1950’den Önce ve Sonra Yabancı Mimarlar
/P> Kronos-Çocuklarını yiyen tanrı Cumhuriyet’in 50. yılında, 75. yılında veya her fırsatta Türkiye’de mimarlık
“yok” sayılırsa... Karabey, “son on yılın en iyi tasarımını, yapısını seçmeyi deneyin” diyor. Bence bunun yerine, “on yapısını seçin” dese her şey başka türlü olacaktır. Güzellik yarışmasında doğrudan bir taneyi aramak olumsuz bir başlangıçtır. Karabey, “zaten bulamazsınız...” diye sürdürüp, “Türkiye’de her şeyin döküldüğünü“ söylüyor. Gerçek! Ama bana göre dünyada dökülmeyen çok az şey var! Bizde biraz fazla! Yabancı mimarlara dönersek... Bugüne kadar görmediği zenginliği yaşayan işverenimiz niçin yabancıya yönelmesin? Pek çok dekorasyon ve mimarlık dergisi yabancı isim taşıyor. İçleri yabancı örnekler dolu. Mağazalar ithal mobilya, giyim vb. satıyor. Ev yapan firmalar “Kaliforniya” pazarlıyorlar. Ülkenin en büyük firmaları yabancı ortak olmadan, koleksiyon yapmak dışında adım atmıyorlar veya sekiz kişilik yönetim kurulunun üçünü dışarıdan getiriyorlar. Dördü de aileden zaten! Yayınlar seçici değil, halk da seçici değil. Doğan Kuban’ın “toplumun istek oluşturmaması” ifadesi her şeyi çok iyi anlatıyor...
|