Yılın Girişimcisi: Her Şeyi El Yordamıyla Yaptım

Dünya Yılın Girişimcisi Yarışması'nda Türkiye'yi temsil eden Orhan Turan'ın kurduğu Ode Yalıtım, bu yıl 45 milyon euro ciro yapmaya hazırlanıyor. Her ne kadar Monte Carlo'dan eli boş dönmüş olsa da, herkesin söylediği gibi bu yarışmada kaybeden yoktu. Yani Orhan Turan'ı da buraya getiren sıfırdan yarattığı ve başarılarla süslediği şirketi Ode idi.

Her ne kadar 10 yaşına kadar yaşadığı Elazığ'ın elektriği ve suyu olmayan bir köyünden geliyor olsa da Orhan Turan ailesinin desteğiyle okumayı başarabilen şanslı Türklerden. Makine mühendisi Turan, önce biraz profesyonelliği deniyor ve Enka'da çalışıyor, ardından askere gidiyor ve 'hayatımın dönüm noktası oldu' dediği yeni iş serüvenine adım atıyor.

Hava Kuvvetleri'nde kontrol mühendisi olarak görevlendirilince, kendisinin de ileride iş kurmasının zor olmadığını görüyor. Özetle bir özgüven geliyor. 'Her şeyi el yordamıyla yaptım. Bilmiyordum ki' diyecek kadar samimi olan Orhan Turan, önce İzocam gibi bayilikler alıyor. Kalörifer, tesisat işleri, boya işleri yaparak kendine sermaye yapıyor ve ardından 1996 yılında Çorlu'da yola yakın aldığı bir arsada fabrikasını kurarak üretime atılıyor.
Üstelik şimdi 'Bilmiyordum, aslında iyi bir şey değilmiş' diyerek açıkladığı gibi bir kuruş kredi de kullanmadan yatırımlar yapıyor. Tabii yanında bir de finansı teslim ettiği sağ kolu eşi Seher Turan var. Daha önce yurtdışından ithal ettiği yalıtım malzemelerini üretmek için yola koyulan Turan, kısa sürede yeni fabrika alanları satın alarak üretim yerini 6'ya çıkarıyor.

Ode Yalıtım, demir boruların izolasyonunda kullanılan polietilen köpük üretiyor. Yalıtım malzemeleri konusunda bir de İtalyan ortak buluyor.

Mantolama diye tabir edilen binaların sıcağa ve soğuğa karşı yalıtımı işine Türkiye henüz beklenen önemi veremedi. Enerji sıkıntısı sürekli kapımızı çalarken, ısıtma ve soğutma maliyeti giderek artarken hala en tepeden en alta kadar kimse de binaların yalıtımının yapılmasının önemi anlaşılamadı. Kimileri için bu bir ekstra maliyet olarak görüldü, kimileri de işin farkında dahi olamadı.

Global ısınmanın giderek önemli bir gündem maddesi olduğu günlerden geçiyoruz. Isı, Ses, Su, Yangın Yalıtımcıları Derneği'ni (İZODER) de kuran Orhan Turan, 'Düşünün' diyor, "İdeal bir yalıtım yapınca ısı kaybı yüzde 70 azalıyor. Yapmamak vatan hainliği aslında. Ama işte ne yazık ki hala bilincinde değiliz."

Düşünün Türkiye'de kullanılan ısı yalıtım malzemesi 6 milyon metre kare. Bu oran Fransa'da 30 milyon metrekare. Üstelik düşünün Fransa'da ne bizdeki gibi yeni inşaat var, ne de genç bir nüfus! Turan, ' En az Fransa kadar olmamız lazım' diyor ve bu işin giderek önem kazanacağına inanarak yatırımlarına hız veriyor. Tabii bir de iddiası var:

'Ode'yi global marka yapacağız. Başka yolu yok!'

Nasıl olur da bir sirk yılın girişimcisi seçilir demeyin!

Dünyanın önde gelen danışmanlık şirketi Ernst&Young tarafından her yıl düzenlenen Dünya Yılın Girişimci Yarışması'nın gala gecesine katıldım. Monte Carlo'daki ünlü Sporting Club'ın açılır tavanlı 'Yıldızlı Salonu'ndaydık ve sahnede, dünyayı yıllardır kasıp kavuran, aklımızdaki sirk olgusunu sürekli olarak değiştiren muhteşem Cirque du Soleil'in yıldızları nefes kesen şovlar yapıyordu.

Onların sahnede olmasının tabii ki bir sebebi vardı. Geçen yıl bütün ülkeleri geride bırakan Kanada'ydı ve bu ülke çıkışlı Cirque du Soleil'in kurucusu ve CEO'su Guy Laliberte yılın girişimcisi seçilmişti. İlk başta insana garip gelebilir. Öyle ya, ilk sirkin ne zaman çıktığını bilmiyorum ama çok eski olduğunu söyleyebilirim. Peki jüri onca şirket arasından neden bir sirki yılın girişimcisi seçmişti? Deniyor ki, çok bildik bir alanda, dünyayı peşinden sürüklemeyi bildiler ve 1 milyar doların üzerinde ciro yapmayı başardılar.

İşte 42 ülkeden katılan girişimcilerin tek tek tanıtıldığı o geceyi yaptıkları kısa şovlarla ilginç hale getiren Cirque du Sloeil, geçen yılın birinciliğini bu yıl yaptıkları şovlarla kutlamaya devam ettiler. Yarışmada Türkiye'yi Orhan Turan temsil etti.

Bu yıl eşinin bulduğu akciğer tansiyonuna iyi gelen ilacı üretmek için on yıl önce çalıştığı şirketten ayrılan ve şu anda 802 milyon euro satış hacmine İsviçreli Actelion'u kuran Jean Paul Clozel, 'yılın girişimcisi' seçildi.

Öncelikle şunu belirtmek gerek. Türkiye'nin böylesi bir yarışmada şansı var mıydı diye kendi aramızda konuştuğumuz zaman, kimse 'evet var' demedi. Yani aslında Ode Yalıtım'ın böylesi önemli bir yarışmaya katılmış olması bile başlı başına yeterli ve kendi içinde başarılıydı. Ama diğer ülkelerden katılan şirketlere bakınca gördüğüm bu şirketlerin küçük kobi şirketleri olmadığıydı. Ya çok eskiden beri varlardı, ya milyar dolarlık cirolara sahiptiler ya da çok yenilikçi oluşları çok keskin bir şekilde ön plandaydı.

Ernst Young Türkiye'nin yöneticileriyle konuşurken, aslında buradan gelen birinciliğin sıkı bir ülke tanıtımı yaptığına dikkat çekildi. Ben de 'öyleyse neden örneğin Hüsnü Özyeğin gibi isimleri bu yarışmalarda Türkiye'yi temsil etmiyor' diye sordum. Anladığım kadarıyla Türkiye'deki yarışmanın formatı buna uygun değildi. Ama gördüğüm başka ülkelerin ünlü bankaları, ünlü gıda markaları bu yarışmada birincilik peşindeydi.