Üretimden Vazgeçildi



Pek çok sektörde üretimden vazgeçilmeye başlandığını belirten Organize Sanayi Bölgeleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, Çin’den, İtalya’dan malzeme getirerek, başka ülkelerdeki istihdama katkıda bulunuyoruz” dedi.

Ankara’nın orta ölçekli firmaların yoğunlaştığı bir sanayi şehri görüntüsünü aldığını belirten Organize Sanayi Bölgeleri Derneği, Anadolu OSB ve ANİŞMAK Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay’la sektörün içinde bulunduğu durumu konuştuk.

Firmanızı tanıtır mısınız?

ANİŞMAK Anadolu İş Makineleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi, inşaat ve madencilik sektöründe çalışan değişik marka ve modellerdeki inşaat makinelerinin, yürüyüş takımlarını ve aşıntı parçalarını TSE standardında üretiyor. Firmamız aynı zamanda kendi imkanları ile üretemediği parçaların bir kısmını da ithal ediyor. Anişmak 1984 yılında kuruldu. O gün itibariyle inşaat makinelerinin servis bakım hizmetlerine cevap verdi ve kısa zamanda da Türkiye’de sayılı firmalar arasına girdi. Türkiye’deki her ortaklıkta olduğu gibi şartların bir araya getirdiği 4 kişi, daha sonra şartlar gereği ayrıldı ve Anişmak 1989 ‘dan sonra aile şirketine dönüştü.

Üretici profili değişti

Yönetim Kurulu başkanlığını yaptığım şirket, o dönemde servis bakım hizmetleri sunuyordu. Zamanla edindiği bilgi birikimi ve tespit ettiği ihtiyaçtan hareketle üretime başladı. 1995’den sonra servis hizmetlerini kendi çalışanlarına devretti ve üretime yöneldi. 1998-1999 yılına kadar yoğun şekilde yedek parça üretimi yaptı ve ihracat gerçekleştirdi. Ancak şu gün itibariyle iç piyasadaki fiyat artışları ve rekabetin acımasız olması, özellikle Uzakdoğu’nun piyasaya çok düşük fiyatlarla girmesi, üretime verilen destek ve teşviklerin azaltılması Anişmak’ın da üretim konusundaki görüşlerini değiştirdi. Toplam ciromuzun büyük kısmını ithalat oluşturuyor.

Parçayı döküm fiyatına alıyoruz

Şartlar nasıl değişti?

Çin’den maliyetimizin yarı fiyatına malzeme getiriyoruz. İtalya’dan ithal ettiğimiz malzeme Türkiye’den yüzde 30-35 daha ucuz. İtalya’dan malzemeyi kendi hammadde fiyatımıza getiriyoruz. Onlar da belki dünyadaki değişik pazarları kullanıyorlar, ama gerçek şu ki Avrupa menşeili yedek parçayı şu an kendi iç piyasamızdan döküm fiyatına alıyoruz.

Üretim becerisini kaybettirdi

Firmanız 26 yıl önce kurulmuş. Sanayici olarak nelerin değiştiğini görüyorsunuz?

90’lı yıllarda Gümrük Birliği anlaşması imzalanmamıştı ve ithalat zordu. İthalatın zor olması bizi üretime itti. KOSGEB yeni yapılanıyordu. Birçok malzemeyi laboratuvarlarda test ettikten sonra malzeme seçimi yapıp, üretim aşamalarını belirleyip ona göre üretim yapıyorduk. Avrupa kalitesinde ürünlerimiz var. Şimdi ithalatımız arttı. 2000’li yılların başında dolar bin 680 TL civarındaydı, bugün bin 550 TL civarında. İç piyasada maliyetler yüzde yüz elliden fazla artmışken doların hala on yıl önceki rakamların altında olması Türkiyedeki üretimi olumsuz etkiledi. TL çok anlamsız bir şekilde kıymetlendi. Devlet aşırı borçlandığı için doların düşük olması, ödediği faizlerin daha az olmasını sağlıyor ama bu politika bize üretim becerisini kaybettirdi. Şu an biz Türk lirası ile daha çok dolar karşılığı mal alabilir duruma geldik.

İş bulan yatırımcı büyük risk alıyor

İşadamı figürü değişim geçirdi mi?

İçinde bulunduğumuz ekonomik durumdan ve üretimden uzaklaşılmasından dolayı giderek çaresizleşiyoruz. Bu durum üreticimizi ve tüccarımızı dünyanın her yerinde pazar arama zorunluluğuna itti. İç piyasanın daralması ve umutsuzluğun artması bizi dış pazarlara yönlendirdi. Fakat uluslararası anlaşmalardan yoksun olarak kendi çabaları ile iş bulan yatırımcılar büyük riskler alıyorlar.

Üretici profili değişti

Ankara’nın iş makineleri sektöründeki payı ne kadar?

Ankara, yakın tarihe kadar memur ve öğrenci şehri olarak biliniyordu. Kamu alımlarının Ankara’dan yapılması ile birlikte inşaat firmalarının merkezlerinin Ankara’da olması, makine tamir işlerinin ve yedek parça ihtiyaçlarının Ankara’da karşılanması sebebiyle üretici profili de değişmeye başladı. Ankara’da 11 tane organize sanayi bölgesi var. Ankara’daki üretici profilinin değişmesi, katma değeri yüksek ürünlere geçilmesi gerekiyor. Metro, demiryolu sektörü bu gelişimi sağlayabilir. Ankara’da birikimin bu sektörlerde branşlaştırılıp katma değeri daha yüksek ürün üretir hale getirmesi lazım. Bu konuda da devlete öncülük yapmak düşüyor.

Tutunamaz haldeyiz

Döviz düşerken bizim maliyetlerimiz artıyor. Artık tutunamaz hale geldik. Çin’den, İtalya’dan malzeme getirmekle, başka ülkelerdeki istihdama katkıda bulunuyoruz. Bir taraftan üretimin arttığı söyleniyor diğer taraftan işsizlik yüzde 14’lerde çıkıyor. Bunu anlamak mümkün değil. Birçok sektörde üretimden vazgeçilmeye başlandı. Bu dikkatle izlenmesi ve üzerinde durulması gereken bir konudur.