Yapı Teknolojisinde Yenilenebilir Enerjiler ve Alternatif Sistemler
Türk Tesisat
Mühendisleri Derneği (TTMD) tarafından 6 - 7 - 8 Şubat 2009
tarihleri arasında Eskişehir'de gerçekleştirilen 'Yapı
Teknolojisinde Yenilenebilir Enerjiler ve Alternatif Sistemler' konulu
çalıştayın sonuç bildirgesi açıklandı. TTMD Yönetim Kurulu Başkanı Cafer
Ünlü imzasıyla yapılan açıklamada, enerjide fosil yakıt kullanımının
azaltılmasının ve dolayısıyla sera gazlarının neden olduğu çevre kirliliği
ve küresel ısınmanın önlenebilmesinin iki temel ayağı olduğuna dikkat
çekildi. Bunlardan birinin enerjiyi verimli kullanmak olduğunu söyleyen Cafer
Ünlü, diğerinin ise fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerjiden daha fazla
yararlanmak olduğunu açıkladı.
Sonuç bildirgesi şöyle:
1. Enerji Verimliliği
* Enerji verimliliğinde yapıların sadece ısı yalıtımı değil, aynı zamanda
HVAC sisteminin verimliliği de ele alınmalıdır. * Aydınlatma, binaların
enerji yüklerinde en önemli faktörlerden biridir. Dolayısıyla aydınlatma,
sürdürülebilir bina tasarımında çok büyük öneme sahiptir. * 2000’li yıllarda
sürdürülebilirlik kavramı konuşulur olmuştur. Dünyanın kaynaklarının gelecek
nesillere kalmayacak şekilde tükenmekte olduğu net olarak algılanılmaya
başlamıştır. Bugünkü tüketim hızıyla gelecek nesillere kullanabilecekleri fosil
yakıtlar kalmayacaktır. * Avrupa Birliği’nde enerji verimliliği ile ilgili
çalışmalar “Energy Performance of Buildings, Directive 2002/91/EC 16“ direktifi
çerçevesinde yürütülmektedir. Bu direktif bütün Avrupa Birliği ülkelerinde
geçerlidir. Söz konusu direktife göre binaların enerji etkinliğinin
değerlendirilmesinde “Isı Yalıtımı” ve “Isıtma ve Klima
Sistemlerini Verimliliği” ile “Binanın Enerji Etkin Dizaynı ve
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanılması” gibi temel parametreler
birlikte ele alınmaktadır. Bu yöndeki çalışmaların sonucunda hedef ‘Net Sıfır
Enerjili Binalar’ kavramıdır. Bu binalarda dışarıdan hiçbir fosil yakıt ve fosil
yakıta dayalı enerji girişi olmamalıdır. Bina kendi enerji ihtiyacını
yenilenebilir kaynaklardan kendi karşılamalıdır. Türkiye’de ise “Binalarda
Enerji Performansı Yönetmeliği” ile binalarda enerji verimliliğinin artırılması
ve bu çerçevede binaların sertifikalandırılması hedeflenmektedir. Bu
yönetmelikte sözü edilen ve binaların sertifikalandırılmasında kullanılacak olan
hesap ve simülasyon programının mümkün olduğunca kısa sürede geliştirilmesi
gerekmektedir.
2. Enerj ve Çevre
* Enerji kriziyle başlayan dönemde yakıt dönüşümlerinin de etkisiyle doğal
çevrenin korunması faktörü gündeme gelmiştir. * Çevre
kirliliğine neden olan emisyonlar, büyük ölçüde binalarda ve endüstriyel
tesislerde kullanılan mekanik tesisat sistemlerinden kaynaklanmaktadır. Bu
nedenle, çevre kirliliğinin mekanik tesisat sistemlerinden ve enerji
ekonomisinden bağımsız çözülmesi mümkün görülmemektedir. *
Sürdürülebilirlik kavramı aynı zamanda çevre için de geçerlidir. Önlem
alınmadığı takdirde çevrenin tükenmekte olduğu net olarak anlaşılmaktadır.
* Sadece zehirli ve zararlı madde emisyonlarıyla çevrenin kirlenmesi değil,
ozon tabakasının incelmesi, sera etkisi yaratan ve küresel ısınmaya neden olan
gazların atmosferde artması ciddi bir tehdit olarak değerlendirilmektedir. *
CO2 insan eliyle öylesine yoğun olarak üretilip, atmosfere salınmaktadır ki, bu
durum dünyanın iklimini değiştirecek bir düzeye ulaşmıştır. Dolayısıyla,
sürdürülebilir bir çevre için diğer emisyonlar yanında en önemlisi olarak
tanımlanan CO2 gazının atmosfere salımı sınırlandırılmalıdır.
3. Yenilenebilir Enerji Kaynakları
* İleriye yönelik olarak fosil yakıt kullanımının disipline edilebilmesi
amacıyla su ve toprak kaynaklı ısı pompalarının kullanımı devlet tarafından
teşvik edilmelidir. * Günümüz teknolojisi ile ülkenin rüzgar enerjisi
kaynağını belirlemekle ile ilgili bazı çalışmalar yapılmıştır. Ancak bunlar
50.000-80.000 MW gibi değerler içeren tahminlerden ileri gidememektedir.
* Türkiye’de halen çok kısıtlı olarak rüzgar gücünden elektrik üretimi
yapılmaktadır. Teşvikler hem tesis kurulması, hem de ülkede rüzgar endüstrisinin
oluşması için yeterli değildir. * Çeşitli elektrik tarifelerinin uygulandığı
ortamda yıllık ortalama elektrik alış fiyatından rüzgardan üretilen
elektriğin alınması yeterli bir teşvik değildir. * Ayrık veya yaygın
elektrik üretimi de mümkün olduğunca kullanılarak üretime katkısı sağlanmalı ve
teşvik edilmelidir. * Halen ülkemizde kurulu güneş kollektörü miktarı
yaklaşık 12 milyon m², yıllık üretim hacmi 750 bin m²’dir. Bu üretimin bir
miktarı da ihraç edilmektedir. * Güneş enerjisinden ısı enerjisi yıllık
üretimi 420 bin TEP civarındadır. * Bina sektöründe ısıl güneş enerjisinden
yararlanmak fizibildir. Bina sektöründe güneş enerjisinden öncelikle ısı
enerjisi olarak yararlanmak bu sektör açısından ciddi bir ticari potansiyel
oluşturmaktadır. * Türkiye dünyada 2. büyük kollektör alanına sahip, 3. büyük
pazar görünümündedir. * Güneş enerjisinin binalarda kullanımı yasal çerçeve
içinde özendirilebilir. Kollektörlerin kullanımı standartlar ve yönetmelikler
çerçevesinde düzenlenmeli ve teşvik edilmelidir. * Güneş pilleri, halen
elektrik şebekesinin olmadığı, yerleşim yerlerinden uzak yerlerde ekonomik
yönden uygun olarak kullanılabilmektedir. Genellikle sinyalizasyon, kırsal
elektrik ihtiyacının karşılanması, Orman Bakanlığı Orman gözetleme kuleleri,
Türk Telekom antenleri, deniz fenerleri ve otoyol aydınlatması gibi
uygulamalarda kullanılmaktadır. * Güneş enerjisinin elektriksel dönüşümünde,
fotovoltaik pazarı bütün dünyada gelişme göstermektedir. Ülkemizde güneş pili
kurulu gücü 1 MW' a ulaşmıştır. Ancak, güneş pillerinin kısa dönemde ticari
olarak kullanımı mümkün görülmemekte, zaman içinde teknolojik gelişmeye bağlı
olarak, ticari rekabet ortamında, binalarda elektrik üretimi amacıyla
kullanılabilmesi beklenmektedir. * Güneş enerjisinin elektriksel
dönüşümünde, fotovoltaik pazarı bütün dünyada hızla gelişme göstermektedir.
Örnek olarak, Güneş Enerjisi Enstitüsü Binasının çatısında elektrik üreten 26 kW
gücünde ki paneller, elektrik gereksinimin %50-60’ını karşılayarak yılda
yaklaşık 40.000.- TL elektrik harcamalarından tasarruf sağlamaktadır.
4. Genel Değerlendirme ve Çözüm Önerileri
* Ülkemizde yenilenebilir enerji kaynakları konusunda önemli bir potansiyel
bulunmaktadır. * Yenilenebilir enerji kaynakları doğrudan elektrik
üretiminde, bina sektöründe ısıl enerji (ısıtma, soğutma, sıcak su) ve elektrik
enerjisi üretiminde kullanılabilmektedir. * Yenilenebilir enerji
kaynaklarının binalarda kullanılabilmesi için öncelikle binaların ısı kayıp ve
kazançlarının minimize edilmesi gerekmektedir. * Bugünkü koşullarda
yenilenebilir enerji kaynaklarının HVAC sektöründe ve elektrik üretiminde
kullanımı binalar için anlamlıdır. Bu nedenle, yenilenebilir enerji
teknolojileri ve uygulamaları için dünyada ve Türkiye’de ciddi bir pazar
potansiyeli bulunmaktadır. Gelecekteki HVAC araştırma, geliştirme ve uygulama
konuları içinde yenilenebilir enerji teknolojileri ön sıralarda yer
almalıdır. * Günümüzde geri dönüş süreleri ve yatırımın fizibilitesi
düşünüldüğünde özellikle fotovoltaiklere dayalı elektrik üretimi ekonomik
görünmemektedir. Bu nedenle, binalarda yenilenebilir kaynaklardan elektrik
enerjisi üretiminin rekabete hazırlanması ve geleceğe yönelik planlamanın tesisi
açısından desteklenmesi gerekmektedir. * En önemli desteklerden biri,
üretilen elektriğin şebekeye satış fiyatı ile şebekeden satın alış fiyatları
arasındaki farkın ortadan kaldırılması, hatta şebekeye satış fiyatının
artırılarak konunun özendirilmesidir. * 500 kW sınırlanması olmaksızın,
ısıtma maksadıyla yakıt kullanan tesislerin kojenerasyon ya da trijenerasyon
olarak tesisi halinde, ısıtma referanslı olarak çalıştırıldığı sürece üretilecek
elektrik enerjisine devlet tarafından alım garantisi sağlanmalıdır. Sadece
ısınma amaçlı yakıt kullanımı eş zamanlı olarak üretilebilecek elektrik
enerjisinin kaybına, sadece elektrik üretimi için yakıt kullanımı ise eş zamanlı
olarak faydalanılacak ısı enerjisinin kaybına neden olmaktadır. Ülkemizin böyle
bir duruma daha fazla tahammülü olmadığı düşünülmektedir. * Yerel
yönetimler bu alanda halka destek olmalıdır. * Finans kuruluşları ile özel
yatırımcılar arasında işbirliği olanaklar yaratılmalıdır. Bu konu fosil yakıt
tüketiminin azaltılması sonucu küresel ısınmanın ve sera gazlarının azaltılması,
yeni iş olanakları yaratılması ve enerjide dışa bağımlılığın azaltılması
açısından çok önemlidir.