Yaz mı geliyor? Sokağa çıkın!



Sokağa çıkın! Hemen şimdi, çıkın, yürüyün. Uzun uzun yürüyün. Mis gibi havayı ciğerlerinize çekin. Yavaştan da olsa yaz geliyor sanki! Yağmurlu, ıslak, kapalı ve iç karartan havalar gidecek, yeniden baharlar açacak. Serin havaların da keyfi başka ama özlüyorum yaz özgürlüğümü. Kavuşmak istiyorum hemen sandaletlerime.

İçim içime sığmıyor, sanki dünyada her şey güllük-gülistanlık. Gerçi moralimizi düzeltecek harika haberler aldık bu mayıs, ümit ve aydınlık dolu kalbim. Çok çalışacağız, yorulacağız ama geri gelecek gelecek! Demek ki neymiş? Kapanınca hava, kararınca ufuk, daha iyi anlıyormuşuz değerini bulutsuzluğun...

Yürüyüşe çıkın...

Yürüyelim ama nerede?

İşte sevgili Ankaramızın sorunlarından biri daha. Yürüyecek yer yokmuş gibi geliyor bana. Olan yerlere de araçlar park ediyor. Yürüyüş derken şöyle spor ayakkabılarımı giyip hafif tempolu keyifli bir yürüyüş için de yer bulamıyorum, sağıma soluma amaçsızca bakınıp keyif yapmak için de.

Atatürk Bulvarı! Ah mazide kaldı o canım bulvar keyiflerimiz. Biliyorsunuz işte, yapıldı ve biz sustuk. Ankara’da zaten yokuş çok, kaldırımlar dar, parklar az bir de Bulvar’ımızdan olduk.. Geri gelir mi bir kentin “baypas” olmuş yaralı bulvarı? Çok isterim hemen, ama hemen bu yaz Bulvarıma kavuşmak. ATATÜRK BULVARINI GERİ İSTİYORUM!

Diyeceksiniz ki çık ORAN yoluna, yürü. Sağ olsun yapanlar, iyi yaptılar da.. Yanımızdan saatte 120 kilometre hızla geçen araçların gürültüsüne ve stresine mi dayanalım, yoksa egzozlarından çıkan kimyasallara mı? Kendimize iyilik yapalım derken sağlığımızdan oluyoruz. Birikiyor vücutta kimyasallar. Peki sevgili araç sahipleri ve kullanıcıları size seslensem, desem ki “Yürüyenlere, koşanlara saygılı olalım, biraz yavaş gidelim” acaba dinler misiniz beni? Tabii orası otoban gibi yapıldı o başka, altına arabasını alan şehirlim de basıyor gaza.. Bunun bir sorumlusu varsa sesleniyorum: ORAN YOLUNDA HIZ LİMİTLERİNE UYULMASINI İSTİYORUM!

Tunalı yaya yolu Oldu!

Bugün kentimizden sorumlu Belediye Başkanı uyansın, Cumhuriyet Ankara’yı açsın ve bu yazıyı okusun. Sevinsin! “Kavaklıdere sakinleri Ankara adına, başkentimizin daha iyi ve güzel bir merkezi, bir gezinti ve alışveriş yolu, bir kültür yolu olmasını istiyorlar. Haydi bunu değerlendirelim” desin. Ne güzel olurdu... Nice yazı yazıldı, nice söz söylendi bu konuda. Oysa ne kadar uygun, şöyle boylu boyunca kapansa trafiğe, yürüsek keyiflice, Ankara’nın şehir merkezlerinden birinde olduğumuzu hissetsek, ne çok isterim. Evet gerçekten istiyorum. Hepinize sesleniyorum! TUNALI HİLMİ YAYA YOLU OLMALI!

Kızılay? Delik deşik, vızır vızır, sevimsiz. Özlüyorum çok eski halini. Evet yaya yolları var ama yürüyüş yolu gibi değil tabii. Gençler geziniyorlar neyse ki, birbirlerini görüyorlar, her şeyden haberdar oluyorlar, kahvelerde oturuyorlar. Ne güzel, yapmış olanların ellerine sağlık... Daha da güzel ve bakımlı olmasını isterim.

Etlik’te bir yürüyüş yolu yapmışlar kocaman ve çok güzel. Oraya mı gitsek bari? Çok beğendim doğrusu. Tebrik ediyorum yapanları.

Şimdilerde Nenehatun Caddesi’nin alt taraflarında yürüyebiliyorum biraz. Nispeten geniş kaldırımlar, güzel ağaçlar, Ankara’nın eski hali gibi kendi halinde sevimli apartmanlar. Aman duymasınlar!

Yürüyebileceğimiz yerler istiyorum. Şimdi.

Sokak festivali yok mu?

Sizlere “4. Ankara Sokak Festivali bu hafta sonu” diyebilmeyi isterdim. İçeriği elimizden alınarak başka bir festivale yamanan MARTFEST, şimdi de imkansızlıktan yapamadığımız SOKAK FESTİVALİ..

“Ankara Festivallerine nasıl da sahip çıkıyor” diyebilmeyi isterdim oysa. 3 sene, kendi kendimize yapmaya çalıştık bu etkinliği. Sokakta birbirimize selam verebilmek, sokaklarımızı sevip birazcık sahip çıkabilmek, sokağın günlük yaşantımızın bir parçası olduğunu hissettirmek, pis ve yabancı bir yer olarak görülmesinin önüne geçmeye çalıştık.

Geçen 3 sene Karum yönetiminin izni ve zaman zaman da desteği ile festivali gerçekleştirdik. Sokak oyunları oynadık, dans ettik, sokak çocuklarıyla sohbet ettik, Kavaklıdere’deki o şahane yeşil alanda mutlulukla oturduk, filmler izledik. Sokakta müzik yapılabilmeye başlandı uzun yıllar sonra ilk kez. Büyüyecekti festivalimiz, yayılacaktı şehrin sokaklarına.... Sokaklarımız aydınlık ve tertemiz olacaktı. Parklarımız, meydanlarımız olacaktı.

Olmadı. Bu sene Karum yönetimi istemedi. Kavaklıderem Derneği de fon bulamadı. Planladığımız konserler, etkinlikler yapılamadı. Üzgünüm çok. İsterdim sokak festivalimize sahip çıkılmasını.

Umarım Ankaralı büyük şirketlerin kurumsal iletişimden sorumlu değerli yöneticileri sesimi duyar. SOKAK FESTİVALİMİZİ YAPABİLMEK İSTİYORUM!

Bankalara çağrı!

Gözümüz yok, tabii orası da büyük şehir, ama biraz da Anadolu’ya gönderseler ya sponsorlukları? Bankalar bütün mudileri (hesap sahipleri) İstanbullu imiş gibi davranırlar ya, bütün etkinlikleri İstanbul’da yaparlar.. Oysa “mudi sayısına” göre dağıtsalar daha adil olmaz mı? En çok hesap Artvin’de mi açılmış? Ver en çok desteği Artvin’e...

Derken, büyük bir bankaya ait bir kredi kartı reklamını görüyorum. Bir alışveriş merkezinin önünde “sokak şenlikleri” yaptığının reklamlarını yapıyor kocaman kocaman, Ankara’nın zaten bir sokak festivali olduğundan habersiz. Felsefesiz, nedensiz, ama mis gibi reklam kokuyor. Bir yandan seviniyorum Ankara’da bir etkinlik oluyor ve sokakta, açık havada diye. Bir yandan da ne kadar saf olduğumu düşünüyorum.

Keşke diyorum, Ankara’da genel müdürlüğü olan bankalar kalmış olsa, büyük işadamlarımız olsa, hazır bu kadar keyifli şeyler planlanabilirken destek verseler, güzel şeyler yapmaya devam edebilsek Ankara için..

Not: Geçen haftalarda kullandığımız fotoğraflar için Nihat Akmehmet’e teşekkürler. Geçtiğimiz senelerde Kavaklıdere’de yaptığımız sokak festivallerinden fotolar için de AFSAD, Digital Grup, Yaprak Çakılcıoğlu, Elif ve Fatih Veli Ölmez’e teşekkür ederim.

Hayat hayaldir. Hayal edin.

Özlem Oktar Varoğlu / Y. Şehir Plancısı