Ünlü Mimardan Tartışma Yaratacak Açıklamalar

Fotoğraf: Matthew Joseph

Mimarizm'den Tuba Tellioğlu Şeren'in haberine göre, Berlin’de gerçekleşen Dünya Mimarlık Festivali'nde (World Architecture Festival/WAF 2016) konuşan mimar, belediye başkanı olması durumunda şehrin konut tedarikini daha etkin hale getirmek için kullanacağı yöntemlerden bahsetti.  

Konuşmasında, yabancı yatırımının ve soylulaştırmanın savunuculuğunu yapan mimar, tüm bunların Londra’nın “satın alınabilirlik krizi”ni atlatmasına yardımcı olacağını söyledi. “Gayrimenkulde gerçek bir pazara sahip olmadığımız için konut krizi yaşıyoruz,” diyen Schumacher “Herkesin konuta sahip olabilmesi için özgür, kendi kendini yöneten ve motive eden bir pazara ihtiyaç var” şeklinde konuştu.   

Schumacher ayrıca şehirde ikinci konutunu satın alan yabancı yatırımcının basın tarafından şeytanileştirilmesini de eleştirdi. Satın aldıkları mülkleri yılın çoğu ayında boş bırakmalarına rağmen bu kişilerin hoş karşılanmaları gerektiğini dile getirdi ve “Yabancı yatırım kapitalinin şehre giriyor olmasından memnuniyet duyulmalı” dedi. 

“Londra’da ikinci eve sahip olan birçok kişi tanıyorum ve böyle olduğu için de çok mutluyum. Şehre sadece birkaç haftalığına gelip önemli birkaç parti veriyorlar ama bunlar insana katkıda bulunan etkinlikler” diyen Schumacher toplu konut sakinlerinin şehir merkezindeki çok özel mülklerde hak sahibi olmasının da gerçek bir trajedi olduğunu sözlerine ekledi. “Bir kişinin belli bir süre için merkezi lokasyonu sübvanse eden bir ayrıcalığa sahip olması onu konutun sahibi yapmamalı” şeklinde konuşan mimar “Merkezi lokasyonun tadını çıkarması için başkasının sırasının gelmesi sizce de adil değil mi? Özellikle de gerçekten üretken olanların…” dedi.     

Mimar, yaratıcılığı ve gelişmeyi engelleyen devlet yönetmeliklerini de ciddi şekilde eleştirdi. Gayrimenkul geliştiricilerinin önünü açmak için tüm arazi kullanım kurallarının ve konut standartlarının ortadan kaldırılması gerektiğini savundu. Arazi planları kanalıyla yapılı çevrenin sipariş edilmesine yönelik tüm tavandan tabana bürokratik işlemlerin pragmatik ve entelektüel olarak iflas ettiğini söyleyen mimar, konut standartlarının insanları birçok seçenekten mahrum bıraktığını dile getirdi.    

Bir 'co-living startup’ı olan The Collective ve Pocket’ın da içinde bulunduğu çeşitli iş modellerinden övgüyle bahseden mimar, “İşte ben bu tarz bir girişimcilikten hoşlanıyorum” dedi. 

Konuşmasının ilerleyen dakikalarında tüm caddelerin, şehir meydanlarının, kamusal alan ve parkların-hatta tüm şehrin özelleştirilmesinin çok iyi bir fikir olduğunu savunan mimar, Hyde Park’ın yerine bile yeni bir yerleşim alanı eklenebileceğini sözlerine ekleyerek, “Hyde Park’ı gerçekten ne kadar kullanıyoruz? Onun bize neye mal olduğunu gerçekten bilmeliyiz!”dedi.    

Bu haber Dezeen’den derlenmiştir.