Silivri'de geçen yıl keşfedilen Danamandıra Antik Kült Merkezi'nin Kazı Başkanı Yard. Doç. Dr. Şengül Aydıngün, 2010 Avrupa Kültür Başkenti'ne kültür-turizm merkezi yapılmak istenen antik kentin, yakınında açılan taş ocağının tehdidi altında olduğunu bildirdi. Silivri Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şengül Aydıngün başkanlığında İstanbul, Bristol, KKTC Doğu Akdeniz, Yıldız Teknik üniversitelerinden 25 bilim adamının katıldığı, Silivri Kaymakamlığı ve Silivri Belediyesince desteklenen 2008 yılı Silivri arkeolojik çalışmaları tamamlandı.
Çalışmalara Türk bilim insanlarının yanı sıra Alman, İngiliz ve Fransızlar da
katıldı. Arkeolog, jeolog, jeofizikçi, mimar, harita mühendisi, bilgi işlemci
gibi pek çok bilim dalından interdisipliner olarak yapılan çalışmalar, bölgenin
bilinmeyen tarihine ışık tutuyor.
"Unutulmuş bir antik
kenti keşfettik"
Açıklamada görüşlerine yer verilen Kazı
Başkanı Yrd. Doç. Dr. Şengül Aydıngün, İstanbul'da sürdürdükleri arkeolojik
çalışmaların en önemli ayaklarından birisini geçen yıl keşfedilen Danamandıra
Antik Kült Merkezi'nin oluşturduğunu belirtti. Silivri'nin orman köylerinin
yeterli araştırılmadığına işaret eden Aydıngün, şunları
kaydetti:
"2007 yılında yaptığımız çalışmalar sırasında orman
içinde sarmaşık bitkiler tarafından kaplanarak unutulmuş bir antik kent
keşfetmiştik. Bu kentin kaya oyma kalıntıları ve çok etkileyici bir anıtsal su
yapısı var. Bu noktada eski kült (dinsel) törenleri yapılmış olabilir. Kayalar
oyularak oluşturulan bu merkezin etrafı tümülüslerle kaplı. Yaklaşık 3 bin 500
yıllık Demirçağ tümülüsleri bu yapılar. Bu yıl ki çalışmalarımızda bu bölgenin
Roma Çağında taş ocağı olarak kullanıldığını ve Danamandıra'nın hemen
yakınlarındaki Ballıgerme ve Kurşungerme adlı antik çağ su kemerlerinin
inşaatında kullanılan tüm yapı taşlarının buradan gittiğini sanıyoruz."
Bölgenin hala sit alanı ilan edilmediğinden yakınan
Aydıngün, şöyle devam etti:
"Ancak bizi oldukça üzen durum ise
bölgenin hala sit alanı ilan edilmemesi nedeniyle burada yakınlarda açılan taş
ocağının bu antik alanı tamamen yok edeceğinin açık olması. Oysa bu tür yerler
hem orman alanı, hem de kültürel varlık taşıdığı için dünyanın her yerinde milli
park ilan edilerek koruma altına alınır. Taş ocağı en eski insanlık izlerini
taşıyan Aylapınarı mağarasının neredeyse tam üstüne kadar gelmiş. Bu mağara
girişinde Trakya coğrafyasında hiç görülmeyen resimler var. Mağarada geçen yıl
Boğaziçi Mağaracılık Kulübü'nden arkadaşlarımızın yaptığı incelemeler sonucunda
iki büyük salon ve yaklaşık 55 metre uzunluk olduğunu tespit
ettiler."
Danamandıra'da keşfettikleri antik yerleşmenin
sınırlarını tam olarak tespit etmeye çalıştıklarını belirten Aydıngün,
"Silivri'den Danamandıra'ya, oradan da Roma döneminden kalma 373 yılında yapımı
tamamlanan dünyanın en uzun ve güzel antik su kemerlerinden olan, orman içinde
büyülü bir coğrafyada kalan ve her geçen gün definecilerce tahrip edilen
Germelere uzanan coğrafyayı koruyabilmeyi ve İstanbul'a yeni bir kültür-turizm
alanı açabilmeyi istediklerini" kaydetti.