Uzman araştırma ekibi ile süregelen yurtiçi ve yurtdışı
projeleri inceleyen, Türkiye ile beraber 45 ülkede inşaat sektöründeki yatırım
olanaklarını ve güncel durumu verilerle ortaya koyan, geleceğe yönelik öngörüler
yapılmasını kolaylaştıran yapiveri.com, yeni
yatırımlar için yöneticilere veri ve kişiselleştirilmiş analiz imkanı sağlamaya
devam ediyor. yapiveri.com’un ekonomi danışmanlığını yürüten ekonomist
Barış Özus, sosyal refah göstergelerinden biri olan altyapı
sektöründe, Türkiye’de yaratılan katma değerin, ekonomi içindeki payının
azaldığına dikkat çekerken aşağıdaki değerlendirmelerde
bulundu:
“Bir ülkenin gayri safi yurtiçi hasılası (GSYH), makro ekonomik büyüklük
ölçütlerinden biridir ve belirli bir zaman kesitinde, ülke sınırları içinde
üretilen tüm nihai ürün ve hizmetlerin para biriminden değerini ölçer. Bu
ölçütün büyüklüğü sıklıkla ülkenin yaşam standardı olarak algılanır ve bu
anlamda gösterge olarak kullanılır. Türkiye’nin 2009 sonrası dönemde yakalamış
olduğu büyüme performansı, kriz dönemi daraltıcı etkilerini unutturacak hızla
gelişmekte, yurtiçinde ve yurtdışında dikkatleri üzerine çekmeye devam
etmektedir.
Büyüme hızımıza ilişkin rakamlar bu denli olumlu olunca, Türkiye’de yaşam
standardının da benzer bir hızla geliştiğini düşünmek, genel algı açısından,
yanlış bir yaklaşım olmayacaktır. “Yaşam Standardı” sınırları çok net olmayan,
bu nedenle ölçümü oldukça zor olan sosyal bir büyüklük. Bu büyüklüğün diğer bir
göstergesi de; Dünya Bankası tarafından “Sosyal Politika” başlığı altında
hesaplanan altyapı sektörünün yaratmış olduğu katma değerin ekonomi içindeki
payıdır. Uluslararası standart sektör sınıflama (ISIC) kriterlerine göre altyapı
sektörü inşaat, imalat, madencilik sektörleri ile elektrik, gaz, su üretim ve
dağıtım faaliyetlerini içermektedir. Katma değer ise altyapı sektörünün toplam
çıktı miktarından, tüm temel ve ara maliyetlerin çıkartılması ile
hesaplanmaktadır.
1998-2010 aralığında altyapı sektörünün, GSYH içindeki payı ortalama %32
seviyelerinde iken, inşaat sektörünün ortalama payı %6, imalat sektörünün
ortalama payı %23, madencilik sektörünün ortalama payı %1 ve elektrik, gaz ve su
üretim-dağıtım ortalama payı %2’dir. Tüm alt sektörlerin ve altyapı sektör
genelinin GSYH içindeki payı yıllar itibariyle ciddi değişim göstermemiş olup,
belirli bir ortalama etrafında durağan dağılım sergilemiştir. Türkiye’de
altyapı sektörünün yarattığı katma değerin ekonomi içindeki payı 1990-1998
yılları arasında zayıf artış trendine sahipken, 1998 yılındaki %35.54
seviyelerinden sonra daralmaya başlamış ve 2009 yılını %24 ile tamamlamıştır.
Benzer daralma trendinin Dünya, Avrupa Birliği, gelişmekte olan Avrupa ve Asya
ülkeleri için de geçerli olduğu söylenebilir. Diğer önemli nokta ise, gelişmekte
olan Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde, sektörün yarattığı katma değerin
sürekli artış trendine sahip olduğudur.
Bir sektörün yarattığı katma değer neden azalır?
Diğer tüm politik, mali koşulların sabit olduğu varsayımı altında, bu soruya
verilebilecek en kısa ve doğrudan yanıt; sektörün hayat eğrisinde gerileme
noktasına ulaşıldığı, yaratılan katma değer miktarının azaldığıdır. Katma
değerin, sektör tarafından üretilen toplam çıktı miktarından, tüm temel ve
ara maliyelerinin çıkartılması sonrasında geriye kalan pozitif fark olduğu
tekrar hatırlanacak olursa, Türkiye’de altyapı sektörünün yarattığı katma
değerin, ekonomi içindeki payı şu sebeplerle azalıyor olabilir:
1. Temel ve ara malı girdi miktarının ve/veya maliyetlerinin değişmediği
varsayımı altında, sektörün ürettiği çıktı miktarında ve/veya çıktı fiyatlarında
daralma söz konusudur.
2. Sektörün ürettiği çıktı miktarının ve/veya çıktı fiyatlarının
değişmediği varsayımı altında, temel ve ara malı maliyetlerinde artış söz
konusudur.
Söz konusu durum temel ve ara malı maliyet kalemlerinin pazarlık gücü
kazanması ve altyapı sektörünün her yıl daha az girdi kalemini kendi çatısı
altında üretmesiyle mümkün olacaktır. Bir hatırlatma; Türkiye’nin 2010
yılı son çeyreği itibariyle cari işlemler açığı / GSYH oranı - % 6.5 gibi tarihi
risk seviyelerinden birindedir. 2011 yılı Mart ayında 60.5 milyar dolar’a ulaşan
cari işlemler açığının GSYH oranı yaklaşık olarak -%8 seviyelerine ulaşmıştır.
Sonuç olarak, yukarıda sunulan nedenlerden hangisi geçerli olursa olsun, “Sosyal
Refah” göstergelerimizden bir tanesi mutlak olarak artmakta, nisbi olarak
daralmakta ve pozitif artık yaratma yeteneğini kaybetmektedir… Kısaca, bu büyüme
gerçek midir?”