Salda Gölü'nde çevre düzenlemesi çalışmasını yürüten yüklenici firmanın, göl kenarına yaklaşık 800 metre uzaktaki bir noktadan iş makinesiyle alınan ve kamyonla taşınan malzemeyle tasviye çalışması yapması üzerine, alanın eski haline getirilmesi için Çevre Bakanlığının talimatıyla başlatılan çalışma tamamlandı.
Bilim insanlarının nezaretinde iş makinesi sokulmayan alanda, çok sayıda işçiyle hassas bir çalışma yürütüldü. İşçilerin el arabasıyla eski yerine taşıdığı malzeme, kürek ve tırmıklarla Beyaz Adalar bölgesindeki orijinal yerine yayıldı. Bakanlık yetkililerinin kontrolünde titizlikle yürütülen çalışmaların sonunda, alan, eski görünümüne kavuştu.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, çevre projelerinde görüşlerini almak üzere üniversitelerin öğretim üyesi bilim insanlarının da katılımıyla oluşturduğu Çevre ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu üyeleri de çalışmaların tamamlanmasının ardından bölgeyi kontrol etti. Salda ve çevresinde inceleme yapan kurul üyeleri, gölün başka bir alanına taşınan malzemenin eski yerine tekrar getirilmesini sağlayan jeoekolojik restorasyonu başarılı buldu.
Bilim insanları, yerine konulan malzemeden ve gölün kıyısındaki farklı noktalardan numuneler aldı. Böylece tekrar eski yerine konulan malzemeye dışarıdan herhangi bir yabancı maddenin karıştırılıp karıştırılmadığının tespitinin amaçlandığı belirtildi.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü laboratuvarında incelenecek numuneler ile bölgenin mineral yapısının da kayıt altına alınacağı bildirildi.
"Çok hassas bir çalışma yürüttük"
Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu, yaptığı açıklamada, usulsüz taşınan malzemenin, topoğrafyasına uygun olarak eski yerine yerleştirildiğini söyledi.
Gölün başka bir kıyısına götürülen malzemeyi, tamamen geri getirdiklerini aktaran Gökçeoğlu, alanı, iş makinesi kullanılmadan el işçiliğiyle orijinal haline dönüştürdüklerini kaydetti.
Restorasyon yapılan yerin kısa süre içinde yağmur ve güneşin de etkisiyle orijinal rengini alacağını vurgulayan Gökçeoğlu, "Çünkü bu malzeme saf magnezitten oluşmuyor, bunun içinde siyah ve kahverengi çakıllar da yer alıyor. Bunlar yağmurla yıkanarak kendi rengine dönüşecek. İş makinesi kullanılmadan el maharetiyle 20 günü aşkın sürede çok hassas bir çalışma yürüttük. Amacımız malzemenin saflığını korumanın yanında orijinal topoğrafyayı da yakalamaktı." ifadelerini kullandı.
Göl kıyısından ve restorasyon yapılan alandan numune aldıklarına değinen Gökçeoğlu, şöyle konuştu: "Temel amacımız, analiz yaparak yerine getirilen malzemede dışarıdan herhangi bir madde karışımı olup olmadığını, malzemenin doğal halini koruyup korumadığını mineralojik açıdan anlayacağız. Bunun yanında kıyı dışından başlayarak göle doğru bir şerit hizasında farklı noktalardan numuneler aldık. Bu numuneleri de analiz ederek burada hangi minerallerin var olduğunu ve göl kıyısına kadar olan bölgenin mineral benzerliğini tespit edeceğiz."
Gökçeoğlu, numunelerin sonuçlarını da kamuoyuyla paylaşacaklarını bildirdi.
"Salda Gölü'nün kumu, deniz veya göl kumu gibi değil"
Ankara Üniversitesi Ekoloji ve Çevre Biyolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Latif Kurt da alanda titiz bir çalışma yürüttüklerini dile getirdi. Çalışmayı, ekosistemin dinamiklerine uygun gerçekleştirdiklerini kaydeden Kurt, Salda Gölü ve kıyısındaki beyaz kumların, bakteriyel bir faaliyet sonucu oluştuğuna dikkati çekti.
Kurt, "Salda Gölü'nün kumlarına deniz veya göl kumu gibi bakamayız. Buradaki oluşuma biyolojik bir organizma gibi yaklaşmalıyız." ifadelerini kullandı.