Yalnız Vapurları Değil Bütün Değerleri Yok Ediyorlar
Hep böyle oluyor. Önce küçük bir deneme ve tepki
ölçme... Gelen itirazların yoğunluğuna göre gerekirse geçici bir süre geri adım
atma... Aradan bir süre geçip konu unutulduktan sonra planlanan uygulamayı
yeniden devreye sokma... AKP ve genel başkanının siyasi hamlelerinde kullandığı
(türban, cumhurbaşkanlığı seçimleri, Kürt açılımı) hayli başarılı bir taktik.
Mehter takımı gibi bir ileri bir geri, sonra tekrar ileri. Bir de bakmışsınız
halkımız alışmış. Hitler’in propaganda bakanı Joseph Gobbels bugün yaşıyor olsa
hayran kalırdı. Artık salt siyasi hamlelerde değil her alanda kullanılıyor.
İktidarın kontrolündeki ya da kapsama alanındaki birçok kurum ve kuruluş da
taktiği iyice benimsemiş.
İstanbul’un o güzelim bembeyaz şehir hatları vapurları da aynı taktiğin
kurbanı... Yavaş yavaş, alıştıra alıştıra gözden uzaklaştırıyorlar. Öyle
kurnazca hazırlanıyor ki plan, “vapurların kalkması söz konusu değil, hatta yeni
vapurlar gelecek, onların şeklini de halkımız seçecek!” diye devasa kampanyalar
bile düzenleyip insanlara oy attırıyorlar. Bu arada aynı plan çerçevesinde motor
iskeleleri yeniden düzenleniyor, özel motorların sefer sayıları arttırılıyor.
Sonra bir gün bakıyorsunuz vapur yok. Boğaz hatlarında artık vapur yerine motor
işliyor. Adalar’ın Yalova ile bağlantısı da aynı taktikle koparıldı. Şimdi
sırada Adalar’ın ana kara ile en yakın ulaşım noktası olan Bostancı var. Hatta
zaten vapurun yanı sıra motor seferleri yaz-kış özel bir girişim eliyle düzenli
olarak yapılırken İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) kış tarifesinde aniden kimi
vapur seferlerinin yerine motorları yerleştiriyor. Kış, fırtına demeden
insanları küçük bir motora mahkûm ediyor. Tekerlekli sandalyelerde engelliler,
yaşlılar, okullarına gitmeye çalışan çocukları perişan ediyor.
“Aman bunca sorun dururken vapur yerine motor olmuş bana ne” diyenlere değil
sözüm. Bunun sistematik ve planlı bir girişim olduğunu, sorunun salt vapur-motor
meselesi olmadığını düşünenlere.
Kandırmaca, uyutma, unutturma... Sessizce ve sinsice...
Peki geri planda yatan ne? İDO’nun özelleştirilmesi için düğmeye basılmış
olması mı? İDO yetkilileri “Ne yapalım kışın koca vapurlar dolmuyor, zarar mı
edelim?” gerekçesine sığınıyor. Oysa güvenli ulaşım bir haktır. İDO da bu
hizmeti vermekle görevli bir kamu kuruluşudur. Zarar ediliyor gibi bir
gerekçeyle insanlar bu haktan mahrum edilemez. Kaldı ki vapur hattı dururken
bilinçli bir şekilde motor seferlerinin artmasına, dolayısıyla yolcuların
azalmasına göz yuman, göz yummakla kalmayıp vapur tarifesindeki saatleri
olabilecek en kötü şekilde ayarlayan bir yönetim anlayışı ile karşı karşıyayız.
Vapurlar değil sadece yok olan.Yaşam alanlarımız, değerlerimiz, geleceğimiz bu
şekilde yitip gidiyor biz seyrederken...
Yapılması gereken “bu kez suskun kalmamak, doğru yere doğru tepkiyi verip
takipçisi olmak.” Yoksa? Yine küçük bir geri adım, bekleyiş ve ardından ileri.
Mehter takımı gibi... Yavaş ama planlı.