STRONG>2007 sonrası…
Lehman Borthers’ın batmasıyla yaşanan 44 ’lük borsa çöküşü, 1929 borsa
çöküşünün ilk elde yaşanan yüzde 35’lik çöküşünden daha büyüktü. Yeni iletişim
teknolojilerini, interneti, tedarik zincirlerini, hâlâ denetim altına alınamayan
karmaşık borsa enstrümanlarını, kredi, türev piyasalarının toplam hacminin dünya
ekonomisinin 6-7 katına ulaştığını göz önüne aldığımızda, bugün krizin aşılması
için temizlenmesi gereken kredi köpüğünün, kapasite fazlasının, kapanması
gereken talep açığının Büyük Depresyon’dan çok daha büyük olduğunu kolaylıkla
kavrayabiliriz. Sermaye birikim sürecinin yapısında, özellikle Çin gibi yeni
birikim merkezlerinde yaşanan değişimlerin, bugüne kadar esas olarak artıdeğerin
üretiminin emek süreçlerine değil, sermayenin dolaşımının hızlandırılmasına
yönelik olmasına bakarak, ufukta henüz yeni bir birikim modeli olmadığını da
söyleyebiliriz.
Bu koşullarda yukarıda değindiğim yapısal etkenler yerli yerine oturmadan
krizin bir dönem ABD’nin büyüme hızının beklenenin biraz üstünde çıkmasına
bakarak aşılma sürecini girmesini beklemek, iyi bilgilendirilmiş bir iyimserlik
olmuyor. Geçen hafta açıklanan yüzde 3.5’lik büyüme hızının en fazla 0.5’lik
kısmı piyasanın kendisinden kaynaklanıyordu, geri kalanıysa, devlet
harcamalarından, kurtarma, teşvik önemlerinden etkilerinden (Wall Street
Journal, 30/10/09; Washington Post, 30/10/09).
Büyüme verilerinin açıkladığı gün güçlü bir tırmanış sergileyen borsalar,
işsizlik, tüketim harcamaları, yeni ev satışları gibi verilere bakarak büyüme
verilerine güvenlerini hemen kaybettiler (Bloomberg, 31/10/09). İkinci gün,
dünya ekonomisinin merkezindeki borsalarda yüzde 2.5 yüzde 3’e ulaşan
gerilemeler yaşandı. “Volatilite” (dalgalanma) indeksinin yeniden yükselmesi bir
süredir borsalarda yaşanan spekülatif toparlanmanın sona erdiğini düşündürüyordu
(Market Watch, 31/10/09).
Tartışmalarda, iki nokta öne çıkıyor: Birincisi, ABD ve İngiltere
(Anglo-Saxon modelinin iki merkezi) başta olmak üzere devletlerin bütçe
açıklarının, IMF eski baş ekonomisti Ken Rogoff’un deyişiyle “ancak savaş
dönemlerinde görülen büyüklükteki kamu borçlarının” (Bloomberg 30/10/09)
yarattığı köpüğün getirdiği yeni sorunlarla ilişkili. Bu köpüğü söndürmek için
gerekecek mali disiplinin ya da köpüğü sürdürmenin borçlanma maliyetleri
(faizler) üzerindeki etkilerinin, olağan iş devrelerine ilişkin bir ekonomik
“toparlanma” olasılığını dahi zayıflattığı kesin. İkincisi, doların değer
kaybetmesinin, sıfır, hatta negatif faiz ortamının yarattığı yeni “carry trade”
dalgasının, doların değerlenmeye başlaması durumunda mali piyasalarda yaratacağı
patlayıcı etkiyle ilgili.
Birincisi, bütçe disiplini, tüm siyasi ekonomik sonuçlarına karşın denetim
altında tutulabilse bile, Financial Times’tan Samuel Brittan’ın işaret ettiği
gibi, “resesyon öncesi büyüme trendine geri dönme olasılığı yok”. En iyimser
olasılık, uzun süre durgunlukla, sürünme arasında, yeni bir kazaya yol açmadan
devam etmek (Rogoff)… Önümüzde, Balakrishnan’ın, New Left Review, Eylül/Ekim,
2009 sayısında vurguladığı gibi uzun süreli bir “steady state” (patinaj) dönemi
olabilir.
İkincisiyse, bir kazaya yol açmadan ilerlemenin ne kadar zor olduğunu
gösteriyor.
1929’dan sonra düze çıkmak için 20-25 yıl geçmesi, II. Dünya Savaşı’nın
yaşanması gerekmişti…
|