Yatağan'ın İçme Suyu Termik Santrale Tahsis Edildi



Küresel ısınmanın tatlı su kaynaklarına etkisi, Türkiye'nin "su stresi çeken ülke" olması gerçeği, her geçen gün azalan kullanılabilir su kaynaklarımız gibi gerçekler ortadayken Yatağan ve yöresinin yıllardır kabusu olan termik santral şimdi de içme suyu kaynaklarını sömürmeye başladı. Evrensel’den Özer Akdemir’in haberine göre; Yatağan ve çevresindeki birçok köyün tarım alanlarını, tarihsel dokusunu, sosyal yaşamını geri dönüşümsüz bir şekilde bozan termik santral şimdi de ilçeye içme suyu sağlayan Dipsiz Kaynağını almak için DSİ ile protokol imzaladı. DSİ 21. Bölge Müdürlüğü ve Yatağan termik santrali A.Ş. arasında imzalanan protokol termik santralin proses suyu ihtiyacının karşılanması için Nebiköy sınırları içindeki Dipsiz kaynaklarından 10 yıl süreyle 650 lt/sn su kullanacak. Kaynaktaki suyu, su sulama mevsiminde 1000 lt/sn olması durumunda kullanabilecek olan şirket protokole göre suyu başka bir amaçla değerlendiremeyecek.

Reklam Goruntulenme Bolumu


“Yatağan'a Verilen Suyun 13 Katı Termik Santrale”
Protokolde dikkat çeken bir başka rakam ise Yatağan ve çevresine verilen su miktarı il ilgili. Protokole göre Yatağan ilçe merkezi ve çevre yerleşim birimlerinin içme-kullanma suyu ihtiyacı için tahsis edilen 50 l/sn suyun yetersiz kalması durumunda Dipsiz kaynaklarından öncelikli olarak içme-kullanma suyu ihtiyacının karşılanacağı belirtiliyor. Yani Yatağan ve çevresinin içme kullanma suyunun 13 katı termik santralin kullanımına tahsis edilmiş durumda. Ayrıca protokolde tahsis edilen suyun ücretlendirilmesine dair herhangi bir vurgu da bulunmuyor. Şirket, 10 yıl sonra da suyu kullanmak istediğinde kiralama süresinin bitimine 6 ay kala DSİ'ye başvurarak süre uzatımı isteyebilecek.

“Tarım Tamamen Ölür”
Termik santrale karşı açılan davada bölgedeki su kaynaklarına dair hidrojeoloji raporu oluşturmak için bilirkişiler geçtiğimiz günlerde keşif yaparken, Prof. Dr. İlyas Yılmazer'in konuya dair görüşü dava dosyasına konuldu. Termik santralin ruhsat alanının birinci sınıf tarım alanı olduğuna dikkat çeken Yılmazer, Bölgedeki bütün yeraltısuyu düzenini bozacak olan bu işlemin yeraltısuyunu Akdeniz’e akıtacağını, bunun ise sadece zeytin ve orman ağaçları değil tarımı tamamen öldüreceği uyarısında bulundu. Yılmazer, “Bu tür alanlarda yeraltı kömür işletmeciliğinin (YKİ) yaratacağı sorunun boyutu sonsuza uzanır” dedi.

Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.