Kültür başkenti ne menem bir şey? Avrupa’da dağıtılan Avrupa Kültür
Başkenti ünvanlarının tam sayısı kaç oldu? 2013’de bu sayı tam 48’e
varacak. Size Guimares, Kösice, Maribor desem? Kuşkusuz Portekiz, Slovenya ve
Slovakya’nın gelecek kültür başkentleri olduğunu derhal bilirsiniz! Bu uygulama
bittiğinde toplam kaç olacak? Şu sırada 2016’nın kültür başkenti adaylarında
hazırlıklar sürüyor. Galiba son tarih 2019. Şimdilik. O zamana kültür başkenti
60’ı filan bulur. Geçmişte başkent olmuş şehirlere bir bakmalı. Sibiu diye bir
şehir vardı. Kim bilir şimdi ne yapar?
İstanbul’da epey patırtılı hazırlık yılları yaşandı. 2010 o patırtıya
kıyasla sessiz başladı. Mayıs geldi. Sezona girdik. 2010 Ajansı basın
ilanlarıyla İstanbul’da 500’ü aşkın projenin olacağını duyuruyor. Mayıs ayında
başlayanlarlardan 7 tanesi öne çıkarılmış. İçlerinde Boylu Soylu Yelkenli
Yarışı’ndan, ‘40 kadar sanatçının görev aldığı’, Bezemeleri ve
Minyatürleriyle Osmanlı Çeşmeleri’ne kadar çok çeşitli işler var. Ben yine de
Beyoğlu’nun lavanta kokutulduğu projeyi görmek isterdim.
Göremedim. İstiklal Caddesi boyunca yürüyen kampanya yüksek bütçeli bir iş
olduğunu gösteriyor. Açıklamalarda sayılar var. ‘10 bin lavanta poşeti, 27
bin lavanta esansı, 5 ton lavanta kokusu, 72 adet lavanta püskürtme
fıskiyesi...’ Kimbilir kaç bin turist ve İstanbullu mis gibi lavanta kokusuna
maruz kaldı, kalacak?
Hıdrellez Şenliği yine 100 binlerce insanın sıkış tepiş ama mutlu
eğlencesi olarak yapıldı. 2010 Ajansı ilanında tek satır olarak yer almış. Demek
Hıdrellez kendi iletişimini kendi yapıyor. Yıllar içinde büyüyüp değişerek
sürüyor. Yüzbinlerce insan üstleri aranmadan, kimlik sorulmadan, olaysız bir
arada eğlenebiliyor. Tüm Haliç’i sokak sanatları merkezi haline getirecek
projenin 2010’da kendine bir yer bulamamış olmasına hayıflanmamak elde
değil.
Yapılanlar gibi yapılamayanlar da konuşulmalı. İ. Başgöz Hoca yazdı.
Bakanlık üzerinden 2010’a verdiği Karagöz Sergisi’ne bir türlü cevap
alamadığını. Hoca ‘2010 İstanbul Komitesi adlı bir kurulun yanından bile
geçmeyeceğim. Elbet komite bundan bir şey kaybetmez... Ben de bir şey
kaybetmem’ demiş. Ne güzel demiş. Yine de bu işin bir kaybedeni olmalı. Kaybeden
belki İstanbullular olabilir. (Bu arada Kültür Bakanlığı’nın 2010’u vesile edip
Tarihi Yarımada’daki taksi şöförleri ile esnafa vereceği eğitim programı da pek
yakında başlıyor olmalı...)
Tanpınar Edebiyat Festivali de 2010 Ajansı’nca reddedilmiş. Festivali
öneren şirkete verilen cevap öğretici. Red gerekçesi ikili. Birincisi,
‘dünyada yaşanan global ekonomik krizin ülkemize yansımaları’ (ki biz krizin
yalnız ve güzel ülkemizi teğet geçtiğine inanıyoruz) sonucu Ajans bütçesinde
kısıtlamalar olmuş. Acaba ne kadar? Ajans yöneticileri bütçe kısıtlamasının ne
kadar olduğunu pek yakında mutlak açıklar. İkincisi, ‘ajans bütçesinde
öngörülen dengenin sağlanması gerekliliği’. Bu da ‘yorumsuz’ cinsinden bir
gereklilik! Neyse.
İlginç olan, gerçekleşen/gerçekleşecek projelerin olduğu kadar gerçekleşme
şansı bulamayan projelerin de iletişiminin yapılması. Hem de iftiharla. Hem
Başgöz Hoca, hem Tanpınar Festivali organizatörü 2010 Ajansı’ndan destek
almadıklarını apaçık söylüyorlar. 2010’un önemli Kazanımlarından biri de
kuşkusuz bu şeffaflık.
2010 bittiğinde İstanbulluların ne alıp ne verdikleri de
değerlendirilmeli.
|