5 Eylül’de İstanbul’da düzenlenen Türkiye küçük Millet Meclisi
(TkMM) toplantısında ana gündem maddesi üçüncü
köprüydü. Toplantıya İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın danışmanı
sıfatıyla Prof. İbrahim Boz ve Büyükşehir Belediyesi Genel
Sekreter yardımcısı İrfan Uzun da katıldı. Sorular üzerine söz
alan İrfan Uzun’un söyledikleri bir itiraf olarak algılanabilir. Çünkü Uzun,
köprünün İstanbul için yapılmadığını ve İstanbul’a ait bir proje olmadığını
açıkça söyledi.
Bu şaşırtıcı bir itiraf olsa da, güzergaha bakan herkes zaten meselenin
İstanbul’un (en azından mevcut İstanbul’un!) ulaşım sorunuyla ilgili olmadığını
anlayabiliyor. Çünkü üçüncü köprü için seçilen güzergah bir yakadan öbürüne
gitmek isteyen araçların ekstradan 60 kilometre yol kat etmesi anlamına geliyor.
Belediye yetkililerinin gösterdiği haritaya göre köprüye Anadolu tarafından
giren bir araç Poyrazköy’den karşıya geçtikten sonra Avrupa yakasında
İkitelli’ye kadar şehir içine çıkamayacak! Herhalde Bostancı’dan Maslak’a
otomobiliyle giden birisinin Boğaz’ın en kuzeyinden dolanıp sonra bir de
İkitelli trafiğine girmesi beklenmiyor. Üçüncü köprü yolundan kuzeyde şehir
içine hiçbir çıkış olmayacağı iddiası inandırıcı değil ve yetkililerin de
yerleşimlerin kuzeye kayacağının şimdiden ortaya çıkmasını istemedikleri için
böyle bir harita gösterdiklerini düşündürüyor insana. Yani aslında üçüncü
köprünün şehir içi trafiğine bir katkısı olacaksa, bu kuzeyde oluşacak yeni
yerleşimlerin ulaşımıyla ilgili olacak!
Belediye yetkililerinin verdiği bilgilerde ve üçüncü köprünün yapılması
gerektiğini söylerken ortaya attıkları argümanlarda çelişki üzerine çelişki
mevcut. Toplantıda Belediye Başkanı Topbaş’ın danışmanı İbrahim Boz’un üçüncü
köprüyü savunmak için söyledikleri şöyle: Araç trafiği Boğaziçi ve Fatih Sultan
Mehmet köprüleri kapasitelerinin çok üzerinde. Bu nedenle şehir içi trafiği
sıkışıyor. TEM şehir içi cadde halini aldı, otoyol özelliğini kaybetti. 150 bin
yeni konut inşa edilecek, bunlar da trafik ihtiyacını artıracak.
Marmaray harcanıyor
Ancak bu bilgiler, yine Boz tarafından verilen başka bazı bilgilerle ve
belediyenin hedeflediği söylenen toplu ulaşım stratejileriyle çelişiyor.
Örneğin, Boz bir soru üzerine önce Marmaray’ın dendiği gibi 1,5 milyon yolcu
kapasiteli olmadığını söyledi. Ama Kadıköy-Kartal raylı sisteminin ve
Üsküdar-Sultanbeyli hattı dahil diğer metro projelerinin bitmesi halinde bu
kapasitenin bile geçilebileceğini ekledi. Belediye yetkililerinin verdikleri
bilgilere göre raylı sistem çalışmalarına hız veriliyor. O halde neden
Marmaray’ın köprülerdeki trafiği azaltıcı etkisi hafife alınmaya çalışılıyor?
Kartal hattının bitmesi ve Metro’nun Yenikapı’dan Hacıosman’a kadar uzanması
halinde Marmaray’ın toplu taşımaya ne kadar katkıda bulunacağı ortada. Üçüncü
köprü uğruna Marmaray harcanıyor olmasın?
Açıkça görünen durum şu: Üçüncü köprü aslında İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin de inanmadığı ve savunmak uğruna çelişkili açıklamalar yapmak
zorunda kaldığı, kendi toplu taşıma hedefleriyle de çelişen bir proje. Bu
projenin doğrudan Ankara’dan, yani hükümetten gelen baskı sonucunda gündeme
gelmiş olduğu, hükümetin de bu projeyi uluslararası ticaret hesaplarıyla
gündemine aldığı açık. Güzergahın Belediye Meclisi’nde tartışılmadan geçirilmesi
de bunun göstergelerinden biri.
Yani üçüncü köprü aslında uluslararası ağır taşıt trafiğinin İstanbul
üzerinden geçmesini kolaylaştırmak için yapılan, ama aynı zamanda betonlaşmanın
İstanbul’un akciğerleri olan Kuzey ormanlarını da yutarak yayılmasına neden
olacak büyük bir hata. İnşaat ve uluslararası taşımacılık sektörlerini mutlu
edecek bu hatanın bedelini de İstanbullular ödeyecek. Peki bu bedel ne?
2 Milyon İstanbullu kampanyasının koordinatörü Serkan Köybaşı’nın TkMM
toplantısında yaptığı sunum bunu açıkça ortaya koyuyordu:
İstanbul’un son kalan yeşil alanları olan Kuzey ormanlarının tahribi ve en az
2,5 milyon ağacın kesilmesi. (Bu rakam Çevre ve Orman İl Müdürlüğü’nün
hazırladığı ve Yeşiller Partisi tarafından ele geçirilen bir resmi belgeyle
sabit. Hiçbir yetkili de bugüne dek bu belgenin doğruluğunu inkar etmedi.) Kuzey
rüzgarlarıyla gelen tozları tutan ormanların tahribiyle İstanbul’un hava
kalitesinin bozulması. Su kaynaklarının kirlenmesi. Ormanlardaki canlı yaşamın
yok olması, kuş göç yollarının bozulması. İstanbullunun son nefes alma alanı
olan Belgrad ormanları başta olmak üzere yeşil alanların yerleşime açılması,
İstanbul nüfusunun bütün planlara aykırı olarak kuzeye doğru kayması ve
İstanbul’u oluşturan yarımadaların tamamen betonlaşması. Bunun sonucunda 25
milyona doğru yükselişe geçmiş bir nüfus, içme ve kullanma suyu yetmeyen,
trafiği daha da tıkanan, İbrahim Boz’un söylediği gibi dördüncü ve beşinci
köprülerin gündeme geldiği bir mega İstanbul. Yani İstanbullular, şehir
trafiğini rahatlatmak için yapılmadığı ortada olan, bölgesel ve hatta
uluslararası trafiğe hizmet etmesi beklenen yeni bir köprünün bedelini kentin
iyice yaşanmaz hale gelmesiyle ödeyecek.
Şehir içi ulaşım için Marmaray, yeni metro hatları, artan deniz ulaşımı gibi
daha mantıklı alternatifler gündemdeyken hükümetin İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’ne zorla kabul ettirdiği ve kent planlarını da altüst eden bir üçüncü
köprü dayatmasıyla karşı karşıya olduğumuz görünüyor. Eğer öyleyse bu projeye
bütün İstanbullularla birlikte önce Kadir Topbaş’ın karşı çıkması gerekiyor.
2 Ekim’de İstanbullular kendilerine dayatılan bu dış baskıya karşı
olduklarını göstermek için eyleme davetli. 2 Ekim’de bütün Boğaz kıyıları
ellerinde mumlarla üçüncü köprüye karşı olduklarını söylemek için toplanan
İstanbullularla dolacak. Buluşma noktaları için www.2milyonistanbullu.com