u yıl dördüncüsü düzenlenen Valencia Bienali, "İki Deniz Arasında, Sao Paoloi" temasıyla gerçekleştiriliyor. Brezilya´nın başkenti Sao Paolo ile dönüşümlü olarak gerçekleştirilen bienal, Valencia şehrinin beş değişik mekanında, toplam 8 kuratör ve 170 sanatçı ile bütün disiplinlerden örnekler sunarak büyük bir sanat şölenine dönüşüyor.
Özel olarak bienal için hazırlanan Sagunta binasında yaklaşık kırk civarında Latin Amerikalı sanatçıların işleri “Diğer Çağdaşlar, İhtilaflı Birlikte Yaşama “ başlığı altında sergileniyor. Aynı binada ”Anamnesis: Geçmiş ve Şuan“ başlığı altında İspanya güncel sanatını temsilen, aralarında Şükrü Karakuş´un da bulunduğu onsekiz sanatçı yeralıyor.
Şükrü Karakuş bienale 100 resim, 100 fotoğraf ve bir metinden oluşan "BULUŞMA/ENCUENTRO" adlı çalışmasıyla katılıyor.
Valencia bienalindeki kurgusunu bu yılın son aylarında Garage of Art sponsorluğunda İstanbul´da da sergileyeceğini söyleyen Şükrü Karakuş bienaldeki çalışmasıyla ilgili olarak şöyle diyor:
‘’Genel anlamda sanatsal üretim sürecinin sanatçı açısından tekil olması bütün zamanlar için bu süreci gerçek anlamıyla okumaya kapalı bir duruma getirir. Disiplini, üretim biçimi, kurgusu ya da kavramı ne olursa olsun her sanatçının doğrudan ya da dolaylı olarak etkilendiği kişiler, mekanlar ve anlar vardır. Bu unsurlar kaçınılmaz olarak üretime yansırlar.Kendi kişisel deneyimimden hareketle, ilk çalışmalarımdan bu yana hem üretim sırasında hem dışında sürekli olarak yapıta yansıyan monolog/diyaloglar içinde olduğumu farkettim. Bu temelle ilişkilendirmek istediğim; 100 resimden oluşan; BULUŞMA adını verdiğim çalışmayı çocukluğumdan bu yana beni yapıtlarıyla , yaşama biçimleriyle, varlıklarıyla etkileyen ya da birlikte olmak durumunda olduğum düşünür, yazar, sanatçı, arkadaş, sinemacı ve ailemden insanlara adıyorum.
Yaklaşık iki yıl süren bu çalışma süresince etkilenme, değiştirme, dönüştürme, yaratma, çoğalma, zaman ve mekan gibi temel kavramlar üzerine derinlemesine düşünme ve hesaplaşma olanağı bulduğumu, buradan hareketle yapıtın ardından hem hayali hem gerçek bir buluşma ortamı yaratmayı denediğimi söylemek isterim.
Yine bu sürede bir yandan kendi kimliğimi, kapasitemi ve sosyal konumumu sorgularken, diğer yandan üretim sırasında ve sonrasında genel anlamda “sanatçı” tavrını ve giderek ”sanatçı” nın ne olduğunu kavramaya yöneldim.
Doğuştan gelen farklılıkları gözardı etmeden, bir sanatçının varolma sürecini esas olarak, bireysel ve sosyal etkilenme-dönüştürme-gerçekleştirme potansiyel toplamı gibi algılamak isteğimi; sanatçıya yüklenen zorunlu rolü ve aynı zamanda sanatçı “mit” ini sorgulayarak, sanatçıyı bilinen tanımların ve önyargıların dışına taşımak arzusunu görsel yolla iletmeye çalıştım.’’
Detaylı bilgi için lütfen tıklayınız.
|