'Bir binanın yeşil olması için mutlaka uluslararası kurumlardan alınmış
sertifikası olması gerekir. Türkiye'de mevzuata uygun bina yapılsa zaten yeşile
yakın binalar yapılmış olur!'
Her yerde ‘çevre dostu’, ‘ekolojik’, ‘yeşil
bina’, ‘eko-teknoloji’, ‘çevreci otomobil’ gibi kelimeler geçiyor. Özellikle de
‘bina sektörü’nde ‘yeşil ve çevreci’ kavramı duyulur oldu. Dev konut projeleri,
yeni alışveriş merkezlerinin ‘en çevreci’ olduğu boy boy reklamlarla
dillendiriliyor. Yüksek maliyet gerektiren ancak uzun vadede geri dönüşümü olan
‘çevreci kavramı’ doğru olarak uygulanıyor mu, yoksa ‘yeni moda’ pazarlama aracı
mı? Yapı sektörünün bilgi merkezi sayılan Yapı-Endüstri Merkezi’nden
(YEM) mimar Barış Onay, yeşil binalarda olması
gerekenlerle toplumun bu binaları algılamasının farklı olduğunu söyledi.
Ulusal basında çalışan gazeteciler tarafından oluşturulan ‘Çevre
Muhabirleri Platformu’ üyesi bir grup gazeteci ile bir araya gelen YEM
Genel Müdürü mimar Onay, yeşil ve çevreci kavramlarının 2005
yılından sonra Türkiye gündemine geldiğini söyledi. 2005’e kadar deprem statiği
ile ilgili kavramların konuşulduğunu belirten Onay, yeşil binalar hakkında bilgi
verdi:
* Bir yapının yeşil olup olmadığını anlamak için sertifikası olup
olmadığına bakmak gerekir. Uluslararası kuruluşlar tarafından verilen
‘Leed’, ‘Breeam’ gibi sertifika sahipi olan
yapılar çevrecidir. Bu sertifikası olan binalar atıklarını akılcı yönetir,
enerjisini verimli kullanır, iyi bir yalıtıma sahiptir. Bu sertifikalar üç kağıt
yapılarak alınamaz. Sıkı bir denetimi vardır. Maliyeti fazladır ancak uzun
vadede geri döner.
* Yeşil binalar konusunda Avrupa ile neredeyse
eş zamanlı ilerliyoruz. teknoloji var, nasıl yapılacağını biliyoruz ancak
yapmıyoruz. İnsanların konforu bozulmadıkça, yatırım yapmıyor. Geçen yıl
yağışazaldı, herkes tasarruf tedbiri almaya başladı.
* Türkiye’de
en büyük sorun aslında yasalara uyulmaması. Mevzuatlara uygun bina yapılsa zaten
yeşile yakın bir bina yapılmış olur. Yüzde 5 maliyet artırarak uluslararası
standartlarda tamamen çevreci bir binaya sahip olunabilir. Maalesef bu konuda
denetimler de yetersiz.
* Yeşil binalar konusunda yatırımcınını,
profesyonellerin değil, önce halkın bilinçlenmesi gerekir. Önce eldeki binaların
yeşil dönüşümü gerçekleşmeli.
Onay, evlerin yeşil
dönüşümü için birkaç pratik bilgi de sunuyor:
* Isı yalıtımı
yeşil olmanın ilk şartı. İç yalıtım yanlış bir uygulama. Önemli olan dışarıdan
gelen soğuk havanın kesilmesi.
* Türkiye enerjinin yüzde 70’ini ithal
ediyor. Bunun da yüzde 40’ını sadece binalarda harcıyor. Isı yalıtımı ile
milyarlarca liralık fatura tasarrufu yapılabilir.
* Türkiye lüks
yaşayan ülkelerden biri. Evler 100 metrekarenin üzerinde. 3+1, 4+1 evlerde
yaşıyor insan. Halbuki Avrupa’da insanlar 40 metrekarede yaşıyor.
*
Camlarda mutlaka çift cam kullanılmalı. Yazın sıcakların önüne geçmek için
‘klasik perde’ yerine ‘stor perdeler’ kullanılmalı. Sıcak diret cam önünde
kesilmeli.
* PVC camların altına konulan mermer tek değil, iki
parça olmalı. Tek parça mermer, dışarıdaki soğuk havayı içeriye
iletiyor.
* Musluk ucuna su yerine hava ile tazyiki sağlayan aparat
takılmalı.
* Kapı-pencerelere sünger çekilmeli.
* Ve önemli bir
soru? Kışın neden neden kazak yerine tişörtle
oturuyoruz?