Yetki ve Rant Karmaşası Mogan'ı Öldürüyor



Ankara, Mogan Gölü'nde tuzluluk oranı her geçen gün artarken uzmanlar önlem alınmadığı takdirde gölün yirmi yıldan daha az ömrü olduğunu söylüyor. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Biyoloji Bölümünden Araştırma görevlisi Arda Özen'e göre gölün doğal yapısının bozulmasında yapılaşmanın etkisi büyük.

Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin göl kıyısındaki park alanlarına dinlenmek için gelen yöre halkı manzaranın tadını çıkarttıklarını söylerken, su altında durumlar daha farklı seyrediyor.

Sivil toplum örgütleri (STK), üniversite ve yerel yönetim arasındaki yetki karmaşasıysa gerekli önlemlerin alınmasını engelliyor.

"Nadir türdeki canlılar barınıyor"
Mogan gölü barındırdığı değerler itibariyle uluslararası öneme sahip bir göl. 200'den fazla kuş çeşidinin bulunduğu, özel çevre koruma alanında bulunan göldeki çeşitliliğin diğer parçasını da turna, kadife, sazan ve gümüş balıkları ve sadece göl bölgesinde yer alan sevgi çiçeği gibi nadir bitkiler oluşturuyor.

Denizi olmayan Ankaralılarsa haftasonunu Gölbaşı'nda Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek'in yaptırdığı dinlence alanlarında piknik yaparak geçiriyor.

"Mogan tuz gölüne dönüşüyor"
Biyolog Özen, "Gölde su seviyesinde ciddi bir düşüş söz konusu. Bu duruma iklim değişikliği de etki ederek gölün tuzluluk oranını artıyor. Tuz oranı göldeki tatlı su bitki ve balıklarını olumsuz etkiliyor. Bu durumsa, onlarla beslenen kuşların da azalmasına neden oluyor" dedi. Özen, gölün beslenecek kaynağının olmaması, göl kenarında yapılan kimyasal gübre içerikli tarım ve yapılaşmanın da bu olumsuzluğu pekiştiren eylemler olduğunu söyledi.

Sazlıkların doğal arıtım sistemleri olduğunu söyleyen Özen, kıyının taşlarla çevrilerek sazlıkların kesilmesinin kesinlikle gölün doğal yapısına zararlı olduğunu ifade etti.

Gölün ömrü 10 ya da 20 yıl
ODTÜ Biyoloji Bölümü araştırma görevlisi Özen, gölle ilgili verdiği bilgide, tuzluluk oranı artışını verilerle destekledi: "Göldeki tuzluluk oranı binde 1 seviyesinden binde 1.7 seviyesine kadar artış gösteriyor. Binde 5 seviyesiyse gölde canlı yaşamın son bulması anlamına geliyor." Ellerinde kesin veri olmamasına rağmen Özen "Gerekli önlemler alınmazsa gölün on ya da yirmi yıllık ömrü var" dedi.

Ulusoy: Havuz değil göl istiyoruz
Gölbaşında yaşayan Mithat Ulusoy, uzun zaman önce yaşamını gölde balıkçılık yaparak idame ettirirken şimdi kafe işletmeciliği yapıyor. Ulusoy bu durumun nedenini şöyle açıklıyor:

"Eskiden gölden çok fazla balık çıkardı. Artık kirlilik arttı. Balıklar azaldı. Balıkçılıkla kazandığım para benim ve ailemin geçimini sürdürecek miktarda değil."

Ulusoy, gölün kirliliğiyle ilgili olarak "Çevredeki tesisler ve villalar yani zengin olanlar bu göl yok olursa başka bir göl bulurlar. Belediyeyse Mogan Parkı gibi yapılarla bu gölü havuza çevirmek istiyor. Yakında bir kooperatif kurarak sesimi yükseltmek istiyoruz" dedi.

Ulusoy Gölbaşılı olarak duruma üzüldüğünü, gölde bir zamanlar yüzebilirken şimdilerde yanından bile geçmenin zor olduğunu söyleyerek "Tabii ki buraya tesisler yapılsın ama gölde yüzmemizi, çıkan balığı yememizi engellemesinler. Mogan'ı amaçları için meze yapmasınlar" dedi.

Gölden rant sağlamak söz konusu olunca herkesin Mogan'a sahip çıktığını ama gölü korumak için kimsenin oralı olmadığını söyleyen Ulusoy, "Zenginler Mogan manzaralı evlerde oturmak için onca para öderken gölü korumamakla paralarını da sokağa atmış oluyorlar" dedi.

Haşlak: On yıldan kısa bir sürede insanlar yeniden gölde yüzebilecek
Özen göl çevresinde yapılan turistik tesislerin zararlarına dikkat çekerken sazlık kesimin yanı sıra gölde oluşan dip çamurunun alınmasının da suyu bulandırdığı için sakıncalı olduğunu aktarırken Gölbaşı Belediye Başkanı Abdülhasır Haşlak dip çamurunun alınmasının gerektiğini ancak bütçelerinin olmadığını söyledi.

Haşlak, yakında bütün göl alanının rekreasyon yani eğlence ve dinlence alanı olacağını, bütün STK ve bilim çevresinin sunduğu verilere rağmen ve on yıldan kısa bir sürede gölün eski sağlığına kavuşabileceğini söyledi ve "Belki on yıldan da kısa bir süre içinde gölde tekrar yüzülebilecek" dedi.

"Yaptırım yetkimiz yok"
Çevre Komisyonu'nda çevre mühendisi bulunmadığını söyleyen Haşlak, göle verilen zararla ilgili yaptırım uygulanabilecek bir yetkilerinin olmadığı belirtti.

Akgün: Gölbaşılılar Mogan Parkını hak ediyor
Büyükşehir Belediyesi Çevre ve Koruma dairesi başkanlığı temsilcisi mimar Hatice Akgün Cuma günü, Gölbaşı'nda (26 Mayıs) üç kişilik ekibiyle katıldığı basın toplantısında Mogan Parkının göl kıyısını doldurarak ve sazlıkların da kesilerek yapılmasıyla göle zarar vermesi hakkında "Gölbaşılılar Mogan Parkını hak ediyorlar. Çok güzel bir peyzaj çalışması gerçekleştirdik" dedi.

Ceran: Kuralları ihlal ediyorlar
Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Sulak Alanlar Şube Müdürü Yusuf Ceran çevre ve sulak alanlar ilgili "Çevre Kanunu, Sulak Alanları Koruma Yönetmeliği (SAKY) ve Ramsar" sözleşmesi dışında beş ayrı mevzuat olduğunu belirtti.

Bürokrasi ve rant önlemlerin alınmasını engelliyor
Ceran sazlık kesiminin izne tabi olduğunu göl üzerinde bir çok ihlalin söz konusu olduğunu ancak Büyükşehir Belediyesi'nin Özel Çevre Koruma Kurumu'yla (ÖÇKK) işbirliği içinde olup kendilerini sürece dahil etmediğini ve gerekli izinleri almadığını belirtirken ÖÇKK temsilcisi Sezer Göktan söylenildiği gibi Büyükşehir Belediyesiyse işbirliği içinde olduklarını ancak onay vermedikleri halde Büyükşehir Belediyesinin Mogan Parkı ve Nikah dairesi binasının yapımını kıyı şeridinde gerçekleştiğini söyledi.

Göktan doğal hayatın zarar görmesiyle ilgili sorumlulara hangi yaptırımın nasıl uygulanabileceği hakkında bir fikrinin olmadığını söyledi. Göktan, "Mogan, Ankara'ya çok yakın. Bu durum girişimcinin gözünü karartıyor. Yüksek miktarda rant sağlamak için herkesin işine geliyor" dedi. Mevzuatın uygulanması durumundaysa, cüzi miktarda para cezası uygulamasının dışında hapis cezası yaptırımı yok.