b>18 Nisan 2005'de İTÜ 109 no'lu salonda Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi ICOMOS, 18 Nisan Anıtlar ve Sitler Günü çerçevesinde İstanbul'un Tarihi Alanlarının güncel sorunlarına değinen bir toplantı düzenledi. Valilik, belediye ve akademisyenleri bir araya getiren bu toplantının ana gündem maddeleri, ICOMOS Türkiye'nin etkinlikleri, İstanbul Karasurları, Süleymaniye ve Zeyrek'in korunma durumu, Haliç Köprüsü ve Marmaray Projesi, Tarihi Yarımada Koruma Amaçlı Planı ve Küçük Ayasofya Restorasyonu idi.
Toplantı, Prof. Dr. Zeynep Ahunbay yürütücülüğünde yapıldı ve yine kendisinin Zeyrek üstüne sunumu ile başladı. Ulusal Ahşap Birliği'nin de katkıları ile gerçekleşen bu sunumda, 2004 yılı içinde UNESCO'nun Dünya Mirası fonundan verilen maddi destekle onarılan Zeyrek Camisi doğu cephesi ile Zeyrek'te bulunan bir ahşap evin restorasyonu tanıtıldı; ek kaynak gereksinime dikkat çekildi.
Daha sonra söz alan Vali yardımcısı, Süleymaniye ve Tarlabaşı'ndaki sorunların aciliyetini vurguladı. Korumanın önünde büyük bir engel olarak mülkiyet sorununu ortaya koydu. Mevcut yasaların özel mülkiyete müdahaleyi engellediğini; yapılabilenin sokak sağlıklaştırılması olduğunu belirtti. Vali Yardımcısı, İl Özel İdare Yasası'na değinerek, yetkilerinin sınırlı olduğunu, Büyükşehir sınırları içinde yetkilerin belediyelerde olduğunu söyledi. Yeni İl Özel İdare Yasası'nın Uygulama Yönetmelikleri çıkmadığı için eski ve yeni yasanın birbirine karıştığından ve özellikle ihalelerin bu yüzden yürütülemediğinden bahsetti. Vali Yardımcısı, Süleymaniye için bir "müze kent" projesi olduğunu açıkladı; böylesi bir proje ile belediye'nin de yürütegeldiği tüm çalışmaların daha organize olacağını söyledi.
Vali Yardımcısından sonra söz alan Büyükşehir Belediyesi'nden bir yetkili Tarihi Yarımada için planlarının ana hatlarını sundu. Tarihi Yarımada'nın planlanmasında dikkat edilmesi gereken noktaları şu şekilde özetledi:
1. Kent bütünü içindeki işlevlerin sınır ve nitelikleri
2. Sosyal ve fiziki çöküntü bölgelerinin tespiti ve rehabilitasyonu
3. Tarihi eserlerin restorasyonu
4. Tarihi Yarımada'da görsel bütünlüğün sağlanması
5. Yoğun ticaret ve imalathanelerin baskısının giderilmesi
6. Deniz ve raylı ulaşıma ağırlık verilmesi
Haliç Köprüsü ile ilgili Haluk Sezgin'in silueti bozacağına dair düşüncelerini açıklayan yazı okundu, fakat Koruma Kurulu'ndan bir görevli bu projenin henüz onaylanmadığını ve bu konudaki belirsizliğin sürdüğünü dile getirdi.
İstanbul Üniversitesi'nden Prehistorya Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Sevil Gülçur, Marmaray Kazıları ile ilgili düşüncelerini ve gözlemlerini aktardı. Şu anda, Yenikapı'da, Sirkeci Tren İstasyonu'nda ve Üsküdar'da kazıların sürdüğünden ve yakında da Cağaloğlu'nda kazıların başlayacağından bahsetti. Bu kazılarda eşgüdümlü çalışılmadığını; belgelemenin, detaylı çalışmanın, koruma-onarım ve sergileme imkanlarının olmadığını söyledi. Üsküdar'daki kazı alanına deniz suyu dolmasına rağmen, önlemlerin alınmadığından bahsetti. Bu konuda söz alan Can Binan, 2004'ün altıncı ayında başlayan kazı alanında kontrolün olduğunu ve kazıda çıkan sonuçlarla da kazı alanının genişletilmesi kararı alındığını açıkladı.
Bir diğer gündem maddesi olan Küçük Ayasofya Camii restorasyonu ile ilgili Dr. Gülsün Tanyeli bir sunuş yaptı. Yapıdaki zemin ve üst yapı sorunlarına dikkat çektikten sonra, restorasyon ihalesinin bir mühendislik onarım çalışması niteliğinde yürütüldüğünden bahsetti. Daha sonra danışma kurullarıyla gelişen restorasyon projesinde bilimsel anlaşmazlıklar çıktığını belirtti. Özellikle, yapının özgün döşemesinin ortaya çıkmasından sonra, mini kazık temeller ve bağ kirişlerle yapılan onarım çalışmasının durdurulması gerektiğini, fakat bunun yapılmadığını ifade etti. Bina hareketinin yeterince izlenmeden, çatlakların standardize edilmiş bir yöntemle kapatıldığından bahsetti. Yapının restorasyonunu son döneme kadar yürüten Mehmet Alper de yapıdaki çalışmaların çıkan sonuçlara göre bilimsel olarak güncelleştirilmesinin çok başlı yönetimden dolayı eksik kaldığını ve bu yüzden istifa ettiğini belirtti.
Toplantı sonunda Prof. Dr. Mete Tapan restorasyonun ülkemizde oldukça yeni bir kavram olduğunu ve dolayısıyla kurumsallaşmadığını belirttikten sonra, daha bilimsel çalışmalar yapılması gerekliliğini vurguladı.
ICOMOS Hakkında:
Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi ICOMOS anıt ve sitlerin bakım-onarımı, korunması ve değerlendirilmesi uygulamalarında kullanılan kuram, yöntem ve bilimsel tekniklerin geliştirilmesine çalışan bir sivil toplum örgütüdür. 1965'de kurulan ICOMOS, koruma alanında çalışan meslek adamlarını bir çatı altında toplamaktadır. Mesleki iletişim, bilgi ve deneyim alışverişi için ortam hazırlayan bu kuruluş, uzman meslek adamlarından oluşan kadrosunu uluslar arası topluluğun hizmetine sunmakta, koruma ilkeleri, teknikleri ve politikaları konusundaki bilgileri toplayarak, bunları değerlendirmekte ve yaymaktadır.
110'dan fazla ülkede, koruma lanında çalışanlar ICOMOS'un etkinliklerine ulusal komiteleri aracılığıyla katkıda bulunmaktadır. Türkiye de ICOMOS 'a üyedir. Ulusal Komitenin 75 üyesi bulunmaktadır.
|