Birliğimiz, 1988 yılından bu yana, ülkemizde güvenli ve dayanıklı yapıların inşası için gerekli olan kaliteli, doğru, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir beton üretiminin ve kullanımının yaygınlaşması için uğraş veren sektörel bir kuruluştur. Türkiye’de hazır beton üretiminin yaklaşık %65’i üyelerimiz tarafından gerçekleştirilmektedir. Güvenli yapılaşmanın sağlanması için öncelikle THBB üyelerinin ürettiği KGS belgeli kaliteli hazır betonun kullanılması büyük önem teşkil etmektedir.
Türkiye 105 milyon metreküp beton üretim miktarıyla AB ülkeleri arasında birinci ülke konumundadır. Sadece miktar açısından değil kullanılan betonların dayanım sınıflarında da Türkiye öndedir. Kullanılan betonların dayanım sınıflarına bakıldığında; C25/30-C30/37 dayanım sınıflarında %71 ile Türkiye, %62 olan AB ortalamasının üstündedir. C35/45 ve üstü dayanım sınıflarında ise Türkiye %21 ile %12,4 olan AB ortalamasının üstündedir.
Ülkemizde hazır beton yapı malzemeleri içinde en fazla denetlenen malzeme olarak öne çıkmaktadır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kontrolünde üç farklı denetim mekanizması bulunmaktadır. Bunlardan ilki her inşaatta taze betondan numune alınarak uygunluğunun kontrol edildiği Yapı Denetim Sistemi’dir. Bu sistem kapsamında hazır beton numuneleri RFID etiketlerle elektronik olarak izlenmektedir. Diğer bir denetim ise Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlar tarafından G işareti kapsamında yapılan ürün ve sistem denetimleridir. Bunlara ilave olarak Bakanlığa bağlı il müdürlükleri tarafından periyodik olarak Piyasa Gözetimi ve Denetimi kapsamında denetimler de yapılmaktadır. Sonuç olarak ülkemizde üretilen hazır betonun standartlara uygunluğu bu mekanizmalarca güven altına alınmaktadır.
Ülkemizde özellikle 2000 yılı öncesinde inşa edilmiş ve depremlerde yıkıma ve ağır hasara uğramış yapılardaki beton kalitesine bakmak gerekmektedir. Hazır beton kullanımın yaygınlaşmadığı ve zorunlu olmadığı bu dönemde üretilen betonlarda çimento miktarının yetersiz olduğuna, yıkanmamış ve elenmemiş deniz kumu, uygun olmayan ebat ve şekilde agregalar kullanıldığına şahit olunmaktadır. Bu kalitesiz betonların hem mekanik performansı çok düşük olmakta hem de inşaat donatısını korozyondan koruyamamaktadır. Yapıların depreme karşı güvenliği için birçok parametrenin istenilen düzeyde olması gerekmektedir. Betonarme yapının iki ana unsuru olan beton ve çelik donatının standartlara uygunluğu son derece önemlidir. Bu malzemelerin standartlara uygun olarak üretilmesi yeterli olmayıp uygulamanın da standartlara uygun yapılması gerekmektedir. Betonarme yapılarda betonun tasarım dayanımı için malzeme güvenlik katsayısı 1,5 alınır. Yani C30/37 sınıfında beton kullanılan bir yapıda tasarım dayanımı aslında C20/25 seviyesinde alınmaktadır. Bu sayede kalite açısından meydana gelebilecek olumsuzluklar bir miktar tolere edilebilmektedir.
Hazır betonun üretim sürecinin tamamını kapsayacak şekilde denetlenmesi, deprem ve diğer dış etkilere dayanıklı binalar üretmek için kaçınılmaz bir şarttır. Yeni yapıların oluşturulmasında ve kentsel dönüşüm çalışmalarında kullanılacak KGS belgeli kaliteli hazır beton olası bir depremde birçok hayat kurtaracaktır.
Depreme ve dış etkilere karşı dayanıklı yapılaşma için öncelikle THBB üyelerinin ürettiği KGS belgeli kaliteli hazır betonun kullanılması büyük önem teşkil etmektedir. Uzun yıllardır Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik’te öngörülen, deprem bölgelerinde C20/25 dayanım sınıfının çok düşük olduğuna dikkat çekiyor, yapılarda C30/37 dayanım sınıfı üstünde beton kullanılmasını öneriyorduk. Korozyon gerçeğini düşünürsek, mukavemetin yanında betonda dayanıklılık ve servis ömrü kavramları için bu sınıfın yükselmesi gerekiyordu. 2019 yılında yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği'ne göre yapılarda en düşük C25/30 dayanım sınıfında beton kullanılması gerekmektedir. Önerilerimiz doğrultusunda Yönetmeliğe göre yapılarda kullanılacak beton dayanım sınıfının bir sınıf yükseltilmesi sevindiricidir ancak yeterli değildir. Özellikle betonarme yapıların uzun yıllar boyunca depreme karşı dayanıklı olabilmesi için dış çevre etkilerine dayanıklı şekilde boşluksuz ve geçirimsiz olması gerekir. Bunun için de Yönetmelik’te beton dayanım sınıflarının yükseltilmesi ve çevresel etkilerin ön plana çıkartılması çok önemlidir. Yüksek dayanım ve doğru çevresel etki sınıfında üretilmiş kalite belgeli betonlarla inşa edilen binaların malzeme açısından depreme çok daha dayanıklı olacağını öngörebiliyoruz. Beton dayanım sınıfının yanı sıra betonun doğru uygulanması da çok önemlidir.
Depremi üç aşamada incelemek gerekir. Birinci planda, kaliteli, standartlara uygun olan, iyi uygulaması olan binalar yapmak; ikinci planda deprem anındaki birtakım alınacak tedbirler; üçüncüsü depremden sonra yapılacak işlerdir. Depremi en az zararla, can ve mal kaybıyla geçirebilmek için önce dayanıklı, sağlam, standartlara uygun beton üretmemiz ve bunun da iyi bir şekilde denetlenmesi gerekir. Türkiye Hazır Beton Birliği’nin burada çok önemli bir misyonu bulunmaktadır. Kalite Güvence Sistemimiz bu işi ziyadesiyle yapmaktadır.
Beton kalitesi ve diğer unsurlara ilişkin standartlarda bir değişikliğe gidilmesinden ziyade uygulama aşamasının çok daha iyi denetlenmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Görece az sayıda yeni yapının yıkıldığı ya da ağır hasar gördüğü bu iki büyük deprem bize bunu göstermektedir. Yeni yapıların yıkılmasında ve ağır hasar görmesinde malzeme kalitesinde daha çok zemin-yapı uyumsuzluğu, projeden sapma, yapısal düzensizlikler öne çıkmıştır. Hasar tespit çalışmalarından sonra büyük resim daha net görülüp buna göre gerekli aksiyonlar alınacaktır.
İnşaat yapım sürecinde dikkat edilmesi gereken kurallar bulunuyor. Yapıların depreme dayanıklı olması için inşaatların tasarım ve yapım zincirinde bulunan “zemin incelemesi”, “doğru projelendirme”, “kaliteli malzeme”, “doğru uygulama” ve “denetim” kurallarının hepsine eksiksiz uyulması gerekmektedir. Bu depremler de inşaatların tasarım ve yapım zincirindeki bir veya birden çok kurala uyulmadığını ve bu kurallara ciddiyetle uyulmasının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Ülkemizde üretilen betonların %65’i Türkiye Hazır Beton Birliği üyeleri tarafından KGS belgeli olarak üretilmektedir. Depreme karşı dayanıklı yapılaşma için bu oranın çok daha yüksek olması gerekmektedir. KGS’ye katılan beton tesisleri, yoğun kontroller sonucunda daha stabil ve sürdürülebilir bir üretim yapmaktadır. Böylece, hem kaliteli hem de ekonomik bir üretim elde edilmektedir. Standartlara uygun üretimin sağlanmasıyla beton üreticisi ile tüketici arasında güven oluşmaktadır. Sektördeki bütün üreticilere tarafsız ve doğru bir denetim uyguladığı için KGS Belgeli beton üreticileri özellikle tercih edilmektedir. Günümüzde bazı prestijli projelerin teknik şartnamelerinde beton üreticisi firmaların KGS belgeli THBB üyesi olmalarının ön şart olarak talep edilmesi, ülkemiz ve bizler için sevindiricidir. Bu doğrultuda, bütün beton üreticilerini standartlara uygun üretim yapmak üzere KGS’ye davet ediyoruz.