İBB ve İDO kendi yarattığı problemden kurtulmak için daha büyük bir problem yaratıyor. Köylü kaybettiği eşeğini bulup, sevinecek. Fakat, üretimin sürekliliği koparıldığı için, bulacağı "vapura benzetilmeye çalışılan vapurlar" olacak. Senaryo aynen budur.
İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş. (İDO), alelacele "sekiz vapur" projesi çizdirerek kamuoyunun önüne attı ve şimdi "Hadi bunlardan birini seçin" diyor.
Tasarımlar varolan vapurların taklitleri
Bilindiği gibi geçtiğimiz yılın başlarında İDO İstanbul'daki vapurların deniz otobüsleriyle değiştirileceğini, vapurların yerine otuz tane deniz otobüsü alınacağını açıklamış ve ardından bu açıklamaya gelen tepkiler üzerine vapurları kaldırmayacağını, bazılarının "nostaljik seferlerde" kullanılacağını söylemişti.
Vapurların İstanbul'un yaşayan kültürel simgeleri olduğu gibi, bir yaşam tarzı olduğunu da bilen biz vapurseverler, vapurların "nostaljik" ilan edilemeyeceği konusunda diretince de, İDO yetkilileri vapurların kaldırılmayacağını söylemeye başladılar ve teknik üniversiteye çizdirdikleri "gemi altı" projesinin üzerine "isimleri bile açıklanmayan" kendi tasarımcılarına alelacele çizdirdikleri sekiz projeyi oturtarak, oylamaya sundular.
Oylamaya katılanların seçtiği vapur modellerinden birisi İstanbul'un vapuru olacak(mış!).
Bu konudaki görüşlerimizi özetlersek:
Oylama yapmanın mantığı yanlış. Çünkü vapur modeli zaten belli ve yıllar içinde teknik aksamı gelişerek ufak tefek katkılarla aynı model hem korunarak, hem de evrimleşerek kendi yolunda devam edecek. Zaten İstanbul'un "vapur modellerini" taklit ederek çizdirdikleri bir iki modelde de bunun olabileceği, yani bu tiplerin evrimleşerek yeniliklere uyum sağlayabileceği ortada.
Vapurların eskimiş olması da çok doğal. Bu zaten yüz altmış yıldır böyle süregeliyor. Vapurlar eskir, yerlerine aynı modelin uzantısı olarak, yeni gelişmelerden faydalanılarak yenileri yapılır.
"Haliç tersanesini işlevsizleştirdiler"
Peki o zaman sorun nedir? Ortaya çıkan sorunun ana kaynağı, "Vapurları kaldıracağız!" diyerek problem çıkaran ve vapurların ana üretim ve bakım yeri olan Haliç tersanesini işlevsizleştirerek bu sorunu İstanbul'un başına saran İDO ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kendisidir. Böyle bir oylamayla belediye kendi yarattığı problemi "Bir Demokrasi Şov"a çevirerek gizlemeye çalışıyor.
Bu vapurların üretildiği Haliç tersanesinde vapur üretimi durduruldu. Tersane işlevsizleştirilerek, vapur üretiminin sürekliliği engelleniyor, tersane ustaları ve işçileri her geçen gün azalarak, bilgi birikimi sekteye uğratılılıyor.
Tersanede üretilmiş "Defterdar tipi" son vapurettolar hediyelik eşya gibi Van'a gönderildi..
"İTÜ'yle çalışmak yeni bir buluş değil"
İDO yetkileri "İstanbul Teknik Üniversitesi'yle (İTÜ) birlikte çalışarak bu projeyi geliştirdik" diyorlar.
Haliç tersanesi zaten yıllardır İTÜ'yle koordinasyon içinde çalışıyordu. Zaten de İTÜ'nün kurulduğu, doğduğu yer de orası. "Teknik üniversite ile çalışmak" ne İDO'nun ne de bir başkasının buluşu değil. Tıpkı taklit ettikleri vapurların, ismi dahi açıklanmayan İDO tasarımcılarının buluşu olmadığı gibi.
"Vapur taklidi olan vapurlar..."
Vapur üretimini tersanelerde birikmiş deneyim ve bilgiden kopararak, deneyimsiz tasarımcıların, üç boyutlu bilgisayar programlarında alelacele çizdiği bir oyuncak haline getirmek, "vapur taklidi olan vapurlar" yaratmaktan başka bir şey değil.
"İstanbullu şovun farkında"
İstanbulluya zaten kullandığı ve kullanmaya devam etmek istediği vapurları oylatmak, "anlamsız bir demokrasi şov"undan başka bir şey değil. Bir çok vapursever İstanbullu, tıpkı "kötü tasarlanmış vapurlar" gibi, böyle bir oylamanın da "kötü tasarlanmış sahte demokrasi şovu" olduğunun farkında.
Bu yüzden tahminen ilk etapta bu oylamaya katılmayacaklar. Bu da oylamada sonlara yerleştirilmiş olan İstanbul'un vapur modeliyle ilgisi olmayan, özensiz, konserve kutusu bir kaç modelin seçilme şansını arttıracak ve sonunda buna dayanamayan bu insanların da oylamaya katılmasıyla listenin başına yerleştirilmiş vapurlar seçilecek, böylece İstanbullu rahat bir nefes alacaktır(!).
Senaryo en iyi ihtimalle budur. Köylü kaybettiği eşeğini bulup, sevinecek. Fakat, üretimin sürekliliği koparıldığı için, bulacağı "vapura benzetilmeye çalışılan vapurlar" olacak.
"Demokrasi taklidi demokrasi..."
"Vapur taklidi vapurların" oylaması da "demokrasi" taklidi bir "demokrasi" den başka bir şey olmaz. Bir şehrin kültürüne mal olmuş, şehrin yaşam tarzının bir parçası olan tarihi mekanları oylatmaya çalışmak, son derece anlamsız, işin içinden çıkılmayacak problemler yaratacak bir çaba.
Nasıl ortaya, "Ayasofya' nın minarelerini kaldıralım mı kaldırmayalım mı?" ya da "Süleymaniye Camisi'nin altına altı şeritli otoyol sokalım mı sokmayalım mı?" veya "Kız kulesinin üzerine bir kat çıkalım mı çıkmayalım mı?" gibi sorular atıp, bunları oylamaya sunmanın, demokrasiyle ilgisi yoksa, vapurları kaldırıp yerine isimsiz İDO tasarımcılarının yaptığı "Sekiz numaralı, konserveyi koyalım mı koymayalım mı?"gibi bir soru atıp oylamaya çalışmanın da demokrasiyle bir ilgisi yoktur.
Ama unutmayalım ki İstanbul Büyükşehir Belediyesinde şu an iş başında olan yönetim "Haliç metro köprüsü projesinde" altı şeritli otoyolunu Süleymaniye' nin altına saplayabilecek, Haydarpaşa tren istasyonu gibi simge bir yapıtı otel yapmaya çalışacak, çok katlı kruvazeye gemileri tarihi dokunun kalbine oturtacak cesarettedir. Bu oylama da işte bu cesaretin sonucu.
Sorulması gerekenler: Oylamayla, bu konuda demokratik bir tartışma yaratmak amaçlanmamakta, tam tersi bu konuda fazla tartışmadan kaçınılmak istenmektedir. Çünkü tartışılırsa, adres belli. Teknik üniversitenin doğduğu ve en son vapurların üretildiği Haliç tersanesinde vapurların üretim ve bakımının sürdürülmesi.
Türkiye'de bu vapurları üretecek mühendislik ve ustalık bilgisi mevcuttur. Haliç tersanesinde hala o donanım mevcuttur. Tersane teknolojisindeki çok uzun zamandır süregelen gelişmeler, tersaneleri çevreyle barışık tesisler haline getirmiştir. O halde neden, tersanede bu üretim sürdürülmemektedir? Bu kopukluk kimin çıkarınadır? Tersaneyi kim almak istemektedir? Vapurları kim yurt dışında yaptırmak istemektedir? Sorulması gereken sorular budur.
Yurt dışında vapur yaptırma arzusu: Özel tersanelerimiz dolu. Bir çok Avrupa ülkesi gemilerini artık Türk tersanelerinde üretiyor. Ne yazık ki, bu tersanelerin vapur üretecek ve bakım yapacak vakti yok. O halde bu vapurların üretimi için tek seçenek kalıyor. Uluslararası bir ihale açmak ve vapurları yurt dışında yapmak. Bu da işsizliğin bu kadar yoğun olduğu bir ülkede ancak aracıları sevindirecek bir karar.
On yeni deniz otobüsü: İDO ,vapurların üç dört misli fazla yakıt tüketen, yurt dışından getirilen alımı ve amortismanı çok pahalı ve çok az yolcu taşıyan ve sürekli zarar eden deniz otobüsü sevdasın vazgeçmiş değil. Çok yakında on adet yeni deniz otobüsü alındığı açıklanacaktır. Bu alımın nasıl yapılacağını henüz bilmiyoruz.
Amaç vapurseverleri kandırmak mı?
Deniz otobüslerinin çalıştırılacağı hatlarda vapur çalıştırılıp çalıştırılamayacağı, hangisinin daha ekonomik olduğu kamuoyunda tartışılmadı. Bu gayri ekonomik alımın üzerindeki, "vapurseverlerin" baskısı, kötü tasarlanmış bir "vapur şov"la kaldırılmak isteniyor.
* İBB ve İDO'nun "İstanbul'un Vapurlarını Siz Seçin" Kampanyasında 8 farklı vapur tasarımı oylamaya sunuluyor. Oylama, 24 Nisan 2006 - 24 Haziran 2006 tarihleri arasında yapılacak.