“Türkiye önüne 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi içine girme hedefi
koydu. Ancak sürdürülebilirlik konusunda inisiyatif kullanmıyor. Halbuki
Türkiye’nin kaybettiği rekabetçiliği kazanmasında sürdürülebilirliği stratejik
öncelikler arasına yerleştirmesi büyük önem taşıyor... Bunları sürdürülebilirlik
olmadan gerçekleştirmesinin büyük sıkıntı yaratacağını düşünüyorum.” Bu sözlerin
sahibi İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (TBCSD) Yönetim Kurulu
Başkanı Mehmet Göçmen.
Göçmen, Türkiye daha sürdürülebilirliğin ne olduğunu tartışırken Çin,
Brezilya, Hindistan’ın yeşil rekabette en önde olmak için
çalışma yaptıklarını belirterek, “Yeni düzen bizim gibi yeni büyüyen
ekonomilerde tarihi bir fırsat yaratıyor. Türkiye’nin de bu fırsatı yakalaması
gerekiyor” diye uyardı.
Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD) Başkanı Björn
Stigson’ın Türkiye ziyareti dolayısıyla düzenlenen sohbet toplantısında
Göçmen ile konuştuk. Sürdürülebilirlik konusunda iş dünyasına önemli bir rol
düştüğüne işaret eden Göçmen, Avrupa’da olduğu gibi bir kamuoyu baskısının
oluşamadığı Türkiye’de iş dünyasının kendi kurallarını belirleyerek, kendi
kendisine baskı yaratması gerektiğini söyledi.
Göçmen, yeni dönemde Türkiye için hem fırsat hem de tehditler bulunduğunu,
Türkiye’nin tehditleri fırsata dönüştürme imkânı bulunduğunu belirterek
sözlerini şöyle sürdürdü:
“İMKB ile bir sürdürülebilirlik endeksi oluşturma çabası içerisindeyiz. Bu
kapsamda Türkiye’nin sürdürülebilirlik kriterlerini oluşturmaya çalışıyoruz. İş
dünyasının kendi kararıyla endekse dahil olmasını bekliyoruz. Mali tabloları
sürdürülebilirlik perspektifiyle tekrar gözden geçireceğiz. Umarım Türkiye
sürdürülebilirlik anlamında kaybetmekte olduğu avantajı geri kazanabilir.
Önümüzdeki yılın ocak ayına kadar modelin ortaya çıkmasını ve paydaşlarla
paylaşımın ardından 2011 sonlarında ilk sonuçların yayımlanmasını planlıyoruz.
Türkiye’de itibar yarışındaki şirketlerin bu kapsama gireceğini düşünüyorum.
Yabancı yatırımcı ne kadar talep ederse, bu işe gönüllü olacak şirketlerin
sayısı da o kadar artacaktır.”
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Göçmen, sürdürülebilirlik endeksini
bir itibar oluşumu olarak konumlandırmak istediklerini ifade etti. Yurtdışında
sadece sürdürülebilir şirketlere yatırım yapan fonlar bulunduğunu ve bu endeksin
şirketlerin buradan fon çekmesine de katkıda bulunacağını söyleyen Göçmen,
“Şimdiye kadar sermaye sahibine çelişki gibi gelirdi. ‘Çevreye yatırım yaparsam,
sosyal sorumluluk projesi yaparsam, kârım düşer’ diye düşünürdü. Bu, hem sermaye
sahibine değer yaratan hem de içinde yaşadığımız çevreyi sürdürülebilir kılan
bir bakış açısı” diye konuştu.
Mehmet Göçmen, dünyanın yeni bir döneme girdiğini ve Türkiye’nin stratejik
önceliklerini belirleyecek yeni bir modele ihtiyaç duyulduğunu belirterek,
klasik anlamda değerlemelerin var olan fiyat ve değerlere göre yapıldığını,
sürdürülebilirlik perspektifini oluşacak risk ve fırsatlarla yeniden
değerlendirerek gerçek tabloyu ortaya çıkardığını anlattı.
AB ekolojik etiketlemeye başlıyor
AB’nin 2011 yılında ekolojik etiketleme uygulamasına başlayacağını, zaman
içinde Avrupa kendisini karbon ekonomisine göre sınırladığında buna dikkat
etmeyen ürünlere karşı kapılarını tamamen açamayacağını ve bunun bir tür gümrük
duvarı oluşturacağını kaydeden Göçmen, Türkiye’nin de buna hazırlanması
gerektiğini vurguladı. Enerji kaynakları kısıtlı olan bir tarım ülkesi
olarak
iklim değişikliğinin yaratacağı etkilerden çekinen ve dünya lideri olma
hedefi bulunan Çin’in yeni dünya düzenine yönelik olarak sürdürülebilirlik ve
yeşil teknolojilere büyük önem verdiğini, yine kısıtlı enerji kaynağına sahip
ancak enerji koridorunda yer alan, önemli bir tarım sektörü bulunan ve bölgesel
liderliği hedefleyen Türkiye’nin de bu alanda önemli adımlar atması gerektiğinin
altını çizdi.