Venedik Bienali'ne Katılan Türk Pavyonu Maddi Sıkıntı İçinde



115 yıl önce yola koyulan, günümüzün en önemli sanat arenalarından biri kabul edilen 53. Venedik Bienali 17 Haziran'da başlıyor. Türkiye ilk kez 1956 yılında katıldığı bienale bu kez biraz boynu bükük ve tartışmaların eşliğinde katılacak gibi görünüyor.

53. Venedik Bienali Uluslararası Sanat Sergisi'nde Türkiye'yi genç küratör Başak Şenova'nın üstlendiği "Lapses" adlı proje temsil ediyor. Türkçede tek bir sözcük olarak tam bir karşılığı bulunmayan "Lapses" kesinti, hata, pürüz anlamına geliyor. Bellek, zaman, mekân algısı gibi kavramların üzerine inşa edilmiş projenin sanatçıları ise Banu Cennetoğlu ve Ahmet Öğüt. Geçen yıl olduğu gibi yine Türkiye pavyonu bienalin ana mekânı Arsenale'de yer alıyor.

Sponsor sıkıntısı

Dışişleri Bakanlığı'nın maddi-manevi himayesinde gerçekleşen serginin koordinasyonunu İstanbul Kültür Sanat Vakfı üstleniyor. Başbakanlık Tanıtma Fonu Kurulu da destek veriyor ama bu kez özel sektörden sponsor olan bir kurum ya da kuruluş yok. Kısacası bu yıl Dışişleri Bakanlığı'nın verdiği 50 bin euro ve İKSV'nin imece usulü bulduğu kaynaklarla kotarılıyor.

Bu yıl ayrıca, 1990'lardan itibaren Venedik Bienali'ne katılmamıza büyük emeği geçen, birçok kez Türkiye pavyonunun komiserliğini ve küratörlüğünü yapan Beral Madra da Ortaasya pavyonunun küratörlüğünü üstlendi.

Tacikistan, Kazakistan ve Özbekistan'dan sanatçıların yer aldığı Ortaasya pavyonu Venedik Bienali'ne üçüncü kez katılıyor. Küresellik sürecinde sanat yapmanın karmaşık özelliklerini, bu coğrafyada yaşayan sanatçıların son otuz yılın ekonomik ve siyasal karmaşasında nasıl ürettiğini göstermeye çalışan sergi "Making Interstices-Aralıklar Açmak" başlığını taşıyor.

2010'dan 4 bin euro

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın Beral Madra'nın küratörlüğünü üstlendiği Ortaasya pavyonunun açılış resepsiyonuna 4000 euroluk destek vermesi tartışmalara ve eleştirilere neden oldu. Madra'nın İstanbul 2010 Ajansının Görsel Sanatlar Yönetmeni de olması sanırım "fonlardan kendi içinde olduğu bir başka projeye para çıkarttı" gibi algılandı.

Ve bir de Türkiye pavyonunda kaynakların kısıtlı olduğu, böyle bir kaleme ayrılacak kaynak olmadığı için açılış kokteyli yapılamayacağı öğrenilince, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı böyle bir jest yaptığı için neredeyse aforoz edilecek duruma geldi.

Keşke İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, Ortaasya pavyonunu desteklerken yürüttüğü mantıkla Türkiye pavyonuna da katkıda bulunsaydı. Ajans yetkilileri her ne kadar Türkiye pavyonu ile ilgili olarak tarafımıza "Herhangi bir proje başvurusu veya destek talebi gelmemiştir" dese de daha adil davranarak iki etkinliğe birden destek verebilirlerdi. Umarız İstanbul Bienali'nde bu gibi sorunlarla boğuşulmaz...