Yeni Pazar Arayışları İhracata Çare Olur mu?



Yüzde 44,85'lik düşüşle ihracatı en çok azalan sektörlerin biri olan demir ve demir dışı mamul ihracatçıları, dış pazarlardaki daralmanın ardından Afrika gibi yeni pazarlar yaratma konusunda pek de ''ümitli'' değil. Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Halil Şahin, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, ihracatta yükselişe geçmenin ancak dış pazarlardaki daralmanın sona ermesiyle mümkün olabileceğine inandığını söyledi.

''Alıcılarımızda bir küçülme var. Şu anda Avrupa'ya, ABD'ye mal satma imkanımız yok, mal almıyorlar. Körfez ülkeleri, Afrika'nın bir kesimine ve Orta Doğu'ya satış yapıyoruz'' diyen Şahin, böyle bir ortamda ihracattaki düşüşün kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Son dönemde sıkça dile getirilen yeni pazar arayışlarına ilişkin soruya Şahin, ''Yeni bir pazar denildiğinde Afrika ülkelerinden bahsediliyor. Bu ülkelerin ekonomik büyüklüğü nedir ki? Bu biraz söylemde kalan bir şey. 'Yeni pazarlar arayalım' deniyor, Türk ihracatçısının giremediği bir pazar yok ki'' karşılığını verdi. Şahin, körfez ülkelerindeki altyapı yatırımları ve inşaatlar için satış yaptıklarını, ancak bunun da yeterli olmadığını, çünkü oralarda da ciddi küçülme yaşandığını dile getirdi.

''Bizim hedef pazarımız AB ülkeleri''

Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Ünlütürk, tekstil-konfeksiyon sektörü emek yoğun bir sektör olduğu için desteklenmesi gerektiğini defalarca dile getirdiklerini anlatarak, ''Çünkü bizim ana pazarımız olan AB ve civarına üretim yapan Kuzey Avrupa ülkeleri, hatta İspanya, İtalya, Portekiz gibi ülkeler bu sektörlerini kendi içinde destekleme kararı aldılar'' dedi.

Böyle bir destekleme karşısında Türk tekstil sektörünün rekabetçiliğini korumasının zor olduğunu belirten Ünlütürk, ''Ankara'ya, sektörün 12-18 aylık bir süreyle istihdam yükünün, SSK primlerinin hafifletilmesi talebimizi ilettik. Ancak açıklanan paketlerde tekstil sektörüne bir destek yer almadı. İhracat pazarlarında daralma var ama orada da hayat devam ediyor, kim daha rekabetçiyse pazar payını o kapıyor. Bizim payımızı artırabilmemiz için rekabetçiliğimizin artırılması lazım'' diye konuştu.

Ünlütürk, tekstil ve konfeksiyonun modaya dayalı sektör olduğu için ürünlerin yaşam ve çevrim sürelerinin çok kısaldığını, 10-15 yıl önce yaz-kış ve bahar koleksiyonları yapılırken, şimdi 4 haftada yeni ürünlerin pazara girdiğini, tüketicilerin de böyle bir beklentisinin olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:

''Esneklik çok belirleyici. Dolayısıyla bizim uçakla 3-4 saat mesafede erişebileceğimiz, aynı şekilde TIR ile malımızı gönderdiğimizde 3-4 günde alıcıya ulaştırabileceğimiz bölge bizim pazarımızı oluşturabiliyor.
Yani hem alım gücü yüksek olacak, hem de moda mala ihtiyacı olacak ülkeler, AB ülkeleri. Tamam, yakın komşular, Suriye, İran, Irak, Ürdün, Mısır, bunlar tabii ki gelişmekte olan pazarlar. Ama bu ülkeler aynı zamanda bizim tekstil konfeksiyonda rakibimiz ülkeler. Türk tekstil ve konfeksiyonunun potansiyel gücünü düşündüğümüzde bizim hedef pazarımız AB ülkeleri. Dolayısıyla bizim rekabet edeceğimiz AB'ye mal satan civar ülkeler olmak zorunda. Bunun için de maliyetleri kısmamız gerekiyor ki, ihracatımız artsın.''

İhracattaki düşüşün ne zamana kadar süreceği yönündeki beklentilerinin sorulması üzerine Ünlütürk, ''Mayıs-Haziran ayları bizim için sezon geçişi, önümüzdeki aylarda bu düşüşün sona ereceğini sanıyorum, çünkü müşterilerimizden yavaş yavaş daha olumlu sinyaller alıyoruz. Temmuz-Ağustos'tan itibaren iyi bir tempoyla düzelme olacağını umuyorum'' diye yanıt verdi.

''Komşu ülkelere ihracatımız yüzde 5'ten 30'a çıktı''

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ise ihracattaki büyük düşüşün iki önemli nedeni bulunduğunu belirterek, ''Kapasite kullanımı düştü, üretim olmadığı zaman ihracatın da düşmesi normal. İkinci olarak yurt dışındaki alımlarda, yani talep azalması oldu. Bizim burada mutlaka pazar çeşitlendirmesi yaparak, AB dışındaki ülkelere ihracat yapar hale geldiğimizde bu kayıptan etkilenmemiz daha az olacak'' dedi.

''Kriz başladığından bu yana yapılmak istenen pazar çeşitlendirmesi konusunda Türkiye ne kadar başarılı oldu?'' şeklindeki soru üzerine Yorgancılar, şu karşılığı verdi:

''Bu konuda somut adımlar atıldı. Çünkü Türkiye'nin ihracatının yüzde 70'i AB ülkelerine idi, şu anda bu yüzde 35'e düştü. Komşu ülkelere olan ihracatımız da yüzde 5'ten yüzde 30'lara çıktı. Ama dünyanın diğer ülkelerini de buna dahil edip çeşitlendirmeyi arttırmamız gerekiyor. Afrika pazarlarına ihracatımız da bu ülkelerle ilişkilerimiz de çok düşük. Hem buraya, hem de güney Amerika'ya yönelik çalışmaların artırılması gerekiyor.''

Yorgancılar, ihracattaki düşüşün önümüzdeki süreçte ne şekilde süreceğine ilişkin soru üzerine, yüzde 40'lık düşüşün hep sürmeyeceğini, bir dip noktasının olacağını, bir süre yatay gidip sonra yukarı doğru çıkacağını anlatarak, ''Ama bunu 2009 senesi içinde beklemek pek mümkün görünmüyor'' dedi.

Hükümetin açıklayacağı teşvik sisteminin üretim ve istihdama yönelik bir modelin uygulanmasını sağlarsa bu süreçten çıkılmasının daha rahat olacağını dile getiren Yorgancılar, ''Çünkü bu ülkenin GSMH'si 700 milyar dolar, 130 milyar doları ihracat, geri kalan 570 milyar doları iç piyasadır. İç piyasayı hareketlendirebilirsek bu iş kendiliğinden çözümlenir'' şeklinde konuştu.