Seyfe Gölü’ne Yamula barajından su getirilmesi ve göl yakınında açılmak istenen taşocağı hakkında görüşlerini açıklayan Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey, taş ocağının göle ve çevresine zararı olacağını söyledi. Doğa Araştırmaları Dernek Başkanı Osman Erdem ise tesisin yakınlardaki Külhöyük köyüne zararı olabileceği ama Seyfe Gölü açısından bir sakıncası olmadığı görüşünde.
Evrensel'den Özer Akdemir'in haberine göre; Kırşehir’e bağlı Mucur İlçesine 16 kilometre uzaklıktaki Seyfe Gölü, Anadolu bozkırının ortasındaki bir kuş cenneti iken 20 yıl içerisinde tamamen kurudu. Bir zamanlar 187 kuş türünün yaşadığı göl, kuruyana kadar sadece Türkiye’nin değil dünyanın en önemli sulak alanlarından birisi olarak tanımlanıyordu. 320 bin adetle dünyanın en büyük flamingo (turna) topluluklarından birini barındıran göl, 1990 yılında “Tabiatı Koruma Alanı”, 1994 yılında ise Uluslararası Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi’ne dahil edilerek Ramsar alanı ilan edilmişti.
Son 20-25 yılda uygulanan yanlış su ve tarım politikalarıyla birlikte küresel ısınmanın da etkisiyle tamamen kuruyan Seyfe Gölü’nde bugün bir damla dahi su kalmamış durumda. Göl ve çevresi bugün bir çöl görünümüne sahip.
20 yıldır bitmeyen proje
Gölün kurumaya başlaması ile birlikte göle Kayseri Yamula Barajı’ndan kanallarla su aktarılması projesi gündeme getirildi. Yirmi yılı aşan bu proje hala tamamlanmış değil. Öte yandan Yamula Barajından Seyfe’ye yapılacak kanallarla ilgili girişimler ise hala devam ediyor. Seyfe Gölüne 12 km uzaklıktaki Külhöyük Köyü yakınında DSİ 12 Bölge Müdürlüğünce işletmeye açılmak istenen taş ocağı da bunlardan birisi. Açık ocakta patlatma yöntemi ile yılda 1.000.000 ton/yıl kapasite ile malzeme (taş/kaya) üretiminin planlandığı taş ocağında bunun için yılda 233 ton ANFO patlayıcı ve 7 ton da dinamit patlatılacak.
“Fesil sular yok olacak, su kaynakları kuruyacak”
Taş ocağı projesinin Seyfe Gölü’ne ve çevresine etkisini anlatan Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey taş ocağının mera alanı, 'Seyfe Gölü Sulak Alanı ve Tabiat Koruma Alanı Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı' ve Seyfe Gölü su havzasında kaldığına dikkat çekti. Yöredeki kayaların mermer ve kireçtaşından oluştuğunu belirten Atabey, bu kayaların bünyesinde binlerce yıldan beri depolanmış fosil suların olduğunu, taşocağı faaliyetiyle bu yer altı sularının zarar göreceğini dile getirdi. Faaliyet sırasında büyük miktarda ANFO ve dinamit patlatılacağını belirten Atabey, bu patlatmalar nedeniyle yer altı sularının debisinin azalacağını ve yön değiştiren sular nedeniyle kaynakların kuruyacağı uyarısında bulundu.
Yamula'nın suyu neden çare değil?
Göle Yamula Barajından su verilmesinin ekosistem açısından yeniden canlanma ve habitat açısından faydalı olacağını ancak bir çare olmayacağını belirten Atabey, “Seyfe Gölü çevresindeki kaya birimlerinden süzülerek gelen yüzey ve yer altı sularıyla beslenmektedir. Gölün kurumasındaki asıl sorun bu beslenme havzasına insan eliyle müdahalelerde bulunulmasıdır. DSİ tarafında kurutma kanalları açılması, maden ve taşocakları faaliyetleri, tarımsal faaliyetlerde aşırı ve kontrolsüz yer altı suyu kullanımı, gübreleme ve ilaçlama gibi kriterler bunda etkili olmuştur.” dedi.
"Taş ocağının Seyfe'ye bir etkisi olmaz"
Seyfe Gölü ile ilgili yıllarca birçok araştırmaya imza atan Doğa Araştırmaları Derneği Başkanı Osman Erdem ise taş ocağı ile ilgili hazırlanan raporu yüzeysel bulmakla birlikte tesisin açılmasında hukuki açıdan bir sakıncası olmayacağı ileri sürdü.
Taş ocağının Seyfe Gölü’ne hali hazırda olumsuz (Su rejimi açısından, kuşlar açısından) bir etkisinin olup olmayacağı sorusunu da “Bu da olası görünmüyor” diye yanıtlayan Erdem, şunları söyledi: “Çünkü, yıllardır Seyfe Gölü’nde ne su var ne de kuş. Malya projesi ile Seyfe Gölü’ne su verilmesi ihtimali olduğu için (yıllardır DSİ bunu söylüyor) projenin bir an önce tamamlanmasının olumlu katkısı bile olacaktır. Seyfe Gölü’nün dışında başka alanlara etkileri tabii ki olacaktır. Alan mera ve tarım alanı görünüyor. Mera vasfının kaldırılması gerekir. Mera kaybı yaşanacaktır. Oluşan tozun tarım ve mera alanlarına ve yakınında Külhüyük köyü var, olumsuz etkileri olacaktır”.
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.