emlik'ten gelen siyah zeytinin üstüne Kaz Dağı'nın Altınoluk'a indirilen kekiğinden serpiştirmişler. Erzincan tulum peynirinin yanında Van'dan gelme ceviz içini tam ortasından ayırıp özenle dizmişler. Antalya'dan domates! Ceyhan'dan karpuz! Edremit'ten zeytinyağı!
Beyaz porselenine dostluk, sevgi, bağlılık sinmiş küçük tabaklara Anadolu'nun neredeyse dört bir yanından getirilmiş yiyecekleri yerleştirmişler. İnce kız belli bardaklarda Rize'nin demlenmiş çayı servis ediliyor. Bu bir "kahvaltılı basın toplantısı"dır. Haydarpaşa Garı'nda; "Gar Lokantası"nda gazetecilere topluma yansıtsınlar, dikkat çeksinler, takipçisi olsunlar diye önemli bir konu anlatılıyor.
Haydarpaşa bir kapı! Işıklı, aydınlık yapı! İstanbul'un kimliği! Türkiye'nin tarihi! Anadolu'yu İstanbul'a bağlayan yolun başlangıcı... Anadolu'dan gelenler Haydarpaşa Garı'na indiler... Anadolu'ya gidenler Haydarpaşa Garı'ndan kalkan trenlerin güvenli raylarında şehirlerine, kasabalarına ulaştılar.
***
Haydarpaşa işte bu! Altınoluk kekiği... Erzincan tulumu... Rize çayı... Ceyhan karpuzu... Kars tereyağı... Ağrılı Haydar. Edirneli Emel... Trabzonlu Cemal... Adanalı Münevver...
Kadın, erkek, çocuk, genç, dede, nine, sivil, asker yurdun dört bucağı tamı tamına 134 yıldır (Haydarpaşa'da ilk istasyon binası 1872'de yapıldı, onu dalgakıran, gümrük binası, liman idaresi binası, bekleme salonu, pasaport idaresi binası ve neoklasik tarzda Haydarpaşa Garı'nın yapılması izledi) burada trenlerden indi, İstanbul'a kavuştu; buradan trenlere bindi, Anadolu'ya ulaştı halk.
İşte bu garda dün yapılan basın toplantısında; İTÜ Mimarlık Fakültesi'nin emekli öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hande Süer de gazetecilere kısa bir konuşma yaptı.
Dedi ki;
"Ben 40 bin üyeli Mimarlar Odası'nın 76 numaralı üyesiyim, 80 yaşındayım. Haydarpaşa Garı ve çevresi Türkiye'nin tarihidir, belleğidir. Avrupa yakasında Sirkeci Garı, Anadolu yakasında Haydarpaşa Garı... Bu iki büyük gar binasını, aradaki Marmara Denizi'ni İstanbul'a özgü şehir vapurlarıyla biribirine bağlayan bir yapı dünyanın hiçbir şehrinde yoktur. Bu yapıyı değiştirmek kentin belleğini yok etmek, kimliğini öldürmek ve ülkenin tarihini kazıyıp silmektir. Buna izin vermeyin."
***
Ne yapın, yapın! Yağma projesini durdurun.
Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Eyüp Muhçu, üyeler Cengiz Bektaş, Niyazi Duranay, Mücella Yapıcı, Behiç Ak, Erdal Aktulga; "TCDD Genel Müdürlüğü'nün Başbakan, Maliye Bakanı, İstanbul Anakent Belediye Başkanı'ndan destekli olarak fakat İstanbul halkından ve Türkiye'nin 75 milyon nüfusundan gizleyerek yürüttüğü Haydarpaşa Garı Projesi'nin bir yağma modeli" oluşturduğunu anlatıyorlar.
Koruma Kurulu karar almış. Haydarpaşa Garı ile Harem arasındaki 1 milyon 300 bin metre karelik alanı SİT bölgesi ilan etmiş. Ancak bu karar Bakanlıkça ciddiye alınmıyor. Fırsat kollanıyor. SİT kararı delinecek. 1,5 emsal verilecek.
Harem-Haydarpaşa arasına ciddi bir bölge planlaması yapmadan 3 milyon metre kare (Bugünkü Kadıköy'ün toplam binası kadar) çirkin, soysuz, köksüz gökdelenler dikilecek. 80 yaşındaki mimar profesör, "Haydarpaşa'yı bir daha yerine koyamazsınız, ona kıydırtmayın" diyor.
|