Marmara Depremi’nin yıldönümünde Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı M. Erdal Eren tarafından yapılan açıklamada, 17 Ağustos 1999 tarihinde gerçekleşen, merkezi İzmit olmak üzere çeşitli şehirlerde hissedilen ve 18 binden fazla can kaybı ile sonuçlanan depremin toplumsal belleğimizin en acı hatıralarından biri olduğuna işaret edildi.
TMB Başkanı Eren, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve 11 ilimizi etkileyen Marmara Depremi’nden çok daha fazla can kaybı ile sonuçlanan Kahramanmaraş depremlerini de hatırlattığı açıklamasında, “Acıları eskimeyen Marmara Depremi de Maraş ve Hatay merkezli depremler de ülkemizdeki dayanıksız yapı üretiminin yaygınlığını bir kez daha gözler önüne serdi. Bu felaketler, yapılaşmada ‘doğru planlama, doğru proje, ehil müteahhitlik ve sıkı denetim’ hususlarının önemini ortaya koydu.” dedi.
Kentsel dönüşüm afet odaklı gerçekleştirilmeli
Türkiye Müteahhitler Birliği olarak, depremlerin değil ihmalin ve kusurlu yapıların can aldığı gerçeğiyle yüzleşilmesi gerektiğini her fırsatta vurguladıklarını belirten Eren, yeni bir büyük Marmara depremi olasılığının her geçen gün arttığı ve başka bölgelerimizde risklerin sürdüğü bir ortamda depreme hazırlanmak için kaybedecek zamanın olmadığını söyledi.
TMB Başkanı Eren, bu çerçevede atılması gereken adımlara ilişkin şunları ifade etti:
“Ülkemizin geniş bir kesiminin deprem riski ile karşı karşıya olduğu gerçeği, yapılaşmanın ilk aşaması olan kentsel planlamanın önemini ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle, zemin şartlarını dikkate alan imar planları ve yapı şartnameleri hazırlanması, olası imar aflarına güvenen kaçak yapılaşmanın önlenmesi, yüksek riskli yapı stoku için etkin kentsel dönüşüm politikaları geliştirilmesi gerekmektedir. Yapı müteahhitlerinin ekonomik, mali, mesleki ve teknik yeterliklerine göre sınıflandırılması için 2019 yılında çıkarılan 'Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik', yurt çapında etkin ve taviz verilmeden uygulanmalıdır. Sektörde denetim sistemi mekanizmaları mutlaka güçlendirilmelidir. Süreçte sorumluluğun çok taraflı olduğu gerçeği kabul edilerek, ülkenin gündeminden imar affı ve benzeri uygulamalar tümden çıkartılmalı; aksine, müeyyidelerin caydırıcı olması sağlanmalıdır. Ülkemizde 1999 Marmara Depremi öncesi şartnamelerle yapılmış çok büyük yapı stoku bulunmakta olup ‘afet odaklı’ yaklaşımla kentsel dönüşüm adımlarının hızlandırılması büyük önem taşımaktadır. Bu hayati sürecin, vatandaşın tercihine bırakılmadan başlatılıp sonuçlandırılması ve güvensiz yapıların hızla tahliye edilerek dönüşümün devletin desteğiyle gerçekleştirilmesine ihtiyaç vardır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Mehmet Özhaseki’nin büyük Marmara Depremi’ne hazırlık yönünde İstanbul için yürüttüğü çalışmaları bu açıdan son derece kıymetli buluyor ve yakından takip ediyoruz.”