Gazete Duvar'dan Vecdi Erbay, "ÇEVDER Başkanı Ali Kalçık: Van Gölü bataklığa dönüşüyor" başlıklı yazısında, Van Gölü'nün sorunlarını kaleme aldı.
Çevre derneklerinin anlatımlarının yer aldığı yazıda, Van Gölü'nün kirliliğinin nedenleri, HES'lerin yarattığı tahribat aktarılıyor. İlgili yazıdan bir bölüm şu şekilde:
Muradiye Şelalesi’nden dönüyorduk. Çevre Derneği (ÇEVDER) Başkanı Ali Kalçık, HES’leri göstermişti. “Burada 3 tane termik santral var” demişti. bu santraller nedeniyle yaklaşık 24 kilometrelik mesafe kapalı alana alınmış, sudaki canlıların ve çevredeki köylülerin yaşamına müdahale edilmiş.
Şeytan Köprüsü’nden akan su, eski canlılığını yitirmişti. Mevsim, suyun az akmasına nedendi ama esas sorun HES’lerdi. Ali Kalçık, buradan akan suyun Van Gölü’nü besleyen en önemli kaynak olduğunu da ekliyor sözlerine.
"Mis gibi kokan yer"
Ali Kalçık, HES’lerin sudaki canlılara ve çevre köylerine verdiği zararı anlattıktan sonra, “Seni mis gibi kokan bir yere götüreceğim” demişti. Ama daha arabanın kapılarını açmadan feci bir lağım kokusuyla karşılaştık. Van Gölü’ne yaklaşık 400 metre uzaktaydık. Açıkçası arabadan çıkmak, göle doğru yürümek hiç gelmedi içimden. Ama yine de Kalçık’ın peşine düştüm.
Uzun bir kumsala çıktık Ali Kalçık’la. Sahilde pinekleyen ya da çöplerden beslenen yüzlerce martı birden havalandı. Kumsaldaki çöplerin arasından gri, iri taneli kumlar seçiliyordu. Ali Kalçık, “1990’lı yıllara kadar bu kumsalda yüzüyorduk” diyor. Bu kumsalın tertemiz olduğunu düşünmek o kadar zor ki. Her türden evsel atık bir çöplüğe dönüştürmüştü bir zamanlar insanların güneşlendiği kumsalı. Buradaki çöpler, yıllardır toplanmadığı için birikmiş, kumsal kendiliğinden bir çöplüğe dönüşmüştü.
"Su değil kanalizasyon"
Lağım kokusu burada daha yoğun. Kalçık önümden yürüyor. Kumlara ve çöplere bata çıka onu takip ediyorum. Yaklaşık 300 metre sonra, göle akan bir derenin önünde durup beni bekliyor. “İşte, kokunun kaynağı burasıdır” diyor, ben yanına yaklaşınca. Çamur gibi bir su akıyor göle. “Bu su değil, kanalizasyondur” diyor Kalçık. Çamur gibi akan suyun geldiği bölgeyi gösteren Kalçık, “Arıtmama tesisleri işte şurada. Bu lağım oradan geliyor” diyor. Arıtma tesisine “arıtmama” demeyi tercih ediyor Kalçık. Çünkü dediğine göre 1970’li yıllardan kalma tesis, hiçbir şeyi arıtmıyor, “baskılama yöntemi” dediği bir yöntemle pisliği parçalayıp doğrudan göle akıtıyor.
100. Yıl Üniversitesi Rektörü Peyami Battal yakın zamanda, Van Gölü’nün kirletildiğini ileri sürenlerin bilimsel bir rapor hazırlamasını istemiş. Kalçık, “Üniversite dururken ben mi bilimsel rapor hazırlayacağım? Ben rapor hazırlayacaksam üniversite ne işe yarıyor?” diye soruyor ve ekliyor: “Bir de Van Gölü’ndeki kirliliğin mevsimsel olduğunu ileri sürmüş. Bunlar yalan, hiçbiri doğru değil. Bağımsız bilim insanlarının hazırladığı rapora göre Van Gölü bu hızla kirlenmeye devam ederse, 25 yıl sonra boş bir çukur olacak, göl diye bir şey kalamayacak.”
Yazının tamamını okumak için tıklayınız.