“Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!”



Taksim Metrosu’ndan çıkıyoruz; son derece heterojen bir kalabalık akın akın Gezi Parkı’na yol alıyor. Parkı kapatan polis araçlarının ağırlığını fark etmeyen biri rahatlıkla festival organizasyonu olduğunu düşünebilir bu ortamda. Nitekim öyle de… Herkes öfkeli olduğu kadar neşeli, tedirgin olduğu kadar rahat ve her şeye rağmen umutlu… Kalabalığın içine su, salatalık, karpuz satan seyyar satıcılar var… Halay çekenler var, şarkı söyleyenler var. Karanlık çöküyor, gece oluyor. Saat gece bir, iki sloganlar durmuyor, mekânını savunanlar yorulmuyor. Bugün gördüğümüz çatışma ortamının izi yok henüz... 

“Kent dediğimiz bu değil mi zaten?”

Gezi Parkı’nın serinliğinde sohbete koyuluyoruz. Uzun bir süreç okuması başlıyor. Kent meselelerinin sektörel yayınlardan ulusal basına taşınmasını, kent toprağına atfedilen değer biçimlerini konuşuyor insanlar.

Aklını, yüreğini, emeğini mekâna atfetmiş meslek adamlarının, kent aktivistlerinin tüm çağrılarına rağmen; bitmek bilmez suskunluğun yorgunluğundan bahsediyorlar. “İşte Gezi’nin alamet-i farikası bu!” diyorlar. “Şuana kadar kamusal alana, mekâna, kentlilik bilincine dair ne konuştuysak; her kesimden insan bunun için burada. Olağan hayat ritminde birlikte olmayacağı insanlarla yan yana, kamusallığı için aynı mekânda. Kent dediğimiz bu değil mi zaten?”



Mekâna yapılan müdahalenin ekonomiyi, politikayı etkilediği kadar; insanın kendisini, yaşamını, zihnini ve dahi bedenini etkilediği tartışılıyor uzun uzun. Kent gündeminin insan belleğinde bıraktığı tortu, yorgunluk ve yoğun müdahalelere rağmen bu eylemin kendisinin yarattığı dinlenme hali…

Bu mekânsal, politik ve akademik tartışmayı yürütenler ne akademisyen, ne uzman ne de meslek insanları… “İnsanlar bu kentin hakikatini biliyor” diyorlar; “Biz burayı teslim etmeyeceğiz. Ama ne olursa olsun burada yaşananlar, insanların böyle bir araya gelmesi mekânı sahiplenme adına bir kırılma noktasıdır. Bu artık belleğimizdedir, bu artık unutulmaz”.

Dün gece Gezi Parkı'ndan ayrılırken öfkesi içerisinde dingin bir kalabalık kalıyor aklımızda; sanki bugün olacakları daha dünden biliyorlarmış gibi, kararlılıklarını ortaya koyuşları; yorulmadan "Ne olursa olsun, buradayız" haykırışları...

Konu Başlıkları Burada Görünecek



Reklam Goruntulenme Bolumu