Yıkılacak Daha Çok Bina Var

Marmara Depremi'nden sonra Kentsel Dönüşüm Projesi'nin uygulandığı tek yer olan Zeytinburnu'ndaki binaları inceleyen ekipte yer alan ODTÜ öğretim görevlisi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu uyardı: "Binaların çökmesi için depreme gerek yok, rüzgârın esmesi yeter."

Zeytunburnu'nda 2003-2005 yılları arasında 9.5 trilyon lira harcanarak 16 bin 300 bina incelendi. Çalışmalara sekiz üniversiteden 60 profesör 400 uzman katıldı. Riskli 2 bin 295'inin yüksek risk taşıdığı belirlendi. Zeytinburnu'nda çöken Huzur Apartmanı incelenen 16 bin 30 bina arasında ikinci derecede riskli olarak belirlenen 6 bin 570 bina içindeydi. Üstelik kayalık bir alanda yani sağlam bir zemindeydi ve faya görece olarak uzaktı. Zeytinburnu'nda araştırma yapan ekipte yer alan Prof. Dr. Sucuoğlu, dün basının önüne çıkarak binanın kendiliğinden çökme nedenini açıkladı: "Konutun beton dayanağı çok düşük, bu durum bölgedeki tüm binalar için geçerli."

Risklilere ne yapıldı?
Üstelik binanın beton kalitesi İstanbul'daki konutların ortalamasının biraz üzerindeydi. Ancak yine mühendislik değerlerinin altında kalmıştı. 'İkinci derecede yüksek riskli' olarak sınıflanan binalara, 'en yüksek riskli binalar'dan hemen sonra müdahale edilmesi gerekiyordu. Sucuoğlu bir hatırlatma yaptı. Geçen dört yılda 'en yüksek riskli' 2 bin 295 bina için herhangi bir işlem veya müdahale yapılmamıştı.

1 milyon bina araştırılamaz
İstanbul'da 1 milyon 200 bina bulunduğunu, herbiri için detaylı araştırma yapılamayacağını vurgulayan Sucuoğlu, araştırmaları riske göre kademeli bir yöntemle sürdürdüklerini söyledi. Sucuoğlu, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Gökçe'nin, Zeytinburnu'daki taramayı yapanların uzman kişiler olmadığı iddiasına şöyle yanıt verdi: "Taramada görev alanları belediye belirledi. Benim hatırladığım mimar ve mühendislerden oluşan bir teknik grup taramayı yaptı. Bizim eleman önermek gibi bir durumumuz yok. Sınav yaptık, bu kişilere eğitim verdik. Bu eğitimi de, yöntemi, metotları bilmesi için verdik."
Deprem incelemesinin durup dururken kendi ağırlığı altında kalacak binaları belirlemek için yapılmadığını belirten Sucuoğlu'na göre durum çok fenaydı: "Kendi kendine yıkılacak binaları tespit etmek çok kolay değil. Yıkılan binadan çıkan malzeme örnekleri üzerinden bazı hesaplar yaparsak, İstanbul'da bulunan binlerce binanın yıkılmış olması gerekir. Biz onların neden ayakta olduğunu izah edemeyiz. Elle yapılan betonun kullanıldığı binaların hepsi bu durumda."

Yasa şart değil
İstanbul'da birçok bina çok kötü malzemeyle yapılmıştı ve Gölcük'te yıkılanlarla arasında fark yoktu. Sucuoğlu ümitsizdi: "İstanbul'da bütün binalardan beton örneği alacaksınız, binaların bizim hesaplarımıza göre yıkılmış olması gerektiği sonucu çıkacaktır. Ben onun da çözümünü bulamıyorum."

Sucuoğlu'na göre 1999'dan beri sadece gün sayılıyordu. Deprem tehlikesi yeterince algılanmıyordu. Yerel yönetimlerin Kentsel Dönüşüm Yasası çıkmadan elimiz kolumuz bağlı açıklamalarını kabul etmiyordu: "Yasalar anlaşmazlık durumunda devreye girer. Tehlikedeki insanlarla diyalog kurarak yasa olmaksızın bir şeyler yapılabilir."

Sadece polemik yaparız
Sucuoğlu, olası bir deprem için hemen hazırlıklara başlanması gerektiğini belirterek şunları söyledi: "Deprem bir gün olacaktır, sadece ayakta durmakta zorlanan binalar değil, diğer binalarda aynı akıbeti paylaşacaktır.
Eğer İstanbul depremi için acilen, ciddi bir ulusal strateji ve eylem planı oluşturamazsak, kendi kendine yıkılan binaları izleyip üzerinden polemik yaparak oyalanırız."