topbaş’ın, anayasal bir meslek kuruluşu olan ŞPO’nun yanlış bilgilerle kamuoyu önünde yıpratma girişimini esefle karşıladığını belirterek açıklamada şu ifadelere yer verdi:
‘Gözden kaçırılmaması gereken husus şudur ki, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları uyarınca, koruma amaçlı imar planıyla hak verilmesi durumunda özel orman statüsüne tabi alanlarda, ikinci derece doğal sit alanlarındaki yapılaşma imkanıyla üçüncü derece doğal sit alanlarındaki yapılaşma imkanı aynı orandadır. Başka bir ifadeyle, bir alanın ikinci derece doğal sit alanından üçüncü derece doğal sit alanına alınması sonucunda, yapılaşma katsayısı açısından herhangi bir yeni ve ilave “yapı yapılabilme koşulu” yaratılmamaktadır. Bu iki sit derecesi arasındaki tek fark, kullanım biçimleriyle sınırlıdır. Sayın Topbaş’ın iddia ettiği gibi, alınan derecelendirme kararının “yeşil alanın imara açılması” ile uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır.
Bu yeniden derecelendirme kararından sonra, özel orman alanlarının hangi kısımlarında hangi kullanımlara izin verileceği Kurul’un derecelendirme ile belirlediği bir husus olmayıp, 2863 ve 3194 sayılı yasaların hükümlerine uygun olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Beykoz Belediyesi tarafından hazırlanacak olan koruma amaçlı imar planları tarafından belirlenebilmektedir. Dolayısıyla, “Acaristanbul” alanındaki yapılaşmanın nedeni bu yeniden derecelendirme kararı değildir.
Nitekim, üyesi bulunduğum Kurul tarafından alınan yeniden derecelendirme kararından bağımsız bir idari işlem olarak, ilgili belediyesi kanalıyla “ikinci derece doğal sit alanında kalan 215-216 parsellerden oluşan özel orman statüsündeki parsellere ait vaziyet planı ve avan projeler ektedir” şeklinde ifade edilen bir üst yazıyla derecelendirme kararından önce Kurul’a sunulan, yani ikinci derece doğal sit koşullarıyla hazırlanmış bulunan “Acaristanbul” projesi Kurul’un gündemine geldiğinde, tereddüt etmeksizin karşı oy kullanmış bulunmaktayım. Bununla da yetinmeyip, İstanbul Şube Başkanlığı görevini yürüttüğüm TMMOB Şehir Plancıları Odasının yetkili kurullarına konuyu götürerek, Acaristanbul projesinin iptali için yargıya taşınmasını da mesleki sorumluluğumun gereği olarak yerine getirmiş bulunmaktayım.
Sonuç olarak altını çizmeliyim ki, üye olarak görev yaptığım Kurul’un yeniden derecelendirme kararı bilimsel ve teknik gerekçelere dayalı doğru bir karardır. Ancak bu derecelendirme nedeni ile oluşmayan Acaristanbul projesi ise, dava açma gerekçelerimizde de açıkça ifade edildiği gibi şehircilik esasları ve planlama ilkeleri açısından sakıncalar içeren bir projedir. Nitekim konunun idari yargıya taşınması sonrasında Danıştay’ın aldığı karar ve bu karar doğrultusunda yıkım kararı alan Beykoz Belediyesinin kararlı tutumu da şahsım ve Odam tarafından takdirle karşılanmaktadır'
|