“İçmimar”lar, "dekorasyon projesi" yapan marangozları, diploma şöyle dursun bu işin zerre kadar eğitimi almamış 'dekoratörleri', tesisatçılıkla başlayıp nasıl oluyorsa işi "anahtar teslim" iş yapmaya kadar vardırabilenleri de dava etmeyi düşünüyorlar mıdır acaba? Bu arada, mühendislik odalarının elektrik projesi yapan teknisyenleri ve statikten nasibini almamış binalar diken dünkü inşaat amelesi "müteahhitleri" dava etmeleri gerekir. Biraz kendimize gelelim, sahnedekiler kimden rol çalacak kavgasına girmeden önce asıl bu sahnede hiç var olmaması gerekenleri uzaklaştırmak gerekmez mi?! YANITLA
Dr. Özer Bostanoğlu
Sn. Oktay Ekinci'nin, meslek hassasiyeti ve yazısında da değindiği 'mimarisiz şehircilik' endişesinin kendisini daha öncelerde de şehir plancıları ile iz bırakan bir 'meslek sınırlarının belirlenmesi' tartışması ya da polemiğine sürüklemesinin ardından, bu kez de kendini, iç mimarlarla benzer bir tartışmayı başlatma sorumluluğunda görüyor olmasını, doğal karşılamıyor değilim... Fakat, bazılarınca 'meslek şovenizmi' yaptığı suçlamasına da duçar olarak, bildiği yoldan şaşmaması, meslektaşları açısından, takdirle karşılanabilecek bir durum olabilir... Fakat, toplumumuzdaki kimi ('diplomalı') mimarlar arasından nicelerinin, serbest (büro sahibi ya da elemanı) piyasa çalışanı, belediye - Bakanlık - TOKİ elemanı ya da (büyük) şehir koruma kurullarının uzmanı olarak, yazarın kendisinin savunur durumda olduğu esaslı şehircilik, mimarlık ve restorasyon disiplinlerinin ilkelerine tamamen karşıt pozisyonlar alarak, spekülatif rant arayışlarının öncüsü konumundaki (şehir merkezlerindeki en son AVM'ler ve çeşitli kentlerdeki TOKİ konutları gibi) projelere imza atarak icra-i faaliyette bulunabildiklerini de, sanırım,kendisi, bizlerden daha yakından ve sarih olarak görmektedir... Ne var ki, bu gibi 'şehir planlamasız mimarlık faciaları'nı, Sn. Ekinci, yeterince ve doğrudan eleştirmemektedir?! O zaman da (birtakım yönlerden haklı olan) eleştirisi, 'nalıncı keseri' benzetmesini akla getirmektedir... Oysa yapılması gereken, sanırım, geçmişin ve güncelin eleştirisini, gelecek dünyanın da olası günceliyle ve gerçeğiyle birlikte ve hakkaniyetle yapmaya çalışmaktır... Dr. Özer Bostanoğlu (Yük. Şehir ve Bölge Plancısı)
YANITLA
Alper Erdogan
Bir mimar ya da ic mekan tasarimcisi (ic mimar) olmamama ragmen mesleki etik ve meslek tanimi bakimindan bu dava ilginc ve belirleyici olacaktir. Davanin reddi durumunda mimarlik meslegininin is tanimini ve sinirlarini belirleyebilecek bir kurum olmayacaktir. Bu sebeple mimarlik, cevre muhendisliginden insaat muhendisligine kadar bir cok alanda calisabilmeleri yolu acilabilir. Bunun yani sira tam aksi dusunulurse, mimarlik fakultelerinin gerekliligi ortaya konulabilecektir. Mimarlik tarihinde, mimarlik fakultesi mezunu olmayip da mimar sifati ile anilan bir cok isim vardir (orn: Mimar Sinan, Frank Lloyd Wright, Le Corbusier, Ludwig Mies van der Rohe, Albert Kahn su anda aklima gelenler...). O halde bu noktadan yola cikarak mimarlarin, ic mimarlik yapmasi gibi, mimarlik burolarinda calisan herkesin mimarlik yapabilmesi kadar dogal bir sey yoktur. Peki bu durumda mimarlik yetkisi ve meslek sinirlarini kim belirleyecek... Davanin sonucunda gorecegiz. YANITLA