UNESCO'ya Yeni Aday



Anadolu'nun eski dönemlerine ilişkin birçok bilgiyi gün ışığına çıkaran Bitlis'in Ahlat'taki tarihi mezar taşlarının UNESCO'ya aday gösterilmesi, dünyanın ilgisini buraya çekiyor.

Bitlis'in Ahlat ilçesindeki tarihi Selçuklu Mezarlığı'na olan ilgi her geçer gün artıyor. Binlerce mezar taşı üzerindeki bezemelerin tarihe ışık tutması üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından UNESCO'ya aday gösterilmesi, bir anda bütün dikkatleri Ahlat'a çevirdi.

Bilim adamlarının Ahlat'ın özellikle 13 ve 14. yüzyılların çok büyük ilim, kültür ve ticaret merkezi olduğunu belirterek buranın Orta Çağ'da 'mimarlar kenti' olduğunu ifade etmesi ve mezar taşlarının üzerlerinde barındırdıkları kitabeler, bezemeler, yazılar ve şiirler burayı daha da önemli kılıyor.

Mezar taşlarından buradaki halkın kimya, astronomi, matematik gibi ilimlerde de son derece ileri olduğu anlaşılırken, burada bilimin, kültürün ve sanatın geliştiğini, en önemlisi o dönemde Ahilik Teşkilatı'nın Ahlat'ta olduğunu buradaki mezar taşları üzerindeki ibareler teyit ediyor.

Geometrik şekiller, bitkisel motifler, rumi ve palmetler, ejder başlıklar, mukarnas ve nişler ile tezyin edilmiş mezar taşları, Asya tesiri ile Orhun Anıtları'na bağlıyor. Burada birtakım meslek grupları, ileri gelenler, yöneticiler, kadılar olduğunu da taşlardan öğreniyoruz. Taşların 4 buçuk metreyi aşan yüksekliklerinin Orta Asya ile yakın alakası olduğunu vurguluyor. Bitlis'in Ahlat ilçesinde bulunan 210 bin metrekarelik düz bir alanda 11 ve 12. yüzyıldan kalan dünyanın en büyük tarihi Müslüman mezarlığı konumunda olan Selçuklu Mezarlığı'nda Ahlat Fotoğrafçılık Kulübü tarafından fotoğraflarla tespit edilen 8 bin 169 adet mezar taşı bulunuyor.

Türk ve dünya tarihi açısından önem arz eden ve görenleri adeta büyüleyen abidevi mezar taşlarının UNESCO'ya aday gösterilmesi ise son zamanlarda buraya ilginin daha da artmasına neden oluyor. Avrupa Birliği (AB) Genişlemeden Sorumlu Türkiye Birimi çalışanları Ahlat Selçuklu Mezarlığı ve eski yerleşim yerlerini gezmeleri sırasında, buranın 'Dünya Kültürel ve Doğal Mirası Geçici Listesi'ne önerilmesini değerlendirdi. Bitlis'in Ahlat ilçesindeki tarihi mekanları gezen birim çalışanı Francois Naucadie, Selçuklu Mezarlığı'na hayran kaldıklarını ifade ederek, "Tabii ki ben sadece sade vatandaş olarak fikrimi belirtebilirim, çünkü ben arkeolog falan değilim. Sanırım bu tür şeylerde belli kriterler vardır. Ama burası çok değişik ve enteresan bir yer. Buranın mutlaka UNESCO olsun olmasın, değerlendirilmesi gerekiyor. Bu bölgenin turizminin gelişimi için burada çok önemli potansiyel var" dedi.

AB çalışanlardan Francois Begeot ise, Ahlat'ın çok etkileyici bir yer olduğunu ifade ederek, ''UNESCO adaylığı sürecinde sadece bir vatandaş olarak ancak yorum yapabilirim. UNESCO buraya gelecektir ve değerlendirmesini yapacaktır. Ben inanıyorum ki UNESCO olumlu bir sonuç verecektir" şeklinde konuştu.

Grubun tarihi mekanlar gezisine rehberlik eden Ahlat Belediye Başkanı A. Mümtaz Çoban ise, Ahlat Selçuklu Mezarlığı ve eski yerleşim yerlerinin 'Dünya Kültürel ve Doğal Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilmesini değerlendirerek, Ahlat'ın İslam dünyasının en büyük ve abide mezarlığı olan Selçuklu mezarlığına sahip olduğunu kaydetti. Çoban, "Ahlat bu yönüyle UNESCO aday adaylığı sürecini yaşamaktadır. Bu süreç itibariyle de yeni alan çalışmaları tamamlanmış, kuruldan geçirilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı'yla da alanın bağlantı noktalarını da tespit ederek, Ahlat'taki tüm kültürel varlıklarımızın dünya mirası listesinde yer almasını sağlama sürecindeyiz. Bu süreç teknik kadrolarla, ilgili bakanlıklarla, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla, belediyemiz ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından en sağlıklı şekilde yürütülmektedir. Tabi bizim daha özel bir gayretimiz, bütün Ahlatlıyı, sivil toplum kuruluşlarını bu sürece dahil etmektir. Ahlat dünya mirası içerisinde yer alacak, bu nadide parçaya sahip olma özelliğiyle de Türkiye'nin de göz bebeğidir. Dünya mirası süreci içerisinde korunma sürecini ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın özellikle koruma sürecinde himayelerine alma ifadesini çok anlamlı bulmakla beraber, Ahlatlının bin yıldır hiç bir bedel beklemeden bedelsiz bu kültürel varlığı 21. yüzyıla taşıyacak erdem ve koruma bilincini ortaya koymasından dolayı şükranlarımı arz ediyorum" dedi.