D.K, 32 yaşında, iş güvenliği uzmanı. Yaklaşık bir yıl 3. havalimanının Terminal - piyer bölgelerinde çalıştı. Çalışma koşulları yüzünden geçen hafta istifa etti. “Ya mesleğimizi onurlu şekilde yapacaktık ya da maaşımızı alıp yan gelip yatacaktık. İmalat baskısı had safhadaydı, bunu kaldıramadım” diyor.
Uzmana da mobbing
Cumhuriyet'te yer alan habere göre; D.K, inşaattaki çalışma koşullarını şöyle anlatıyor: “Sabah 08.00’de başlayan mesailer gece 01.00-02.00’ye, hatta bazen sabaha kadar devam eder. İmalat baskısı haddinden fazla var. Tepki gösterince işten çıkarılma durumu oluyor. Kurul toplantılarında, ‘Şantiye mahremimiz, mahremimizi dışarda paylaşmayın’ diyorlar. Yanımıza gelip ses kaydı alıp almadığımız kontrol ediliyor. Çoğu uzman, saha yerine ofislerinde oturuyor. En büyük problem imalatta. İGA’nın (İstanbul Grand Airport) kadrolu uzmanı tehlikeli bölgelere gönderilmiyor. Taşeron firma uzmanlarına tehlikeli işi devam ettiriyorlar. İGA uzmanına, ‘Sen o bölgeye gitme, taşeron uzman kalsın. İşten çıkarılma korkusuyla işi durduramaz’ deniyor. Kendi uzmanları tutanak tutup, ‘Ana firma olarak bundan sonra benim sorumluluğum yok’ deyip sorumluluğu taşerona atıyor. Ben bunların hepsini yaşadım. İnşaatta rüzgâr hızı yasalara göre değil, uzmanlara bırakılmış. Yasalar 45-50 km’de işi durdururken burada 60-70 km’ye kadar devam ediliyor. Bu durumda işi durdurmak isteyen bir arkadaşımız işten çıkarıldı.”
Onlarca vücut parçası
D.K. de inşaatta iş kazası geçirmiş. Ambulansta, sağlıkçıya, “Kaç ölümlü kaza gördünüz” diye sorunca, “Vücut parçaları topladığım onlarca ölüm oldu” yanıtını almış. Hastanede de doktor, “Yine mi 3. havalimanı? Kamyon mu devrildi? Ne var orda? Her gün onlarca yaralı getiriyorsunuz’ diye tepki vermiş. Revirde tek bir ambulansın çalıştığını söyleyen D.K. “30 Ocak’ta çalışanım iş kazası geçirdi. Ayağını hiç oynatamıyordu. Revir, ‘acil değilse siz getirin’ dedi. Yaklaşık 45 dakika ambulans bekliyoruz. Ocak ayının başında, bir şantiye şefi, “Dün 3 ölümlü kaza oldu. Sakın bir yerde söyleme” dedi. Sayı 27’den çok fazla, eminim. Arkadaşım üç dört ölümlü kazanın şüpheli olarak gösterildiğini görmüş. Ordulu bir kamyon şoförünün ölümünü yerel sitelerde tesadüfen gördüm. Ama ertesi gün haber siteden kaldırıldı. Uzmanlar gördüğü kaza bilgilerini İSİG’ye verilerse daha net veriye ulaşılabilir. Mesela, Haziran 2017’de beton santralında iskeleden düşen işçini öldüğü kazayla ilgili veriyi hiçbir yerde göremedim” diyor. D.K. çalıştığı süre boyunca bir gün bile Çalışma Bakanlığı’nın yaptığı denetime denk gelmediğini belirtiyor.
Dört işçi intihara kalkıştı
D.K. konuştuğumuz kamyon şoförünün “400 ölüm var’ açıklamalarını ise şöyle değerlendiriyor: “Sayı belki tam olarak 400 olmayabilir, ama ona yakındır. Toprağın altında işçi cesedi olduğu iddiasını da duyduk. En çok kazanın olduğu yer kamyoncuların alanıdır. Ölümü iş kazası diye bildirmezseniz kayıtlara girmez. Yaklaşık haftalık 500-600 iş kazasının meydana geldiği bir yerdeyiz. SGK verilerinde bu bilgi var mı? Bulamazsınız, bildirilmemiştir. Bundan 20 gün önce 4 işçi çatıya çıkıp intihar etmek istedi. 10 dakika sonra tüm alacakları ödendi.”
CHP araştırma komisyonu istedi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, 3. havalimanı inşaatındaki kazaların araştırılması için komisyon kurulmasını istedi. Havalimanında ilk uçuşun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın doğum günü olan 26 Şubat’ta yapılacağı yönünde iddiaların bulunduğunu belirten Ağbaba, “Deneme uçuşunu yetiştirmek için işçilerin hayatı riske atılıyor. Açık çağrı yapıyoruz, bir komisyon kurulsun, bu komisyon oradaki kazaları araştırsın” diye konuştu.
Siyasi şov uğruna
28 yaşındaki makine teknikeri Y.A., Ocak 2017’den beri havalimanında çalışıyor. Y.A, inşaattaki işçi ölümlerine ilişkin şunları söylüyor: “Mart 2017’de Terminal 1 binasındaydım. Bir işçi, arkamdaki platformdan, alttaki çelik platforma düştü. Ambulansla götürülürken öldüğü söylendi. İşe başlayalı bir hafta olmuştu. Üç gün peşpeşe beş iş kazası yaşandı. 2 işçi öldü. Bir işçinin vinç raylarının üstüne düştüğü söylendi. Kışın şantiye çok karanlık. Yeterli aydınlatma olmadığından işçi bastığı yeri görmemiş, iskeleden düşmüş. Bu kazaları, formenlerin ofisinde duydum. Formen arkadaşlar konuşuyorsa yüzde 80’e yakın doğrudur. Her bölgeyi, bir müdürden, teknikerden daha iyi biliyorlar.”
İşten kovarız tehdidi
Y.A., gazetenin manşetinde yer alan haberin de şantiyede konuşulduğunu dile getirerek, “Doğruluk payına katılıyorlar. Bazıları da, “Bunlar İsrail oyunu, projeyi yıpratmaya çalışıyorlar’ diyorlar. Bence, şantiyenin başladığı günden bugüne kadar, 400 rakamı hiç uçuk bir rakam değil. Oradaki çalışma şartlarını görünce ‘Olmaz’ diyemiyorsunuz” diyor. Bakanlığın 27 işçinin öldüğüne dair açıklamasını ise komik bulan Y.A., şöyle devam ediyor:
“Yetkililer, gelip çalışsınlar bir daha konuşsunlar. Çoğu iş kazası bildirilmiyor. 31 bin kişinin çalıştığı alanda, binlerce kaza ve ölümlere ilişkin tazminat, dava gibi yasal süreçle kimse uğraşmak istemez. Çoğu bir şekilde sümenaltı ediliyor. Ambulanslar geliyor, işçiyi alıyor ama nereye götürüldüğünü bilmiyorsun. O kadar büyük bir alan ki, bazen bir üst katta ya da yan tarafta olanlardan haberiniz olmuyor. İşçiler de konuşmaktan çekiniyor. Sarı, mavi ve beyaz renkte baretler var. Sarı bareti, hiçbir vasfı olmayan işçiler kullanıyor. Maviler, işinde biraz daha usta olanlar. Beyazı ise mühendis, formen, tekniker ve yöneticiler takıyor. Beyaz baretle işçilerin yanına gidince, her şeyi konuşmuyorlar. İşçi bir ay boyunca işe geliyor. İzin kullanayım deyince, “Niye izin kullanacaksın?” deniyor. Mesaiye kalmak istemeyenler, “Sizin kafanızı kopartırız. Sizi işten kovarız” diye tehdit ediliyor. İşçiye zorla mesai yaptırılıyor. Çalışma şartları çok kötü. Ben böyle bir yeri ömrümde görmedim. Mesai paraları ya eksik veriliyor ya hiç verilmiyor. İşçiler ağır şekilde azarlanıyor, küfre maruz kalıyorlar. Paralarını istediklerinde yalancı konumuna düşürülüyor... Hiçbir şekilde işçiye itimat yok. Sosyal medya paylaşımı bile işçiye yasak.”
Y.A’ya göre, havalimanı inşaatının 29 Ekim’e yetiştirilmesi pek mümkün değil. “Yetiştirseler de açıldıktan sonra çok tehlikeli durumlar ortaya çıkabilir” diyor ve ekliyor: “Büyük bir alanda çalışma devam edecek ve yolcular da işin içine girecek. Uçak, kepçeler, dozerler... Sırf siyasi şov uğruna, oldu bittiye getirilirse her şey berbat olabilir. Buraya vergilerimizle devlet kasasından büyük para aktarılıyor. Bir duvarın 4-5 defa yıkılıp, yapıldığını gördüm. Ya da yeni malzemelerin hurda diye atıldığını... Son dönemlerde de Cumhurbaşkanı gelecek diye acele ettirilmeler, baskılar artı. Şu an yönetim tutuşmuş durumda. Haberleri yalanlıyorlar. Peki, siz oraya gelip gördünüz mü? İnsanların canına kıyıldığında yapılan hiçbir projenin de anlamı kalmıyor.”