Şehirli insanın doğa özlemi belediyeleri yaratıcı projelere yönlendiriyor.
Hobi bahçelerinden ve yeşil teraslardan sonra, şimdi otobüs
durakları doğanın şehirle birleştiği yeni noktalar haline geliyor.
Canlı bitkilerle bezenen duraklar bir yandan şehir peyzajını
zenginleştiriyor, diğer yandan bekleme süresini şehirliler için daha
katlanılabilir bir zaman dilimine dönüştürüyor.
Tüm dünyaya
yayılıyor
Hollanda'nın Eindhoven şehrinde, merkezdeki tren istasyonuna
beş dakika yürüme mesafesindeki işlek otobüs durağı, birkaç ay önce canlı
bitkilerle bezendi. Durağa gelenler kendilerini yeşil bir dünyanın içinde
buluyor. Yeşilden hiçbir zaman kopmayan, parklarını her zaman canlı tutan bir
şehir, onu daha da fazla içine almak için tasarımın gücünü kullanıyor.
Birleşik Krallık'ta Sheffield Şehir Konseyi liderliğinde
hayata geçirilen "Green Roofs for a Cooler Planet" projesi ise
otobüs duraklarının çatılarını, kolay büyüyen, dayanıklı çim örtü ile kaplıyor.
Proje, ulaşımın yarattığı karbon salımına dikkat çekmeyi ve bu salımın bir
kısmını yeşil duraklar sayesinde azaltmayı hedefliyor.
Tasarımcı Adital Era liderliğinde Ibero-Americano
Üniversitesi'nde (Mexico City) gerçekleştirilen çalıştay sırasında
yaratılan "Alive Busstops" projesi de benzer bir amaca sahip...
Otobüs durağı doğal bir şekilde büyüyen sarmaşıklar sayesinde şehrin bitki
örtüsüne katılıyor. Durağın çatısı yağmur suyunu topluyor ve bitkilere
yönlendiriyor. Sistem suyun fazlasını zemine bırakıyor.
Şehircilik ve iletişim için fırsat
Klasik şehir planlamacılığı doğayı parklarla sınırlandırıyor. Yeni yaklaşım
ise doğayı şehrin tüm unsurlarının içine entegre etmeyi hedefliyor. Yeşil
alanlara dönüştürülen eski tren istasyonları, dikey büyüyen bitki duvarları ile
ayrışan havalimanları, şehir merkezlerinde dev tarlalar olarak canlanan kamusal
bina terasları... Tüm bu gelişmelerle birlikte, yeşil duraklar yeni anlayışın
göstergesi olarak dünyanın dört bir yanında şehirlerin dev ulaşım ağlarına bir
parça doğayı taşıyor.
Diğer bir yandan, yeşil durakları yaratıcı açıkhava iletişimi için bir fırsat
olarak konumlandırmak da mümkün. Daha yeşil bir şehir veya genel anlamda
çevrecilikle ilişkilenmek isteyen markalar, açıkhava iletişiminde benzer
uygulamaları hayata geçirebilir.