Yassıada'yı İmara Açmak İsteyenlere Açık Mektup!



İşte Korhan Gümüş'ün Taraf Gazetesi'nde yayınlanan yazısı....

Yassıada’yı yok etmeden önce düşün

Gezi’deki ağaçları kestirip oraya AVM yapmaya kalkışmadan yıllar önce defalarca söylemeye çalıştık.

“Gezi her yeri betonla boğulan İstanbul’un merkezinde kalmış yegâne yeşil alan. Eğer bir şey yapmak istiyorsan, burayı halkın daha iyi kullanması için aradaki engelleri kaldır. İstiklal Caddesi, Nişantaşı, Maçka, Dolmabahçe bu yeşil alanla ilişki kursun, Gezi şehre hayat versin. İstanbul halkı bu geniş yeşil alanda nefes alsın.” Bunu söylemekle kalmadık, yıllarca çalıştık, didindik. Sen “bunlar yalnızca itiraz etmeyi bilirler” demeyesin diye hayal bile edemeyeceğin öneriler getirdik.

Otoparklarla, polis merkezleriyle, inşaatlarla işgal edilen, ortadan ikiye bölünen, sahipsiz kaldığı için sürekli kırpılan şehir merkezindeki bu yeşil alanın nasıl canlanabileceğini, şehrin yaşamını nasıl zenginleştirebileceğini gösterdik.

Gezi’ye yapılacakları müzakereye açmaya çalışan insanlara sürekli burun kıvırdın. Onları düşmanların gibi algıladın. Bir kerecik olsun dinlemedin. “İnadım inat” dedin ve zorla bu yeşil alanı imara açmaya kalkıştın.

Çıkarları için mimarlık mesleğinin yüzkarası işler yapan kişilere uyduruktan projeler hazırlattın. Bu da yetmiyormuş gibi kestirmeye çalıştığın ağaçlara tutunan, onları korumaya çalışan insanlara şiddet uyguladın.

Şiddetle, çatışmayla, kavgayla alakası olmayan, yalnızca sokağa çıktıkları için insanlar öldü, sakat kaldı, yaralandı. Bu kişiler “polisle çatıştılar” dedin. Ne yaptığını gözlerimizle gördük. Dünya tarihine “yeşil alanı savunan insanları öldürten lider” olarak geçtin. Ne geçti eline? Yaptığından memnun musun? Zorla güzellik olmaz. Eğer bu basit kuralı bilmiyorsan, öğrenmek için hâlâ geç değil. Eğer aklın varsa, halka “senin için ben ne istersem yaparım, sen de kabul etmek zorundasın” denmeyeceğini bilmelisin.

Duyduğuma göre şimdi de kalkıp İstanbul’un iki küçük adasını, Yassıada ve Sivriada’yı imara açmaya çalışıyormuşsun. Önce Yassıada’nın adını değiştirmeye kalkışmışsın. Sen öyle istedin diye İstanbul halkı Yassıada’ya “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” diyecekmiş. Ada’nın adını değiştirmekle de kalmayıp, üzerindeki askerî yapıların yıkılmasını ve yerlerine turizm konaklama tesisleri yapılmasına karar vermişsin. Ankara’dan kalkıp İstanbul’un bir küçük adasına ne olacağına karar vermek sana mı kaldı? Duyduğumda inanamadım. Bu aklı sana kim verdi, bilmiyorum. Ama gene yanlış yapıyorsun. Bu fikri sana kim verdiyse, kendisine saklasın. Senin adına üzüldüm. Vah ki vah, dedim. Demek ki çevrende hiç aklı başında insan yok!

Yassıada’nın adını niye değiştirmek istiyormuşsun? Güya geçmiş ile hesaplaşılacakmış. Gezi’de ağaçlar kesilip, orada geçmişte var olan kışlanın taklidi yapılınca güya “Osmanlı mirası canlandırılmış” olacakmış ya, onun gibi bu da olmayacak bir hayal. Buna çocuklar bile güler. Ben senin daha akıllı olduğunu zannediyordum.

Hiç şüphesiz “İstanbul’da ne kadar alan imara açılırsa, inşaat yapılırsa, o kadar iyi olur, para gelir” diye düşünüyorsun. Başka bir bildiğin yok. Çıkarları için çevrende yuvalananların neden inşaat yapmak istediklerini, ne amaçladıklarını anlamak kolay. Ancak sözkonusu olan anısına değer verdiğin bir kişi, Adnan Menderes olunca, nasıl bir sonuç yaratacağını biliyor musun? Ne yaptığının farkında mısın?

Yassıada Türkiye’nin en önemli hafıza mekânı örneği. Yatırım amaçlı ve piyasa mantıklı bir imar projesi ile (olsa olsa) bunu yok eden kişi olarak tarihe geçersin. Benden uyarması.

İnşaat yapmaktan önce vicdanın, aklın ile bu meseleyi bir anlamaya çalış. Çıkarları için değil, demokrasi ve özgürlükler için bu konuya ilgi gösterecek insanların görüşlerini al. Türkiye’de darbeler tarihinin en önemli simgesi hâline gelmiş olan, imar hareketlerinden uzak bir askerî bölge olduğu için neredeyse o tarihten bugüne kadar hiç değişmeden kalmış bulunan Yassıada’yı yok etme.

Adnan Menderes’in hapis tutulduğu, kötü muamele gördüğü oda orada hâlâ duruyor. Önce o odanın kapısına bir plaket koy. De ki “bu gördüğünüz odada TC Başbakanı Adnan Menderes 1960 darbesinden sonra hapis tutuldu. Düzmece bir mahkeme tarafından yargılanırken insanlık onuruna yakışmayacak bir muamele gördü. Sonra da İmralı Adası’na götürülerek idam edildi. Onun hatırası adına bu gördüğünüz odada, kaldığı dönemin eşyalarını ve fotoğraflarını sergiliyoruz”.

Bu mekânları yıktırıp yerine otel, restoran yaptırırsan geçmişle nasıl hesaplaşırsın? Bu yapılar, bu adadaki yerleşim alanı geçmişle ilgili en önemli belgeler. Bu odanın yer aldığı binayı, o içimizi yakan fotoğrafta Adnan Menderes’in ayakta durduğu komutan odasını yok edersen, yerlerine oteller yaptırırsan, bu geçmişin en önemli belgelerini de tarihten silmiş olursun.

Bu hafıza mekânını gerektiği gibi korumak, sergilemek hiç de zor değil. Yassıada bak kaç senedir boş duruyor. Yassıada’yı bir belge olarak koru. İstanbul halkı adayı ziyaret etsin. Doğru dürüst bir sergileme düzeni kurulması, arşivlerin taranması, yayınlar hazırlanması, toplantılar yapılması için sana yardımcı olacak birçok kişi olduğunu biliyorum. Yassıada’nın yollarına, yapılarına işaretler, iskelesinin girişine danışma koydurabilir ve ziyarete gelecek halk için rehberlerden hizmet alabilirsin. Ulaşımı kolaylaştırabilir ve “bir sene de böyle dursun, ne olacağını bir görelim” diyebilirsin. Bir bak bakalım o zaman ne oluyor? Yassıada’yı imara açarak kazanacağından çok daha fazlasını kazanacağından eminim. Yassıada’yı da yok ettiğinde bir daha geriye dönüş mümkün olmayacak. Bu yüzden sana sesleniyorum. Bu şehre yaptıkların artık çizmeyi aştı. Kendini bilmez bir kişi gibi davranıyorsun, aklına estiği gibi işler çevirmeye kalkıyorsun. Yaptıkların İstanbul’un halkına, binlerce yıllık eşsiz değerlerine olduğu kadar sana da zarar veriyor. Anlaşılan etrafında, yakınında fikir alabileceğin, tartışabileceğin kimse kalmamış. Bu yüzden oraya buraya savruluyor, Yassıada’da olduğu gibi kendi savunduklarını bile bilemeyecek bir hâle geliyorsun. Bu tür işler piyasa odaklı kuruluşlarla, yatırımcılarla, spekülatörlerle yapılamaz. Piyasa mantığı ile böyle çalışmalar yönetilemez. Ama illa da “ben maddi değerlere önem veririm, manevi değerler benim için hiç önemli değildir” diyorsan başka. O zaman hak ettiğini bulursun.

*


Not: Bu arada bir yıl önce Yassıada gibi önemli bir hafıza mekânın bir “demokrasi müzesi” olması gibi parlak bir fikri ortaya atan Genç Siviller’e de sormak istiyorum, niye sesiniz çıkmıyor? Alternatifsiz bir biçimde ve oldubittiye getirilerek karşımıza konan planları, alınan kararları onaylıyor musunuz? Gezi’deki gibi bir hatanın (üstelik de size referans verilerek) yapılmasına seyirci kalacak mısınız? Yassıada dümdüz edilip üzerine oteller yapılınca, belge niteliğindeki binalar yıkılınca, amacınız gerçekleşmiş mi olacak? Yoksa Yassıada’da ne yapılacağını siz de mi yatırımcılara bırakıyorsunuz?