Yoksula Gelince Para Yok



“ABD Kongresi’nden bir saat içinde 700 milyar dolarlık yardım paketi geçirildi ve bu kaynak finans kuruluşlarını kurtarma operasyonlarında kullanıldı. Bu, senede 60-70 milyar dolar verilen yoksul ülkelere yapılan 10 yıllık yardıma denk geliyor. Bütün değerlerimiz tahrip edildi. Artık kimsenin yoksullara yardım için paramız yok deme hakkı kalmadı” diyen Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz toparlanma sinyalleri alınsa bile temel yanlışların sürdüğünü küresel büyüme potansiyelinin düşük olduğunu, işsizlik, küresel ısınma ve yüz milyonlarca insan yoksulluk sınırı altında yaşarken “iyiye gidiyoruz” demenin doğru olmadığını söyledi.

IMF-Dünya Bankası yıllık toplantıları için geldiği İstanbul’da bir grup gazetecinin sorularını yanıtlayan eski Dünya Bankası Başekonomisti Stiglitz, Afrika ülkeleri başta olmak üzere krizin masum mağduru bir sürü ülke olduğunu belirterek, “ABD ve gelişmiş ülkeler yarattıkları krizin sorumluluğunu şu ana kadar üstlenmiş değiller” dedi. Stiglitz, “Krizle daha önce hiç bilmediğimiz, tanımadığımız problemlerle karşılaştık. Evet, G20, G8’den daha büyük ama hâlâ dünyanın çoğu bunların dışında kalıyor. G20, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumların hepsinde adil olmayan bir temsil var. Oysa masa başında oturan tartışmayı etkiler” derken Londra’daki G20’de vergi konusu ve gizli banka hesapları gibi konuların da gündeme geldiğini ancak üzerine gidilmediğini vurgulayarak, “Yeni düzenlemeler için fırsatları kaçırıyor olabiliriz. Örneğin yeni global rezerv sisteminin tartışılması gerekirdi. Dolara dayalı rezerv sistemi değiştirilmeli. Bu konunun tartışılmaya başlanması lazım” dedi.

Ekonomik krizde toparlanmalardan söz edildiğini belirten Stiglitz, “Amerikan finansal sistemi krizin ilk çıktığı zamana kıyasla daha iyi ama hâlâ sorunlar var. Yapılan düzenlemeler iyi yürümüyor. İşsizlik korkutucu. Amerikalıların çoğu için resesyon hâlâ bitmedi. İş dünyası için de bitmedi. Bir yılda 6 milyon iş kaybı oldu. Ekonomik büyümeden istihdam bir türlü nasibini alamıyor... Öngörülen büyüme rakamları yeni istihdam yaratmak için yeterli değil. 2010’da işsizlik rakamları daha yüksek olacak. İş aramaktan umudunu yitirmişler de işsiz kabul edilmiyor. Sistemde neyin onarılması gerektiği belli değil” dedi.

Açık değil, parayı nasıl harcadığın önemli

Stiglizt, “ülkelerin bütçe açıklarının giderek büyüdüğü ve bunun krizi nasıl etkilediği” şeklindeki bir soruya ise, “Birçok ülkede bütçe açığı sorunu giderek büyüyor. Ama burada da temel bir yanlışlık söz konusu. Bütçe açığı terazinin yalnızca bir tarafı, burada parayı nasıl harcadığın önemli. Parayı teknolojik gelişmeye, doğru yatırımlara yönlendiren ülkeler kazanıyor. Çin 1997 krizinde bunu yapabildi. Zaten Keynesyen politikalar da parayı doğru harcayan ülkelerin refah seviyelerinin arttığını söyler” diye cevap verdi.

Büyümenin yeni motoru: Çevre

Stiglitz, “Sizce küresel büyümenin yeni motoru ne olacak” sorusuna ise, “Büyümenin motoru, küresel ekonominin iklim değişikliğine uyumlu hale getirilmesi olacak mıdır bilemiyorum ama olabilir. Olmalıdır da. Kopenhag’da yapılacak konferansta alınan kararlar doğrultusunda evlerin, ulaştırma araçlarının iklim değişikliği konusunda uyumlaştırılması küresel ekonominin yeniden canlanmasını sağlayabilir. Bu, toparlanmanın ve krizden çıkışın yolu olabilir” yanıtını verdi. İnovasyonun da krizde doğru kullanılmadığını savunan Stiglitz örneğin ABD örneğini vererek, “Sahip oldukları evler insanlar için son derece önemlidir. Bankalar risk sisteminde inovasyon gerçekleştiremediler. Ve insanlar sahip oldukları evleri kaybettiler” dedi.



Türkiye ABD’ye ders verebilir

Gelişmekte olan ülkelerin bankacılık sistemlerinin gelişmiş birçok ülkeye kıyasla çok daha iyi düzenlenmiş durumda olduğunu vurgulayan Stiglitz, “Brezilya ve Türkiye gibi ülkeler mali ve düzenleyici politikalar konusunda ABD’ye ders vermeli” diye konuştu.

IMF ile yeniden bir stand-by anlaşması yapılıp yapılmamasına ilişkin soruya Stiglitz şu yanıtı verdi: “Buna yarar -zarar ilişkisi olarak bakmak lazım. Serbest kur politikası için büyük bir rezerviniz olmalı. Ekonomik krizlerde güvenin önemli olduğu söylenir. Stand-by güven verir ama bunun da maliyeti vardır. Stand-by her zaman piyasadaki güveni sağlamakla ilgilidir.

Ölçümleme yeniden ele alınsın

Ayrıca IMF politikalarıyla ilgili ortak kanı bunların tartışmalı olduğu.” Stiglizt, “IMF’nin bu krize yaklaşımı diğer krizlere kıyasla nasıl oldu” sorusuna ise, “IMF şimdi eskisinden daha iyi, krize karşı tepkisinde de daha pozitif bir yaklaşım sergiledi” diye yanıtladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin, “Dünyadaki ölçümleme sisteminin yeniden ele alınması” önerisi ile oluşturulan komisyonun da başında bulunan Joseph Stiglitz, GSMH’nin hem ekonomik hem de çevresel sürdürülebilirliği yansıtmadığını, refahı da ölçmediğini ileri sürdü. Stiglitz, “Bu konuda global tartışma başlatmalıyız, farkındalık yaratmalıyız. Kriz bunun ne kadar yanlış olduğunu gösterdi. Bir şeyleri yanlış ölçersek yanlış çözümler üretiriz” dedi.