Türkiye'nin tarihi eserlerle ilişkisi hep sorunlu olmuştur. Kendi toprağındaki zenginliği bu kadar hoyratça kullanan başka bir millet var mı doğrusu bilmiyorum. Küçüklüğümden hatırlıyorum, Kars'taki Ani Harabeleri'nden sökülen taşlarla hayvan ağılları yapılırdı.
Tarihi eserlerimizi ya böyle tahrip ettik ya da çalıp yurtdışına sattık. Bir türlü sahiplenemedik. İstanbul buna en çarpıcı örnek. Surların haline bakın. Sadece millet değil, devlet de yerel yönetimler de surları adeta işgal etti. Kimi gecekondu, kimi de "lüks restoran" kondurdu surların üstüne.
Şimdi anlaşılıyor ki, 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu'nun "payitahtı" İstanbul'un merkezi Topkapı Sarayı bile ilgisizliğin, bilgisizliğin kurbanı. Buna bile şükretmek gerekiyor. Çünkü asıl vahim olay dünyanın ilk alışveriş merkezi Kapalıçarşı'da yaşandı, halen de yaşanıyor. Eğer kısa sürede Kapalıçarşı ele alınmazsa çok ciddi bir tehlike söz konusu.
Neden mi? Çünkü; Kapalıçarşı'nın altı yıllardır oyuluyor. Bir süre önce Kapalıçarşı ile ilgilenen bir grup bilim adamıyla konuştum. Söyledikleri gerçekten ürperticiydi. Yıllar önce 2-4 metrekare olan küçük dükkânlar şimdi 10, hatta 20 metrekareye çıkmış. Yani Kapalıçarşı'nın altı "para hırsı" yüzünden delik deşik edilmiş ama haberimiz yok.
Peki bu durum karşısında devlet veya yerel yönetim ne yapıyor? Anladığım kadarıyla hepsi şaşkın şaşkın sadece olanları izliyor. Ve kimse dur demiyor, diyemiyor. Daha vahim olanı, ortada Kapalıçarşı'nın bir rölevesi bile yok. Kısacası kimin nerede ne yaptığını devlet ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi bilmiyor. Düşünün, İstanbul bir deprem tehlikesiyle karşı karşıya. Böyle bir şehirde, önemli bir tarihi yapının altı yıllardır oyuluyor ama nedense kimse bu gerçeği görmek istemiyor.
Uşak Müzesi'nden çalınan Karun Hazinesi'ne ait "Kanatlı Denizatı Broşu"nu belki yeniden bulmak mümkün. Peki Kapalıçarşı yıkılırsa yeniden yapma şansımız var mı? Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er bu konuda ne düşünüyor doğrusu merak ediyorum.
Umarım yarın başlayacak 1. Eminönü Sempozyumu'nda bu konu ele alınır ve bir sonuca bağlanır.