Kars’a her sonbaharda gitmeye çalışırım. Önceleri
Altın Kaz Film Festivali bahane olurdu, sonbaharın tadı orada
başkadır hem. 2006 yılından beri, AKP’den CHP’ye geçen dönemin Belediye Başkanı
Naif Alibeyoğlu’nun Mehmet Aksoy’a yaptırdığı
“İnsanlık Anıtı”nın yükselişini, büyümesini de heyecanla
izlerdim. Hatta basın mensuplarının kaldığı otelin anıta bakan tarafındaki oda
da şansa bana düşerdi. Benim içime düşense daha anıtın temelinin ilk atıldığı
dönemden bu yana heykelin nasıl yıkılacağını planlayanların söyledikleriydi. Gel
zaman git zaman kubbeyi çalan kılıfını hazırladı. 2008 yılında Anıtlar
Kurulu projeyi durdurdu. “Bölgede tarihi eserler bulunduğuna” kanaat
getiren kurul, insanlık anıtı henüz tamamlanmadan yıkım kararı aldı. Alibeyoğlu
da 2009 yılında belediye başkanlığı seçimini kaybetti. Seçilen AKP’li
Nevzat Bozkuş ise “Sit alanı üstünde olduğu ve ruhsatı
bulunmadığı için” heykeli yıkacaklarını açıkladı.
Başbakan Erdoğan ise geçtiğimiz hafta Kars’ta “Hasan
Harakani’nin türbesinin yanına bir ucube koymuşlar, garip bir şey dikmişler.
Oradaki tüm vakıf eserlerinin, o sanatkârane eserlerin olduğu yerde böyle bir
şey olması düşünülemez. Konuyla ilgili olarak belediye başkanımız görevini
süratle yerine getirecektir. Bunu süratle bekliyoruz. İnşallah ilk gelişimizde
bunu da göreceğiz. O bölgeyi de gayet güzel bir park haline belediye
getirecektir” dedi. Ardından Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu
da heykelin yıkılması konusunda görüş bildirdi. AKP’li Kars Belediye Başkanı
Nevzat Bozkuş da karar çıkarsa anıtı “kaldıracakların” söyledi. “İnsanlık
Anıtı”na ucube diyen bir başbakan, hatta onu yıkmak isteyen bir belediye,
dünyada bir ilke imza atmak için kolları sıvadı. Her nasılsa sesler yükseldi,
tepkiler arttı. İlk başta tepkinin bu kadar büyümeyeceğini düşünenler yanıldı.
Biz de Mehmet Aksoy ulaşmak için yola koyulduk. Buluşmaya
giderken yolda bir haber geldi. Başbakan yanlış anlaşılmıştı! Bunu açıklayan ise
başbakan değil Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’dı. Çark
etmek terimi başka ne için kullanılabilirdi ki? “Başbakan gecekondulardan
bahsetti” diyen Günay, “biz hiç kimsenin emeğini yıktırmayız” sözleriyle Aksoy’a
destek verdi. Dedim ya tüm bunları Mehmet Aksoy’un atölyesine giderken haber
aldık. Gerçi Aksoy, daha önce Melih Gökçek’in “Tükürürüm böyle
sanatın içine” sözlerine maruz kalmıştı. “Periler Ülkesi” adlı
eserine hakaret ettiği için Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek
ile mahkemelik olmuştu. Aksoy’un açtığı dava 2002’de sonuçlanmış ve Ankara 6.
Asliye Hukuk Mahkemesi Melih Gökçek’i Aksoy’a tazminat ödemeye mahkûm etmiş
ayrıca eserin eski yerine konulmasına karar vermişti. Tarih ne kadar tekerrür
edecek bekleyip göreceğiz?
Aksoy’un Polonezköy’deki atölyesine geldiğimizde kamyonetindeki ve dev
vincindeki yazı karşıladı bizi “Taş taşırım, laf taşımam.” Hemen anlatmaya
başladı sıkıntısını; “Ben orada bir insanın ortadan ikiye bölünmüş ve karşı
karşıya konulmuş halini tasfir ettim. O parçalar tekrar birleştiğinde kendisi
olacak. Anıtın yapılmayan kısmında da bir göz var, ilahi bir göz. Hatta vicdanın
gözü. Göz savaşları anlatıyor. Gözden akan bir gözyaşı olacaktı. Heykelin
altındaki tabyadan kimsenin haberi yoktu. Biz onu ıslah ettik. İçine inek
bağlıyorlardı, ahırdı. Tabyayı korumaya aldık ve müze haline getireceğiz. Eski
Belediye Başkanı AKP’liydi. Bütün mesele Naif, AKP’de kalmadı CHP’ye geçti ve
AKP yeniden seçimleri kazanmasıyla hız kazandı. Naif’in yaptığı tüm şeyler tu
kaka oldu. Yeni başkan eski başkana, benim üzerimden hesap soruyor. Sanatın
siyaseti olmaz. Zaten sanatım partiler üstü benim.”
Kars’ta belediye seçimleri sonrasında heykeller kaldırılmıştı. Kars’ın
sembolü kaz heykelleri bile vardı bunların arasında. Kars’ın kültür ve sanattan
uzaklaşması adına atılan adımları yeni Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş, “sanata
ayıracak paramız yok, altyapıya önem vereceğiz” diye açıklıyordu. Kars’ı son
yılların en gözde kültür şehirlerinden yapan festival ve etkinliklere de
böylelikle son nokta kondu. Görülüyor ki altyapıya önem vermek için önce heykel
ve anıtlar, özellikle de “insanlık anıtları” ortadan kaldırılmalı. Tabii anıta
tepkiler farklı nedenlerden geliyor aslında. En popüleri de “Anıttakilerden biri
Ermeni, kendini kasıyor. Diğeri Türk, elini uzatmış, ezik büzük özür diliyor.
Gözyaşları da Ermenilerin sevinç gözyaşları” diye yorumlanıyor. Aksoy ise bu
kahve fallarından bıkmış.
Önümüzdeki günlerde neler olacak göreceğiz. Anıtlar kurulunun pusulası neyi
gösterecek bilemiyoruz. Dünyada bir ilk gerçekleştirip bir insanlık anıtını
yıkarlar mı? Aksoy’a göre yıkım fiziki açıdan da çok zor. Dünyaya bunu anlatmak
da mümkün değil. Çünkü dünyada da herkes her yalana kanmaz buradaki gibi. Aksoy,
“anıtı parçalayarak yıkacaklar ya da altına dinamit koyacaklar. Taliban’a
dönerler” diyor.
İnsanlık anıtını yıkacak olanlar onun altında kalırlar gibi beylik laflara
gelince. Bu ülkede neler oldu ve kimse bir şeyin altında kalmadı. Katiller
salındı, herkesin gördüğü faili meçhuller ortada kaldı. İçerdekiler ise malum.
Aksoy, 30 metre yüksekliğinde ve Ermenistan’dan görülebilen Türkiye’nin en büyük
heykeli “İnsanlık Anıtı”nın barışı simgelediğini özellikle vurguluyor.
“Başbakan, Cumhurbaşkanı Ermenistan’a gidiyor barış için. Ama bir yandan da
barış öneren, savaş karşıtı bir anıtı yıkmaya çalışıyor. Hani barış istiyorduk?”
diyor. Eğer yıkım kararı çıkarsa da göğsünü siper edeceğine hiç şüphe
yok.