1979 yılında İstanbul’da kurulan
Kotil Dış Ticaret, her geçen gün kendini yenileyen ve
geliştiren bir firma olarak, iç dekorasyon ve yer döşemeleri sektöründe hizmet
veriyor. Halıda Avrupa’nın önde gelen gruplarından Associated Weavers
Europe ve Ideal Floorcoverings ile yaptığı
işbirliklerinin ardından marka ve ürün çeşidini genişleten Kotil, günümüzde
laminat parke, lamine parke, vinil yer döşemeleri, kauçuk, karo halı, jaluzi ve
perde sistemleri alanlarında en iyi markaların Türkiye distribütörü olarak
faaliyet gösteriyor.
Kotil Dış Ticaret Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nihat
Kotil, yeni projelerini ve Türk yer döşemeleri sektörünün karşılaştığı
başlıca sorunları anlattı...
Kotil Dış Ticaret ne zaman kuruldu? Yer
döşemeleri sektöründe faaliyet gösteren Kotil Dış Ticaret, 1979 yılında
İstanbul’da kuruldu. Önceleri Türkiye’nin önde gelen halı fabrikalarının
dağıtımını yapan Kotil, 1996 yılında Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne girmesiyle
birlikte yurt dışındaki faaliyetlerine başladı. O yıllarda Avrupa’nın önde gelen
halı üreticilerinden Associated Weavers ve Ideal ile çalışmalarımız oldu ve
Türkiye’ye duvardan duvara halı ithalatını ilk biz yaptık. Zamanla yer
döşemeleri sektörü güçlenip, PVC ve laminat parke gibi ürünler geliştikçe
bunları da ithal etmeye başladık ve yurtdışı marka sayımızı artırdık. Bu arada
Türkiye’de Ankara, İzmir, Adana ve Samsun bölge depolarını açarak; özellikle ev
tipi parke, PVC ve halı ürünlerinin tüm Türkiye’de dağıtımını yapan bir firma
haline geldik.
Ürün gamınızda neler var? Taş, granit ve
seramik dışındaki birçok yer döşemesini müşterilerimize sunuyoruz.
Ürün çeşitliliğinizi artırmak için çalışmalar yapıyor
musunuz? Evet, biz yaptığı işi genişletmeyi seven bir firmayız.
Örneğin halı üreten firmalara, doku ve dizayn olarak Türkiye’ye uygun fikirler
önererek ürün geliştiriyoruz. Bu arada AR-GE kadar önem verdiğimiz diğer nokta
pazarlama... Kotil, ürünün özelliklerini ön plana çıkaran bir firma. Hatta bazen
üretici firmanın bile farkında olmadığı özellikleri biz ortaya çıkarıyoruz.
Bizden fikri alıp dünya pazarında kullanmaya başlıyorlar. Örneğin Eylül ayında
çalışmaya başladığımız bir firmanın lamine parkesini Türkiye’ye getiriyoruz. Bu
parkelerin ağacı hangi ormandan kesildi, yerine hangi fidan dikildi
söyleyebiliriz. Ayrıca ürün çift katmanlı olduğu için, kullanılan tutkal oranı
ve kimyasal emilimi 3 katmanlı parkelere göre daha az. Bunlar gibi ürün
özelliklerini her zaman ön plana çıkarıyoruz.
Yeni ürününüz Allure hakkında
bilgi verir misiniz? Allure’un en önemli özelliği patentli ve tek
olması... Yer döşemeleri sektörü olgun bir sektördür. Yani halıda, parkede,
PVC’de yeni desen veya renkler görebilirsiniz ama diğerlerinden çok farklı bir
ürün pek çıkmaz. Örneğin laminat parke 10 yıldır kullanılan bir ürün ama yıllar
sonra ilk yeniliği bir Amerikan firması keşfetti ve 2008 yılında inovasyon ödülü
aldı. Allure’a kabaca PVC parke diyebiliriz. Parke görünümünde ama PVC’den
üretiliyor. Buna benzer ürünler daha önce de üretildi ama onların hepsi yere
tutkalla yapıştırılıyordu. Oysa Allure iki katmandan oluşuyor ve döşendiğinde
iki parkenin ucu birbirine yapışıyor. Kesinlikle tutkal kullanılmıyor. Yerde
taş, seramik, mermer ne olursa olsun üzerine yapışıyor. PVC ve parkenin
avantajlarını alıp, dezavantajlarını ortadan kaldırıyor. Örneğin; PVC yumuşak
bir malzeme olduğu için çok düz bir zemine döşenmesi gerekir. Yerde toz veya
çakıl taşı gibi pürüzler varsa zaman içinde bunları deler. Oysa esnek ve
yoğun bir malzemeden üretilen Allure, PVC olmasına rağmen yerdeki
bozuklukları kamufle eder. Granitin üzerine döşeyip; birkaç yıl sonra Allure’u
kaldırıp tekrar graniti kullanmaya devam edebilirsiniz. Ayrıca işçiliği de çok
daha kolaydır. Parkeye göre avantajı ise, yüzde yüz su geçirmez bir ürün
olmasıdır. Banyo gibi ıslak mekanlarda rahatlıkla kullanabilir, suyla
temizleyebilirsiniz. Spor salonları, kuaförler ve oteller gibi insan trafiğinin
yoğun olduğu mekanlar için idealdir.
Farklı döşeme ürünlerini Türkiye pazarına
kazandırıyorsunuz. İthalatını yapacağınız ürünleri seçerken nelere dikkat
ediyorsunuz? Yurt dışındaki fuarların takipçisiyiz. Amerika ve
Avrupa’daki fuarlarda gezilmedik nokta bırakmıyoruz. Böylece yeni ürünlerle
ilgili fikir sahibi oluyoruz. Sonuçta mutlaka "en farklı" olana odaklanıyoruz.
Çünkü yelpazemizdeki ürünlerin Türkiye’de muadili olmasın istiyoruz. Böylece
satış yaparken, ürünün "farklı" olmasına vurgu yapıp, bunu ön plana çıkarıyoruz.
Yer döşemeleri sektöründe en eski firmalardan biri olmamızın yanında, değişik
ürünlerden oluşan bir yelpazemiz olmasıyla da tanınıyoruz.
Halı ve parkeyi insan sağlığı açısından karşılaştırır
mısınız? Genelde "Laminat parke sağlıklı, halı sağlıksızdır"
şeklinde bir inanış var. Aslında halı daha hijyenik bir ortam yaratır. Çünkü
halı kaplı bir ortamda, daha az alerjik madde soluduğumuz havaya karışır. Halı,
havadaki bütün partikülleri kendi içinde biriktirir ve güçlü bir vakumlu
temizlemeyle bunların hepsini temizlemeniz mümkündür. Böylece odanın içinde
soluduğunuz havanın kalitesini artırmış olursunuz. Halbuki sert bir zemin
döşediğinizde, ne kadar silerseniz silin odanın içindeki toz ve partiküllere
engel olamazsınız. Çünkü sert zeminlerde toz zerreciklerinin %30’u zeminde
kalırken, geri kalanı havaya karışır. Hele ki süpürdüğünüz zaman tekrar her şey
havalanır. Onun için özellikle yatak odalarında kesinlikle duvardan duvara halı
öneriyoruz. Ancak estetik açıdan parke ve diğer ağaç ürünlerin mekanlarda daha
güzel durduğunu biz de kabul ediyoruz.
Yer döşemeleri sektörü, yapı sektörü içinde nasıl bir
yerde? Genellikle zemin, insanların çok önemsemediği, dekorasyonun
tamamını bitirdikten sonra seçtiği bir üründür. Bütün para harcandıktan sonra
sıra zemin satın almaya gelir ve hep acil olur. Örneğin Antalya’daki otellerin
%30’unu biz kapladık diyebilirim. "15 Mayıs’ta açılacağız halıyı getirin" derler
ama daha deseni seçmemişlerdir. Böyle durumlar yaşıyoruz. Bir de ödemeleri en
uzun vadede isterler. O yüzden yer döşemeleri sektörü çok iyi durumda değil.
Aslında mekanın zemini iyi değilse, geri kalanı nasıl olursa olsun bir önemi
kalmıyor. Zemin çok güzel olmalı ki, diğer her şey ortaya çıksın.
Proje bazında yürüttüğünüz işler var
mı? Bildiğiniz gibi son zamanların trendi dikey ve yatay büyüme...
Dikey büyüme anlamında, Contesse markasıyla franchise konsepti oluşturduk. Yeni
bayiliklerimizle, önümüzdeki süreçte daha da geliştireceğimiz bir konsept. Yatay
büyümede ise dış ticaret ve kurumsal satışa yöneldik. Bugüne kadar zaten otel
işleri yapıyorduk. Artık banka şubelerinin renovasyonunda kullanılan parke ve
karo halılar, spor salonlarında kullanılan kauçuk zeminler, lüks inşaatlarda
kullanılan lamine parkeler gibi ürünlerle kurumsal satış departmanımız da
faaliyete girmiş durumda.
Kurumsal satış gerçekleştirdiğiniz firmalar
hangileri? ING Bank, HSBC Bank, Denizbank, Doğuş Holding, Magic Life
Otel Sarıgerme ve Cartoon Hotel gibi firmalarla çalıştık.
Yer döşemeleri sektörü ekonomik krizden nasıl
etkilendi? Sektörümüz ekonomik krizden derinden etkilendi. Çünkü
zaten sektörün alt yapısı çok gelişmiş değil. Şu anda sadece üretici, dağıtıcı
ve perakendeci düzeniyle işleyen bir sektör durumunda... Özellikle perakende
ayağında mağazaların düzgün işleyebilmesine izin veren bir yapı yok. Mesela
Avrupa’da kâr oranı 2.3 olarak ifade edilirken; Türkiye’de bu rakam 1.3... Yani
%30 kâr marjıyla şehir merkezlerinde mağaza işletmeye ve geçinmeye çalışıyorlar.
Zaten kriz öncesinde mağazaların çoğu, dağıtıcılardan aldıkları vade kredisi ile
geçinir durumdaydı. Krizden sonra durum daha da kötüye gitti. Dolayısıyla zaten
iyi durumda olmayan bir sektörde, krizin etkisi oldukça derin oldu. Sektörümüzün
bir başka problemi, özellikle Türk Yapı Sektörü’nde hizmetin değerini
bulmaması... Örneğin herhangi bir elektronik eşya için servis çağırdınız da bir
servis bedeli ödersiniz. Oysa yer döşemeleri sektöründe hizmetin bedeli yoktur.
Seçtiğiniz ürünün fiyatına hizmet dahildir. Hatta daha sonra çıkan ufak tefek
işler için bile bedava hizmet verilir. Araçlar, benzin, ustalar hepsi mağazanın
sabit giderleri içindedir. Ancak bunun için ekstra ücret almazlar. Sektörün ivme
kazanması için bu sistemin değişmesi, hizmetin ayrıca ücretlendirilmesi
gerekiyor. Biz bu yılın başında bir hizmet fiyatları listesi çıkardık. Kendi
bayilerimize verdiğimiz perakende fiyat listelerinden işçilik bedelini çıkardık
ve işçiliği ayrı bir tablo yaptık. Sektördeki bütün üreticiler, dağıtıcılar ve
perakendecilerden bu girişimi desteklemelerini ve böyle bir uygulamaya
geçmelerini isteyen bir yazı yayımladık. Reaksiyonlar çok iyi oldu ama
uygulamada durum nedir takip etmemiz mümkün değil elbette.
Dış ticaret konusunda ne gibi çalışmalarınız
var? Özellikle ürün geliştirmedeki bilgi birikimimiz ve Uzakdoğu
tecrübemizle; 2007 yılında henüz batı ülkelerine yayılmamış, Uzakdoğu’da
avantajlı durumda olan ürünlerin batıda satışına odaklandık. Allure lokomotif
ürünümüz. Allure’un üreticisi Amerikalı firma da Avrupa’ya adım atmak istiyordu.
Biz de onlarla bir güç birliği yaptık. Belçika, yer döşemeleri sektörünün
Avrupa’daki kalbidir. Amerikalı firmayla birlikte Belçika’da Contesse isimli bir
firma kurduk. Contesse aynı zamanda bizim Türkiye’deki franchise markamız.
Contesse şu anda İspanya, Fransa, Almanya, Benelüks, Belçika, Hollanda,
Lüksemburg, İskandinavya, İtalya, Ukrayna, Romanya, Polonya gibi ülkelere ihraç
ediliyor. Kotil Dış Ticaret olarak biz, yer döşemeleri sektöründe dağıtım,
kurumsal satış, dış ticaret ve mağazacılık alanlarında uzmanlaşmış bir firma
olmayı ve her zaman sektördeki en farklı ürünleri bünyemizde barındırmayı
prensip olarak benimsedik.