Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’nun,
Ilısu fiyaskosunun siyasi sorumluluğundan sıyrılmak için
yaptığı açıklamaların gerçek dışı olduğu ortaya çıktı.
İki hafta kadar önce, Almanya, Avusturya ve
İsviçre ile üç Avrupa bankası, Çevre Bakanlığı
baraj yapımıyla ilgili yükümlülüklerini zamanında yerine getirmediği için
Ilısu’ya sağladıkları finansmanı geri çektiler. Eroğlu, bakanlığının
yükümlülükleri yerine getirmemiş olduğunu yalanladı ve kararın “siyasi” olduğunu
ileri sürdü. Proje, “Türkiye’nin bölgesel güç olmasını istemeyen devletler”
tarafından engelleniyordu.
Bunların doğru olmadığını yazdığımda Eroğlu, Basın ve Halkla İlişkiler
Müşavirliği aracılığıyla11 Temmuz’da bir mektup yollayarak iddialarını
yeniledi. “Çevrenin, tarihi ve kültürel varlıkların korunması ve yeniden
yerleşim konularında gerekli bütün çalışmalar yerine getirilmiş olup, kredi
sözleşmesinin iptal kararının ilmi, teknik hiçbir yönü bulunmamaktadır” dedi;
“Bu kesinlikle siyasi bir karardır.”
“DSİ (Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü) bu çerçevede inşaat öncesi yapılması
gereken bütün görev tanımlarını başarıyla yerine getirmiştir. Bu husus söz
konusu faaliyetlerin takibiyle görevlendirilen Uzmanlar Komitesi tarafından da
raporlanmıştır.”
Raporlar yalanlıyor
Geçen salı, projeyle ilgili devletlerin ve şirketlerin internet sitelerinde
yayımlanan raporlar* bunu kesinlikle yalanlıyor. Üç devlet tarafından üstlenilen
534 milyon euro’luk kredi, inşaatta OECD prensiplerine ve Dünya Bankası
standartlarına uyulması halinde serbest bırakılacaktı.
Baraj gölü dolduğunda Batman, Diyarbakır, Siirt, Şırnak ve Mardin’e ait
toprakların bir bölümü ve 185 köy sular altında kalacaktı. Bunun, çevrede
yaşayan halk, doğa ve arkeolojik eserler üzerindeki olumsuzluklarını asgariye
indirmek için 150 küsur standart tespit edildi. Yarısı inşaat başlamadan önce
tamamlanacaktı. Ekim 2006’da Türkiye kreditörlerle anlaşma imzaladı. (Başbakan
Erdoğan bu tarihten iki ay önce barajın temelini atmıştı bile, ama o ayrı bir
konu.)
Çevre Bakanlığı’nın taahhütlerine sadık kalmasını temin etmek üzere, Türkiye
dahil değişik ülkelerden üç Uzmanlar Komitesi kuruldu. Uzmanlar, Çevre
Bakanlığı’na yeniden yerleşim, kültürel miras ve çevre konularında destek ve
tavsiye verecek kreditör devletlere belirli aralıklarla rapor yollayacaktı.
Kredinin işlerlik kazanması için, taahhüt edilen inşaat öncesi önlemlerin
tümünün tamamlanması gerekiyordu. Projeyi yürütmekle görevli olan DSİ, işleri
söz verdiği zamanda tamamlayamadı ve üç defa ek süre istendi. Almanya, Avusturya
ve İsviçre ümidi kesip şubatta krediyi askıya aldı ve Eroğlu’na altı aylık son
bir mühlet verdi.
Son Uzmanlar Komitesi raporları bu sürede de işlerin tamamlanmadığını
gösteriyor. Arkeoloji ve Çevre komiteleri, mesafe kat edildiğini ama
taahhütlerin tamamının yerine getirilmediğini raporladı. Yeniden Yerleşim
Komitesi de bütün işlerin tamamlanmadığını yazdı. Ama büyük ivme kazanıldığı ve
ilerleme kat edildiği için devletlere krediyi askıdan almalarını tavsiye
etti.
Son aylarda DSİ işleri gerçekten hızlandırmıştı ama kreditörlere bu yetmedi.
Çünkü, Çevre Bakanlığı’nın uluslararası standartlara sonuna kadar uyacağına dair
inançlarını kaybetmişlerdi. Krediyi iptal ettiler. İş suya düştü. İşin doğrusu
budur, Sayın Eroğlu.