‘ANKARA bir kültür merkezine kavuştu' (05.04.2010) başlıklı Ankara'da
açılan CerModern Kültür Merkezi hakkındaki yazım üzerine, çok anlamlı bir
e-posta aldım.
Onu okumanızı isterim: “Sayın Hızlan, Cer
Atölyesi'ni gezerken yaşadığınız mutluluğu, biz mimarlar da; ‘Yapılar deneyimli
mimarlar tarafından tasarlanıp projelendirildiğinde nasıl da beğeniliyor' diye
yaşıyoruz... Sizin bu yazınızda yapının tasarımını ve restorasyonunu
gerçekleştiren çok başarılı ve deneyimli mimarlar Sayın Semra Uygur ve Özcan
Uygur'dan da teşekkürü hak ettiklerinden dolayı söz etmenizi beklerdik. Zira
ortaya çıkan yapılarda en az işveren kadar, mimarların da çabası ve emeği
vardır... Ama ülkemiz henüz bunun farkına varacak çağdaş düzeye ne yazık ki
gelememiştir!.. Biz mimarlar ve sanatçıya saygı duyan kişiler için ‘o yapı'
şimdi de, gelecekte de Uygur'ların yapısı olarak bilinecektir... Mimar Nuran
Ünsal.” Bu yazıyı biraz geç yayınladığım için okurum Nuran Ünsal'dan özür
dilerim. Sevgili Rauf Hoca'yı (Rauf Mutluay) anarak şöyle
yazabilirim. Güzel bir işin zamanı geçmez. Sayın Semra Uygur ve Sayın
Özcan Uygur'a da CerModern'i bize böyle bir çalışmayla kazandırdıkları için
teşekkür ederim. CerModern'e gelenler iki mimarı anımsamalılar. Bence bir
mesleğe saygının gereğini de bir kez hatırlatan Nuran Ünsal'ı da
unutmasınlar.
* * *
BEYOĞLU'NDAKİ tarihi binalarda da bir husus
dikkatinizi çekmiştir. Dış duvara gömülü biçimde mimarın adı yazılmıştır.
Çoğu yabancı mimarların adının başında “Architect...” yazısına
rastlarız. Şimdi kocaman siteler yapılıyor, alışveriş merkezleri arttıkça
artıyor, hatta kimi bina bir yarışmayı kazanan projeden seçiliyor; ancak
hiçbirinin kapısında veya duvarında mimarının adına rastlamıyoruz. Bir
arkadaşım bu binaların çoğunun mimarlık büroları tarafından yapıldığını, bir
adda odaklanmadığını söyledi. O zaman bu büronun adını, emeği geçenlerin
hepsinin adını yazmak taraftarıyım. Emeğe, çabaya saygı bunu
gerektirir. Ancak mimarlık dergilerinde bazı yazlık sitelerin, merkezlerin
mimarlarının adını görebiliyoruz. Oysa meslek dergileri genellikle meslektaşlar
arasında bir haberleşme, bilgilenme organıdır. Gerek gazetelerde, gerek
televizyonlarda, bina açılışları görkemli törenlerle yapılırken, kaç metrekare
olduğu, kaç mağazanın yer aldığı, hangi mağazaların burada bulunduğu yazılır ama
mimarından söz edilmez. Yalnız yeni yapılan binalar için söz konusu değildir
bu unutkanlık, eski, tarihi yapıların onarımı, restorasyonu için de geçerlidir
bu dikkat. Yazılmanın, söylenmenin önemi ve gereği sadece, bir mimarın,
emeğine, çabasına saygı olarak yorumlanmamalıdır. İleriki kuşaklarda mimarlık
tarihini yazacaklara da bir belge niteliği taşır.
* *
*
VİTRİNDEKİLERE önem verip, vitrini hazırlayanları unutmak sadece
mimarlık için geçerli değildir. Elbet diğer alanlarda da hakkı yenenleri söz
konusu edeceğim.