20 - 23 Eylül 2012 tarihleri arasında düzenlenen 25. Yapı Fuarı - Turkeybuild Ankara, bu sene yeni mekanı Congresium ATO Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapı sektörünün nabzını tuttu. Fuar kapsamında Eryap Pazarlama Yöneticisi Levent Kösoğlu ile en son ürünleri wooler ve sürdürülebilirlik üzerine konuştuk…
Eryap ve Eryap’ın ürün gamı hakkında öncelikle kısa bir bilgi alabilir miyiz?
Eryap, 2001’den beri faaliyet gösteren, ilk aşamada dış cephe kaplama ve polimer dış cephe kaplamaya yönelik malzeme üretimi gerçekleştiren, akabinde diğer yatılım ürünlerinin de üretimini gerçekleştiren bir firma. Eryap’ın üç adet üretim tesisi bulunuyor; ilki 2001’de Gaziantep’te, ikincisi 2005 yılında İstanbul-Silivri ve üçüncüsü Sakarya/Hendek'te ısı yalıtım ürünlerimizi üreten tesisimiz bulunuyor.
En son olarak 2012 yılında, bu fuarın odak noktasındaki taş yünü ürünümüzü ‘Wooler’ı devreye aldık. Dolayısıyla hem dış cephe kaplama, hem PVC kapı pencere alanında hem de tüm ısı, su, ses, yangın yalıtım ürünleri alanında üretim gerçekleştiren bir kuruluş olarak faaliyetlerimize devam ediyoruz. Sürekli gelişen, yeni yatırımlar yapan, yalıtım sektörü bağlamında özellikle ülkemiz için oldukça önem arz eden bir firma olarak faaliyet gösteriyoruz.
Öncelikle Wooler adlı ürününüzü daha yakından tanıyabilir miyiz? Bir de bildiğiniz üzere son dönemde özellikle yalıtım bağlamında yasa ve yönetmelik alanında ciddi düzenlemeler yapılıyor. Bu süreci bizim için değerlendirebilir misiniz?
Wooler ile birlikte, son teknolojiye sahip bir üretim tesisine sahibiz. Neden bunu söylüyorum? Beş farklı Avrupa ülkesinden dokuz farklı firmayla ve üretim konusunda tecrübeli danışmanlarla birlikte bir fizibilite çalışması yapıldı. Akabinde 2011 yılı başında ilk kazma vuruldu ve on ay gibi bir süreç içerisinde üretim başladı. Neden son teknoloji diyoruz? Sonuçta taş yünü bildiğiniz gibi bir yalıtım malzemesi, ısı yalıtımını artı ses yalıtımını artı yangın yalıtımını bir arada sunan, katma değeri çok yüksek bir ürün. Bunun ötesinde aslında tamamen doğal ham madde kullanılarak üretilen bir ürün. Yani volkanik kazan taşının yüksek sıcaklıklarda 1300-1400 derece sıcaklıklarda eritilmesi ve akabinde yün gibi lifli bir yapıya dönüştürülerek üretilmesiyle elde edilen bir ürün. Sonuçta yüzde yüz doğal bir ürün. Isı yalıtımı bağlamında yüzde ellilere varan tasarruf sağlayabilen ve ses yalıtımı özelliğine sahip bir ürün.
Aynı zamanda ses yalıtımı konusunda da nitelikli bir ürün olduğunu belirttiniz.
Evet, özellikle komşu duvarlarda… İnsanlar “öksürse duyuyorum” diyor komşuların için. Ancak bu tarz ürünlerin kullanımında, özellikle son dönemde, son birkaç yıldır Türkiye’de ofis inşaatlarının oldukça fazlalaşması ve bu ofislerde de ara bölmelerde bölme duvarlarda özellikle taş yünü kullanılması bu ürüne verilen değerin artmasına, ürünün daha büyük bir önem arz etmeye başlamasına neden oldu.
Ayrıca yangın yalıtımı konusunda da, aslında hep bildiğimiz ancak son dönemde daha sık duyduğumuz özellikle yüksek katlı gökdelenlerde, ihtiyaca cevap veren bir ürün. Bu anlamda özellikle itfaiyenin geliş süresi içersinde, yangının bir alt kattan bir üst kata sıçramasını engellenmesi anlamında yeterli süre sağlaması bakımından önem taşıyor. Wooler’ın yangın ile temas etmesi halinde üründen zehirleyici gaz çıkmıyor, bu da onu tamamen güvenilir hale getiriyor.
Bildiğiniz üzere ısı yalıtımına yönelik ürünler mevcut, biz de ısı yalıtımına yönelik ürün üretiyoruz, tabi onların da kullanımları bir şekilde devam ediyor, ancak özellikle yüksek katlı binalar için geçerli olan şartname ve yönetmelikler gereği sınırlandırılıyorlar. Yönetmelikler Wooler gibi A1 sınıfı olan yanmaz malzemelerin kullanımını zorunlu kılıyor. Yangın yönetmeliklerinde değişiklikler yapılıyor. Dolayısıyla insanlar artık şöyle düşünüyor; “Madem ben ısı yalıtım malzemesi kullanacağım, bununla birlikte yangın ve ses yalıtımı aynı anda olsun”. Maliyetler açısından baktığınızda, üç farklı ürünün sahip olduğu özellik tek bir üründe toplanmış durumda, bu anlamda daha ekonomik bir ürün.
Bu anlamda Wooler, ekonomik, çevreci ve sağlıklı bir ürün. Dolayısıyla önümüzdeki dönemin yükselen bir değeri olarak karşımıza çıkacak.
Wooler’ı benzerlerinden ayıran özellikler nelerdir?
Öncelikle Wooler, Mart itibariyle devreye almış olduğumuz bir ürün ve dürüst olmak gerekirse oldukça iddialı olduğumuz bir ürün. Kullandığımız son teknoloji sayesinde; ürünün içerisinde bulunan, elyaflaşmamış taş olarak tabir edilen ve ürünün performansını olumsuz yönde etkileyen malzemeler yüksek oranda ayıklanabiliyor. Bu durum, ürünün ısı yalıtım performansının rakiplerine göre daha yüksek olmasını sağlıyor. Bununla birlikte yüksek bir yoğunluk aralığımız bulunuyor, 30 ila 200 yoğunluk aralığında ürün üretebiliyoruz. Wooler gemi sektöründen sanayi tesislerinin yalıtımına, dış cepheden çatı ve ara bölmelerin yalıtımına kadar oldukça farklı alanlarda kullanılabiliyor. Bu bakımdan ürün çeşitliliği ve yoğunluklar anlamında fark yarattığımız söylenebilir.
Eryap’ın sürdürülebilirlik konusuna bakış açısı, ön plana aldığı kriterler ve bu anlamda inşaat sektörüne katkılarından birazcık bahsedebilir misiniz?
Şöyle söyleyebilirim, bizim bütün üretim tesislerimizde mutlaka çevreye atılan gazlar oluyor ama bunların hepsi filtrelenerek atılıyor. Dolayısıyla İSO 14001 kapsamında gerekli zorunluluklar neyse onları harfiyen yerine getirmeye çalışıyoruz. Özel filtrasyon sistemleri kullanılarak çevreye verilen zararlı atıkların azaltılması konusunda yoğun olarak çalışıyoruz. Özellikle Wooler ile ilgili yüksek sıcaklıkta bir ergitme işlemi olduğu için orada tabi ki çıkan sıcak havanın tekrar geri dönüşümü ve proseste kullanımıyla ilgili özel bir yatırımımız var.
Çünkü sonuçta kullandığımız bir doğal taş, kaya… Yani volkanik patlamalar sonucunda çıkan bir kaya ve bununla ilgili üretim esnasında oluşan sıcak gazı tekrar geri besleyerek, içerisinde filtrasyon sistemi de bulunan bir ünite aracılığıyla temiz havayı dışarıya veriyoruz, diğer mevcut havayı da filtre ederek sisteme tekrar alıyoruz. Dolayısıyla daha az yakıt kullanarak, üretim prosesimizi devam ettiriyoruz. Bu uygulama çevre için başlı başına bir yatırım. sonuçta belli bir tonajda üretim yapıyorsunuz onun için bir ham madde kaynaklarına, yakıtlara ihtiyacınız var. Bunları daha az kullanarak biz üretim sürecinde hammaddeyi kullanımımızı azaltıyoruz.
Artı vakumlu paketlerle ürünlerimizi sevk ediyoruz ve vakumlu paket uygulamamızı diğer ürün gruplarımız için geçerli olacak şekilde yaygınlaştırmayı düşünüyoruz, bununla ilgili çalışmalar devam ediyor. Böylece siz normalde bir kamyon ile gönderdiğiniz ürünün yaklaşık yüzde otuzu kadar daha fazla ürün sevk edebiliyorsunuz. Bu da hem depolama hem de nakliyat anlamında tasarruf sağlıyor, dolayısıyla bu karbon ayak izinde de önemli bir etki yaratıyor.
Son olarak bildiğiniz üzere Yapı Fuarı Ankara artık yeni mekanında… Bu yeniliği nasıl yorumluyorsunuz ve nasıl bir beklentiniz var?
Bu mekan diğer mekana göre oldukça modern ve gezilmesi daha kolay bir fuar alanı sunuyor. Şu an için oldukça memnunuz. Yapı Fuarı Ankara, çevre iller için de önem teşkil ediyor, İstanbul’a gelemeyenler özellikle buraya gelmeyi ihmal etmiyorlar. Bizim bayilerimiz ve diğer bayiler de buraya katılımı daha da arttıracaktır diye düşünüyoruz.